Ahkâf Suresi 24. Ayet


Arapça

فَلَمَّا رَأَوْهُ عَارِضًا مُّسْتَقْبِلَ أَوْدِيَتِهِمْ قَالُوا هَذَا عَارِضٌ مُّمْطِرُنَا بَلْ هُوَ مَا اسْتَعْجَلْتُم بِهِ رِيحٌ فِيهَا عَذَابٌ أَلِيمٌ


Türkçe Okunuşu

Fe lemmâ reevhu âridan mustakbile evdiyetihim kâlû hâzâ âridun mumtırunâ, bel huve mesta’celtum bih(bihî), rîhun fîhâ azâbun elîm(elîmun).


Kelimeler

fe lemmâ reev-hu onu gördükleri zaman
âridan bir bulut olarak
mustakbile yönelip gelen
evdiyeti-him vadilerine
kâlû dediler
hâzâ bu
âridun bir bulut
mumtiru-nâ bize yağmur yağdıracak
bel hayır, bilâkis
huve o
mesta'celtum çabuklaştırdığınız, acele istediğiniz
bi-hî onunla
rîhun bir rüzgâr
fî-hâ orada
azâbun bir azap
elîmun elîm, acıklı

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Derken, onu (azabı ve yıkımı) kendi vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" demişlerdi. (Ve boşuna sevinmişlerdi. Zaferi ve izzeti İslami cihadda değil, zalim güçlere yaranmakta arayanların boş umutları ve kuruntuları, rahmet zannedilen musibet bulutları gibidir.) Hayır o, kendisi için acele ettiğiniz (felaket olayıdır. Bu öyle) bir rüzgârdır ki (zafer ve bereket sanıldığı halde;) onda acı bir azap (ve yıkım) vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali O bulutun, vadilerine doğru gelmekte olduğunu görünce bu demişlerdi, bize yağmur getiren bulut. Hayır, o, çarçabuk gelmesini istediğiniz şey, bir yel ki onda elemli bir azap var.
Abdullah Parlıyan Meali Nihayet gelecek azabı, ufukta geniş bir bulut halinde, vadilerine doğru geldiğini görünce: “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hûd peygamber de: “Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir, acıklı azabı getiren rüzgardır.”
Ahmet Tekin Meali O azâbı, vâdilerine doğru ansızın yayılan, akan bir bulut halinde gördükleri zaman: “Bu, bize yağmur yağdıracak, ufukta beliren bir buluttur.” dediler. Hûd ise: “O, sizin küstahça acele gelmesini istediğiniz şeydir. O, içinde can yakıp inleten müthiş azap olan bir rüzgârdır.”dedi.
Ahmet Varol Meali Derken onu vadilerine yönelerek gelen geniş bir bulut olarak gördüklerinde: "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. "Hayır o çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acıklı azap bulunan bir rüzgar.
Ali Bulaç Meali Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, 'Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur' dediler. Hayır, o kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz Meali Vakta ki, o korkutuldukları azabı, (bulundukları) vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüler, dediler ki: “- Bu, ufukta beliren bir bulut; bize yağmur yağdıracak.” (Hûd Aleyhisselâm, onlara şöyle dedi) “- Hayır, o, sizin acele istediğiniz şey. Bir rüzgâr ki, onda çok acıklı bir azab vardır.
Bahaeddin Sağlam Meali Onlar, kum fırtınasının bir bulut olarak vadilerine doğru geldiğini görünce: “Bu, bize yağmur getirecek bir buluttur” dediler. “Hayır, o, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem verici bir azap olan bir fırtınadır.
Bayraktar Bayraklı Meali Nihayet onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce, “Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur” dediler. “Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır.”
Cemal Külünkoğlu Meali Nihayet (onlar) azabın ufukta geniş bir bulut halinde vadilerine doğru geldiğini görünce: “Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. (Hud ise:) “Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı dolu azap bulunan bir rüzgârdır.”*
Diyanet İşleri Meali (Eski) O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde: "Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır" dediler. Hud: "Hayır, o, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder" dedi. Bunun üzerine evlerinin harabelerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu milleti işte böyle cezalandırırız.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) O azabı vadilerine doğru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, “Bu, bize yağmur getiren bir buluttur” dediler. Hûd, “Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgârdır” dedi.
Diyanet Vakfı Meali Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!
Edip Yüksel Meali Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur," dediler. Hayır, bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: "Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur." dediler. Hud ise: "O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgârdır ki, içerisinde acı bir azab vardır.
Elmalılı Meali (Orjinal) Derken vaktâ ki onu vadîlerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler, bu, dediler: bir ârız (ufukta beliren bir bulut) bize yağmur yağdıracak, hayır, o sizin acele istediğiniz şey: bir rüzgâr ki onda çok acıklı bir azâb var
