Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ey Nebim) Şüphesiz Biz Sana “Kevser”i (dünyada herkesten fazla fazilet ve izzeti, ahirette ise şefaat yetkisini) verdik (ki şükrünü yapasın.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Şüphe yok ki biziz sana kevseri veren.* |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ey Muhammed! gerçekten biz sana dünyada pek çok hayırlar verdik. Ahirette de cennet ve cennetteki kevser havuzu ve ırmağını vereceğiz. |
Ahmet Tekin Meali |
Biz Kevser'i, peygamberliği, Kur'ân'ı, hayrı ilke edinen bir ümmeti, dünya hâkimiyetini, âhiret saadetini, lütfumuz ve ihsanımızla sana verdik. |
Ahmet Varol Meali |
Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik. |
Ali Bulaç Meali |
Şüphesiz, biz sana Kevser'i verdik. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Ey Rasûlüm), gerçekten biz sana (cennetdeki Havz-ı) Kevseri = pek çok hayırları verdik. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Biz, gerçekten sana bol bir hayır (sevap, etba, bereketli bir nesil ve Cennet) vermişiz. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Biz sana çok hayır/Kevser'i verdik. [814]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Muhakkak ki biz, sana Kevser'i (iyilik, bereket, mutluluk, güzellik gibi bol nimet) verdik. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. |
Diyanet Vakfı Meali |
1, 2, 3. (Resûlüm!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.* |
Edip Yüksel Meali |
Biz sana bolca nimetler verdik. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Muhakkak biz sana Kevser'i verdik. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Biz verdik sana hakikatte kevser |
Hasan Basri Çantay Meali |
(Habîbim) hakikat, biz sana, Kevseri verdik. |
Hayrat Neşriyat Meali |
(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki biz sana Kevser'i(2) verdik.* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Biz sana bol nimetler verdik. |
Kadri Çelik Meali |
Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik.* |
Mahmut Kısa Meali |
Gerçekten Biz sana, dünyada her türlü iyiliğin, güzelliğin ve bereketin; âhirette ise ebedî cennet nimetlerinin kaynağı olan bu Kur’an’ı vahyetmekle, insanoğlunun sahip olabileceği en büyük nîmeti, Kevseri verdik.* |
Mehmet Türk Meali |
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Biz sana Kevser’i1 verdik.* |
Muhammed Esed Meali |
BAK, Biz sana bol nimet 1 verdik: |
Mustafa İslamoğlu Meali |
GERÇEK şu ki Biz, sana her hayrı cömertçe bahşettik:[5910]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Şüphe yok ki, Biz sana Kevser'i verdik. |
Suat Yıldırım Meali |
Biz gerçekten sana verdik kevser. |
Süleyman Ateş Meali |
Biz sana Kevser'i (bol ni'met, ilim ve büyük şeref) verdik. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sana çok şey verdik[*].* |
Şaban Piriş Meali |
Biz sana sayısız nimetler verdik. |
Ümit Şimşek Meali |
Biz sana Kevser'i verdik. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Hiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini. |
M. Pickthall (English) |
Lo! We have given thee Abundance; |
Yusuf Ali (English) |
To thee have We granted the Fount (of Abundance).(6286)* |