1. Yolculuk: İslâm, insanlara üstesinden gelemeyecekleri mükellefiyetleri yüklemez. Emirler takat ölçüsündedir. Yolculuk ise, zaman zaman meşakkat ve sıkıntıların olduğu bir durumdur. Böyle bir durumdaki Müslüman yolculuğun vereceği meşakkat karşısında oruç tutmada zorlanabilir. Bundan dolayıdır ki Cenab-ı Hakk, Bakara suresinin 184. âyetinde bu durumdaki kimselere oruç tutmama noktasında ruhsat vermiştir. Seferde iken oruç tutmayan daha sonra kaza eden Ancak dileyen kimseler yolcu oldukları halde bu orucu tutabilirler.
2. Hastalık: Yine yukarıdaki ãyetten de anlaşıldığına göre Yüce Yaratıcı, oruç tutamayacak kadar hasta olan kimselere de ruhsat vermiş, oruç mükellefiyetinden onları istisna , etmiştir. Bunlar, iyileştikten sonra tutamadıkları orucu kaza ederler.
3. Gebelik ve Çocuk Emzirmek: Gebe olan ya da çocuğunu emzirme durumunda olan kadınlar, gerek kendileri gerekse çocuklarıyla ilgili bir zarar görme ihtimali söz konusu olduğunda, oruç tutmama noktasındaki ruhsata dâhildirler ve daha sonra müsaid olduklarında kaza ederler.
4. Yaşlılık: Yukarıda da belirttiğimiz gibi, İslâm oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimselere ruhsat tanımış, tutamadıkları her gün için bir fakir doyurmak suretiyle onları bu ibadetten muaf tutmuştur.
5. Aşırı Açlık ve Susuzluk: Oruçlu olan bir kimse, aşırı açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalsa, orucun, onun beden ve ruh sağlığını ciddi boyutta etkileyeceğinden endişe etse yahut doktor bu hususta kendisine tutmaması noktasında rapor vermiş olsa, bu kimse de oruçtan muaf tutulmuş olup, sağlığına kavuştuğunda, tutamadığı günler kadar tutmak suretiyle bu ibadeti yerine getirmiş olur.
6. Zorlama: Orucu bozmak için ölümle veya bir organına zarar vermekle tehdit edilen kişi orucunu bozabilir Daha sonra kaza edilir.
7. Cihad: Cihad durumlarında oruç tutma sorumluluğu yoktur. Daha sonra kaza edilir.
8. Hayız ve Nifas: Bir kadın Ramazan ayında adet görmeye başlarsa veya doğum yaparsa orucu bozulmuş oluı: Adeti devam ettiği ve lohusalığı ( 40 gün ) sürece oruç tutamaz.