Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Daha önce) Kendilerine nimet verdiğin (hidayet ve hakikate erdirdiğin) kimselerin (Nebilerin, Sıddıkların, Şehitlerin ve Salihlerin) doğrultusuna (bizi yönlendirip yollandır; ama ne olur Yarabbi, Yahudilerin azgın Siyonist kesimleri ve işbirlikçileri gibi bütün) ğadabına uğrayanların ve (Hristiyanların emperyalist kesimleri, müşrik takipçileri ve Batı ahlâksızlığının taklitçileri gibi her türlü Hakk’tan) sapıtanların yoluna (kaymamıza fırsat tanıma! Bizleri bütün bâtıl yollardan) gayrı (ve ayrı olan İslam’da sabit kıl) . Amin! |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
nimetlendirdiğin kişilerin yolunu; gazebe uğramışların da değil, sapıkların da |
Abdullah Parlıyan Meali |
Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil. |
Ahmet Tekin Meali |
Dine, kitaba ve şeriata kavuşturduğun, nimetlerine ve lütuflarına mazhar ettiğin kullarının, peygamberlerin, samimiyetlerini isbat edenlerin, İslâm önderlerinin, sâlih kimselerin, şehitlerin yolunda başarılı eyle.
Gazabına uğrayan zâlimlerin, âsilerin, dinine, Kur'ân'ına düşmanlık edenlerin,zalimleri,yahudilerin; başlarına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşıp dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih denlerin, cahillerin, hristiyanların doğruluğu, muh-kemliği, güvenliği olmayan yolundan bizi uzak tut Allahım. |
Ahmet Varol Meali |
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gadaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. |
Ali Bulaç Meali |
6,7. Bizi doğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Kendilerine, (fazlından ve ihsanından) nimet verdiğin kimselerin (Peygamberlerle velilerin) yoluna (hakkı kabul etmeyip küfre vardıklarından) gazâba uğrayanların ve sapıklarınkine değil... (Amin= Kabul buyur, Allah'ım!...) |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Kendilerine nimet verdiğin (peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler) yoluna… (Sebepler dünyasında boğulup) gazabına maruz kalanların yoluna değil ve (yanlış yola girip) varlığın mahiyetini anlamakta boğulup karanlık maddeye saplanan sapıkların yoluna değil. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
6,7. Bizi doğru yola, yani kendilerini nimetlendirdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğramışların ve sapıkların yoluna değil![5]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
6,7. Bizi doğru yola, kendilerine (lütuf ve ikramda bulunarak) nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet; gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.* |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna; gazaba uğrayanların, ya da sapıtanların yoluna değil. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
6,7. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. |
Diyanet Vakfı Meali |
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
|
Edip Yüksel Meali |
Gazaba uğrayanların ve sapmışların değil; kendilerine iyilikte bulunduğun kimselerin yoluna... |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
O kendilerine in'am ettiğin mes'utların yoluna. Ne o gadap olunanların ne de sapgınların. |
Hasan Basri Çantay Meali |
6,7. Bizi doğru yola, kendilerine ni'met verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Kendilerine ni'met verdiğin kimselerin yoluna; gazab edilmiş olanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil!(9) (Âmîn!)(10)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Kendilerini mükafatlandırdıklarının yoluna, senin gazabına uğramış ve sapkınların yoluna değil. |
Kadri Çelik Meali |
Kendilerine nimet verdiğin, gazaba uğramamış ve sapmamış kimselerin yoluna.* |
Mahmut Kısa Meali |
Nîmet verdiğin kimselerin, insanlık tarihi boyunca, tevhid sancağını elden ele taşıyan Peygamberlerin ve onların izinden yürüyen âlimlerin, şehitlerin, salihlerin yoluna...
Gazâba uğramışların,yani —Yahudiler örneğinde olduğu gibi— hakîkati pekâlâ bildikleri hâlde, dünyaya ve dünya nîmetlerine aşırı bağlılıkları yüzünden ilâhî irâdeye başkaldıran; servet, güç, makâm, şöhret gibi değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek arzu ve heveslerini ilâhlaştıran, bu yüzden dünyada ve âhirette Senin gazâbını hak eden azgınların yoluna değil yâ Rabbi ve sapmışların, yani —Hıristiyanlar örneğinde olduğu gibi— bidat ve hurâfeleri ‘iyi niyetlerle’ Allah’ın dinine ekleyerek hak dinden sapan, âhireti kazanma adına dünyayı ve dünya nîmetlerini inkâr eden; okuma, öğrenme ve düşünme yeteneklerini kendi elleriyle körelterek, cehâlet ve bağnazlık zindanlarında bocalamayı “Allah’a yaklaşmak” zanneden o şaşkınların yoluna değil...
Allah’ın Elçisi (s) bu sûrenin sonunda “Âmîn!” yani “Duâmızı kabul eyle, yâ Rab!” derdi. |
Mehmet Türk Meali |
O kendilerine nimet verdiğin kimselerin15 yoluna;16 o gazaba uğramışların ve o sapmışların17 yoluna değil.18* |
Muhammed Esed Meali |
nimet bahşettiklerinin 3 yoluna; gazab[ın]a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil! 4 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Nimet verdiklerinin yoluna;[9] gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil![10]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
6,7. Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in'am etmiş olduğun zâtların yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil. |
Suat Yıldırım Meali |
Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil. [4, 69] |
Süleyman Ateş Meali |
-ni'met verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil. (ya Rabbi)! |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Mutluluk verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba uğramamış ve sapıtmamış olanların yoluna. (Amin) [*]* |
Şaban Piriş Meali |
Gazaba uğrayanların ve sapanların değil.. |
Ümit Şimşek Meali |
Kendilerine nimetler verdiğin kullarının yoluna ilet. Gazabına uğramış, yahut sapmış olanların yoluna değil. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... |
M. Pickthall (English) |
The path of those whom Thou hast favoured; Not (the path) of those who earn Thine anger nor of those who astray. |
Yusuf Ali (English) |
The way of those on whom Thou hast bestowed Thy Grace, those whose (portion) is not wrath(23), and who go not astray(24).* |