Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlardır ve (kötü) işlerinin sonu (dünyada) tam bir hüsrandır (pişmanlık ve perişanlıktır). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken yaptıklarının vebalini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Derken onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır ve bu dünyada yaptıkları işlerin sonu zarar ve ziyan olup gitmiştir. |
Ahmet Tekin Meali |
Allah ve Rasulünün ortaya koyduğu düzene, şeriata karşı uyguladıkları planlarının cezasını tattılar. Hayatları dünyada da, âhirette de hüsran ile neticelendi. |
Ahmet Varol Meali |
Böylece onlar yaptıklarının cezasını tattılar. İşlerinin sonu da hüsran oldu. |
Ali Bulaç Meali |
Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Ahirette de bir perişanlık içindeler.) |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İşte onlar, yaptıklarının cezasını tattılar. Ve yaptıklarının sonu tam bir hüsran oldu. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Böylece yaptıklarının cezasını çekmişler ve sonuçları hüsran olmuştur. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Böylece onlar kendi yaptıklarının cezasını tattılar ve yaptıklarının sonu (dünyada) yıkım oldu. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu. |
Diyanet Vakfı Meali |
Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur. |
Edip Yüksel Meali |
Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
O suretle emrinin vebalini tattı ve işinin akıbeti bir hüsran oldu |
Hasan Basri Çantay Meali |
İşte o (her memleket halkı) yapdığının ağırlığını tatmış, işinin sonu bir hüsran (ve helak) olmuşdur. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Öyle ki (onlar) işlerinin vebâlini tattı ve işlerinin âkıbeti hüsrân oldu! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Dolaysıyla yaptıkları yanlış işlerin vebalini çekmişler ve işlerinin sonucu da hüsranla sona ermiştir. |
Kadri Çelik Meali |
Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü tattı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu. |
Mahmut Kısa Meali |
Böylece, isyankârlıklarının sonucunu tattılar: Yaptıkları zulüm ve haksızlıklar, bu dünyada büyük bir hüsranla neticelendi. Ama asıl cezayı, âhirette görecekler: |
Mehmet Türk Meali |
(Onlar, böylece) yaptıklarının cezâsını tattılar ve işlerinin sonucu da tam bir helâk oldu. |
Muhammed Esed Meali |
ve böylece onlar kendi yaptıklarının kötü meyvelerini tattılar; 17 [bu dünyada,] yaptıklarının sonu yıkım oldu; |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Nihayet yaptıklarının vebalini tatmışlar, işledikleri şeyler sonucunda yıkıma uğramışlardır. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu. |
Suat Yıldırım Meali |
Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu. |
Süleyman Ateş Meali |
İşinin vebalini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Böylece ettiklerini bulmuş, işlerinin sonu hüsran olmuştur. |
Şaban Piriş Meali |
Yaptıklarının cezasını çektiler ve yaptıklarının sonucu hüsran oldu. |
Ümit Şimşek Meali |
Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu. |
M. Pickthall (English) |
So that it tasted the ill effects of its conduct, and the consequence of its conduct was loss. |
Yusuf Ali (English) |
Then did they taste the evil result of their conduct, and the End of their conduct was Perdition. |