Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık bulunuyormuş gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce ve “Onun asıl yorumu bize öğretildi, biz seçkin kimseleriz” dercesine) sırtını çevirip dönmektedir. Artık Sen ona acı bir azap ile müjde ver (ki başına gelecekleri görecektir). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ona ayetlerimiz okununca başını çevirir; sanki duymaz onu, sanki iki kulağında da ağırlık var; artık müjdele onu elemli bir azapla. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Böyle birine mesajlarımız okunup aktarıldığında, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da, onları hiç duymamış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir, işte ona acıklı bir azabı müjdele. |
Ahmet Tekin Meali |
Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak, serkeşlik, zorbalık ederek yüz çevirip engelleme tedbirleri alırlar. Sen de onlara can yakıp inleten müthiş azâbın, derilerini kavuran ateşin haberini ver. |
Ahmet Varol Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki onları duymamış, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklenerek arkasını döner. Onu acıklı bir azapla müjdele. |
Ali Bulaç Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak sırtını çevirir. Artık sen ona acı bir azap ile müjde ver. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onları işitmemiş, kulaklarında sağırlık varmış gibi, kibirlenerek yüz çevirir. (Ey Rasûlüm) sen de onu acıklı bir azab ile müjdele. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ayetlerimiz ona okunduğu zaman, büyüklenerek sırt çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir. Sanki kulaklarında kurşun vardır. İşte sen onu elem verici bir azap ile müjdele! |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi kibirlenerek yüz çevirirler. Sen de ona acıklı bir azabı müjdele! |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Ayetlerimiz ona (sapık kimseye) okunduğu zaman, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da onu hiç işitmemiş gibi büyüklenerek sırt çevirir. İşte onu can yakıcı bir azapla müjdele! |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Ayetlerimiz sapık kimseye okunduğu zaman sanki kulaklarında ağırlık var da işitmiyormuş gibi büyüklenerek sırt çevirir. İşte ona can yakıcı azabı müjde et. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele.[429]* |
Diyanet Vakfı Meali |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver! |
Edip Yüksel Meali |
Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onu hiç işitmemiş gibi, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek ardını döner. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onun karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. İşte onu, acı verecek bir azab ile müjdele. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Karşısında âyetlerimiz okunduğu vakıt da kibirlenerek ensesini döner, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış, sen de onu elîm bir azâb ile müjdele |
Hasan Basri Çantay Meali |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki bunları işitmemiş, sanki iki kulağında bir sağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir, işte onu çok acıklı bir azâb ile müjdele! |
Hayrat Neşriyat Meali |
Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman da, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi kibirli bir kimse olarak yüz çevirir. İşte onu (pek) elemli bir azâb ile müjdele! |
İlyas Yorulmaz Meali |
O kimseye ayetlerimiz okunduğu zaman, okunan ayetleri işitmemiş ve sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklenerek arkasını döner gider. Onu (böyle davrananları) acıklı bir azapla müjdele. |
Kadri Çelik Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki onları işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak sırtını çevirir. Artık sen ona acıklı bir azap ile müjde ver. |
Mahmut Kısa Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki kulaklarında sağırlık varmış da onu hiç duymuyormuş gibi, anlamsız bir kibre kapılarak küstahça sırt çevirir! O hâlde onu, can yakıcı bir azap ile müjdele! |
Mehmet Türk Meali |
Âyetlerimiz okunduğunda, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da onları işitmiyormuş gibi büyüklük taslayarak yüz çeviren adamı,1 acıklı bir azapla müjdele.* |
Muhammed Esed Meali |
Böyle birine mesajlarımız aktarıldığında, sanki kulaklarında bir sağırlık varmış da onları hiç duymamış gibi, küstahça yüz çevirir: 5 işte ona [öteki dünyada] acıklı azabı haber ver! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Böyle birine âyetlerimiz okunduğu zaman sanki kulaklarında kurşun varmış gibi hiç aldırmadan serkeşçe yüz çevirir: İşte böylesini elem verici bir azap ile müjdele. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve ona karşı âyetlerimiz okunduğu vakit, sanki onu işitmemiş, sanki iki kulağında bir sağırlık varmış gibi böbürlenerek ensesini döner. Artık onu pek acıklı bir azap ile müjdele. |
Suat Yıldırım Meali |
Kendisine âyetlerimiz okunduğunda, sanki onları işiten kendisi değilmiş gibi, sanki kulaklarında ağırlıklar varmış gibi, son derece kibirli olarak sırtını dönüp uzaklaşır. Onlara gayet acı bir azap verileceğini müjdele! |
Süleyman Ateş Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak döner. Ona acı bir azabı müjdele. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Ona ayetlerimiz okunduğunda büyüklenir, sanki hiç duymamış, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi sırt çevirir. Ona acıklı bir azap müjdesi ver. |
Şaban Piriş Meali |
Ayetlerimiz ona okunduğu zaman, sanki işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek yüzçevirir. Ona acı bir azap müjdele. |
Ümit Şimşek Meali |
Ona âyetlerimiz okunduğunda, sanki kulağında bir ağırlık varmışçasına, hiç duymamış gibi kasılarak arkasını döner. Sen onu acı bir azapla müjdele. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula. |
M. Pickthall (English) |
And when Our revelations are recited unto him he turneth away in his pride as if he heard them not, as if there were a deafness in his ears. So give him tidings of a painful doom. |
Yusuf Ali (English) |
When Our Signs are rehearsed to such a one, he turns(3585) away in arrogance, as if he heard them not, as if there were deafness in both his ears: announce to him a grievous Penalty.* |