Hasan Basri Çantay Meali Artık vaktaki onu, vadilerine yönelerek gelen bir bulut haalinde, görmüşlerdi. Dediler ki: «Bu, bize yağmur verici bir bulutdur». (Hûd) »Hayır, (dedi), bu, çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir, rüzgârdır ki onda elem verici bir azâb vardır».
Hayrat Neşriyat Meali Nihâyet onu (o azâbı) vâdilerine doğru gelen bir bulut hâlinde görünce: “Bu (olsa olsa) bize yağmur yağdırıcı bir buluttur!” dediler. (Hûd dedi ki:) “Hayır! O, kendisini acele istediğiniz şeydir! İçinde (pek) elemli bir azab bulunan bir rüzgârdır!”
İlyas Yorulmaz Meali Onlar kendilerine yönelip gelen geniş, büyük bir bulut kütlesini gördüklerinde “İşte, bize yağmuru yağdıracak bulut” dediler. Hayır o, acele olarak istediğiniz ve içinde çok şiddetli rüzgarın olduğu acı veren bir azaptır.
Kadri Çelik Meali Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak olan bir buluttur” dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!
Mahmut Kısa Meali Nihâyet, o azâbın simsiyah bir bulut şeklinde vadilerine doğru yaklaştığını görünce, sevinç içinde “İşte, bize bereketli yağmur yağdıracak bir bulut!” diye bağrıştılar. Fakat azap melekleri “Hayır!”dediler, “Bu, küstahça meydan okuyarak bir an önce gelmesini istediğiniz azâbın ta kendisidir; can yakıcı bir azap taşıyan fırtına!”
Mehmet Türk Meali 24,25. Sonunda onlar, o (azabı) vadilerine doğru ufku kaplayarak gelen bir bulut1 şeklinde görünce: “Bu ufku kaplayan, bize yağmur yağdıracak bir buluttur.” dediler. (Hûd, onlara): “Hayır o, gelmesi için acele ettiğiniz; içerisinde acıklı azap bulunan ve Rabbinin emriyle her şeyi yok eden bir rüz-gârdır.” dedi. Sonunda onların (bomboş) evlerinden başka bir şey kalmadı. İşte Biz günâhkâr toplumları, böyle cezâlandırırız.2*
Muhammed Esed Meali Sonuçta yoğun bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını fark ettiklerinde, 27 “Bu, bize [bereketli] bir yağmur getirecek olan buluttur!” diye haykırdılar. [Ama Hûd,] “Hayır,” dedi, “o, sizin [bu kadar müstehzî şekilde] çabuklaşmasını istediğiniz acıklı azabı haber veren bir rüzgardır.
Mustafa İslamoğlu Meali Derken, yüklü bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını gördüler ve “Bu bize yağmur getiren bir buluttur” dediler. Aksine o gelmesini acele istediğiniz şeydir: içinde elem verici bir azabı barındıran bir belâ kasırgası...
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki, onu kendi derelerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler. Dediler ki: «İşte bu, bize yağmur yağdırıcı bir buluttur.» «Hayır. O, kendisini alelacele istediğiniz şeydir, bir rüzgardır, onda bir acıklı azab vardır.»
Suat Yıldırım Meali 24, 25. Vaktâ ki, bildirilen azabı, vâdilerine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce: “Bu, dediler, bize yağmur getiren bir bulut! ”Hûd: “Hayır, dedi, bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı azap taşıyan bir rüzgârdır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır. ”Derken hepsi helâk olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş gürûhu böyle cezalandırırız. [7, 65; 11, 50; 26, 123 vd. ]*
Süleyman Ateş Meali Nihayet azabın (ufukta) geniş bir bulut halinde vadilerine doğru geldiğini görünce: "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azab bulunan bir rüzgardır.
Süleymaniye Vakfı Meali Bütün ufku saran afetin vadilerine yöneldiğini görünce, “Bu bize yağmur getiren bulut kütlesi” dediler. Hayır! O, hemen gelmesini istediğiniz afettir. İçinde acıklı bir azabı barındıran rüzgardır.
Şaban Piriş Meali Azabın, bir bulut halinde vadilerine doğru gelişini gördükleri zaman:-Bu, bize yağmur getirecek bir bulut! demişlerdi. -Hayır. O, acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı bir azap olan rüzgardır!
Ümit Şimşek Meali Azabın bir bulut şeklinde belirip de vâdilerine yöneldiğini gördüklerinde, “Bu bize yağmur yağdıracak bir bulut” dediler. Hud “Hayır,” dedi. “O, çabuklaştırılmasını istediğiniz şeydir—bir rüzgâr ki, acı bir azap taşır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var.
M. Pickthall (English) Then when they beheld it a dense cloud coming toward their valleys, they said; Here is a cloud bringing us rain. Nay, but it is that which ye did seek to hasten, a wind wherein is painful torment,
Yusuf Ali (English) Then, when they saw(4802) the (Penalty in the shape of) a cloud traversing the sky, coming to meet their valleys, they said, "This cloud will give us rain!" "Nay, it is the (Calamity) ye were asking to be hastened!- A wind wherein is a Grievous Penalty!*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları