وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
Veylun li kulli humezetin lumezeh(lumezetin).
1,2. Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!
|
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
Ellezî cemea mâlen ve addedeh(addedehu).
1,2. Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!
|
يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ
Yahsebu enne mâlehû ahledeh(ahledehu).
Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.
|
كَلَّا لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ
Kellâ le yunbezenne fîl hutameh(hutameti).
Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır.
|
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ
Ve mâ edrâke mel hutameh(hutametu).
Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?
|
نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ
Nârullâhil mûkadeh(mûkadetu).
6,7. O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.
|
الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ
Elletî tettaliu alel ef’ideh(ef’ideti).
6,7. O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.
|
إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ
İnnehâ aleyhim mu’sadeh(mu’sadetun).
8,9. Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.
|
فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ
Fî amedin mumeddedeh(mumeddedetin).
8,9. Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.
|