Ahkâf Suresi 26. Ayet


Arapça

وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِن مَّكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُم مِّن شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون


Türkçe Okunuşu

Ve lekad mekkennâ hum fî mâ in mekkennâkum fîhi ve cealnâ lehum sem’an ve ebsâren ve ef’ideten fe mâ agnâ anhum sem’uhum ve lâ ebsâruhum ve lâ ef’idetuhum min şey’in iz kânû yechadûne bi âyâtillâhi ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).


Kelimeler

ve lekad ve andolsun
mekkennâ-hum onları yerleştirdik
fî mâ o şey hakkında
in eğer
mekken-nâ-kum sizi yerleştirdik
fî hi onun hakkında
ve cealnâ ve yaptık, kıldık
lehum onlarındır, onlar için vardır
sem'an işitmeye
ve ebsâren ve görme hassası
ve ef'ideten ve fuad hassası
fe mâ agnâ kâfi gelmedi, müstağni kılmadı
an-hum onlardan
sem'u-hum onların işitmeleri, kulakları
ve lâ ebsâru-hum ve ne de görme hassası
ve lâ ef'idetu-hum ve ne de fuad hassası
min şey'in bir şeyden
iz kânû oldukları zaman
yechadûne cihad ediyorlar
bi âyâti allâhi Allah'ın âyetlerini
ve hâka ve kuşattı
bi-him onlarla
olmadı
kânû oldular
bi hî onun ile, ona
yestehziûne alay ediyorlar

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Andolsun Biz onları, sizlere sağlamadığımız(hususi ve görkemli) mekânlarda (size vermediğimiz güç ve iktidar imkânlarıyla) yerleşik kılmıştık. (Ayrıca) Onlara (dönemlerinin standartları üstünde özel teknolojilerle uzaklardan) işitme, görme (araçları) ve gönüller (zihni kapasiteler yardımcı) kılmıştık (bir çeşit uydu, radar ve istihbarat imkânları bağışlamıştık) . Ancak ne işitme, ne görme (araçları) ve ne gönülleri (zihni yeteneklerinin) kendilerine (itiraz ve isyanları yüzünden gelen musibetleri önlemekte) herhangi bir yararı olmamıştı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini (emirlerini ve hükümlerini) inkâr ediyorlardı. (Sonunda) Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatmıştı (ve Allah’ın kahrından kurtulamamışlardı).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve andolsun ki biz onlara, size vermediğimiz gücükuvveti vermiştik ve onlara kulak, göz ve gönül vermiştik; derken Allah'ın delillerini, bilebile inkar ettikleri zaman onlara gelen azabı, ne kulakları menedebilmişti ve ne gözleri ve ne gönülleri ve alay ettikleri, başlarına gelmişti.
Abdullah Parlıyan Meali Onlara size vermediğimiz servet ve kuvveti vermiştik ve onlara da kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat Allah'ın ayetlerini bile bile inkâr ettikleri için kulakları, gözleri ve kalpleri hiçbir işe yaramadı ve alaya aldıkları azap onları kuşatıverdi.
Ahmet Tekin Meali Andolsun, onlara, size vermediğimiz imkân, kudret, iktidar, servet ve itibar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler, akıllar ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri, kalpleri ve akılları onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şeyin gücü kendilerini sarıverdi, işlerini bitirdi.
Ahmet Varol Meali Andolsun ki, onlara size vermediğimiz imkanları vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve gönüller verdik. Ancak kulakları, gözleri ve gönülleri kendilerine bir şey sağlamadı. Çünkü onlar bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdi.
Ali Bulaç Meali Andolsun, onları sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı.
Ali Fikri Yavuz Meali And olsun ki, biz onlara (mal ve kuvvetten ibaret) öyle şeyler vermiştik ki, size o kuvvet ve iktidarı vermemişizdir. Hem (bu nimeti anlasınlar diye) kendilerine kulak, gözler ve kalbler vermiştik. Fakat ne onların kulağı, ne gözleri, ne de kalbleri kendilerine bir fayda vermedi; çünkü Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. O istihza ettikleri azab da kendilerini kuşatıverdi.
Bahaeddin Sağlam Meali Andolsun! Onlara, size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve duyular yarattık. Fakat Allah’ın ayetlerini yalanladıkları için kulakları, gözleri ve duyuları onlara bir fayda vermedi. Ve alaya aldıkları azap onları kuşatmış oldu.
Bayraktar Bayraklı Meali Andolsun ki, onlara, size vermediğimiz imkanları sağlamıştık. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi.
Cemal Külünkoğlu Meali Yemin olsun ki, biz onlara, size vermediğimiz imkân ve kuvveti vermiştik, kulaklar, gözler ve gönüller lütfetmiştik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Neticede alaya aldıkları o azap kendilerini her taraftan sarıverdi.
Diyanet İşleri Meali (Eski) And olsun ki onlara, size vermediğimiz servet ve imkanı vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalbler vermiştik; ama kulakları, gözleri ve kalbleri onlara bir fayda sağlamadı, zira, Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı, alaya aldıkları şeyler onları kuşatıp yokediverdi.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Andolsun, size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. Çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları şey onları kuşattı.
Diyanet Vakfı Meali Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.  *
Edip Yüksel Meali Sizi yerleştirmediğimiz yerlere yerleştirmiştik onları. Onlara işitme ve görme duyuları ile beyinler vermiştik. ALLAH'ın ayet ve mucizelerini bile bile inkar ettikleri için ne işitme, ne görme duyuları ve ne de beyinleri onlara hiç bir yarar sağlamadı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.
Elmalılı Meali (Orjinal) Yemîn ile söylerim: doğrusu biz onlara öyle şeyler vermiş idik ki size o kuvvet ve mükneti vermemişizdir, hem kendileri için kulak ve gözler, gönüller yapmış idik ki ne kulakları, ne gözleri, ne gönülleri kendilerine bir faide vermedi, zira Allahın âyetlerini inkâr ediyorlardı, o istihza ettikleri şey de kendilerini kuşatıverdi
Hasan Basri Çantay Meali Andolsun ki size bile vermediğiniz imkânlardan (cihetlerden) biz onlara (nice) kudret vermişdik. Onlara kulak (lar), gözler, gönüller de vermişdik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne gönülleri onlara hiçbir şeyle fâide vermedi. Çünkü onlar Allahın âyetlerini bilerek inkâr ediyorlardı. (Nihayet) istihza edegeldikleri şey çepçevre kendilerini kuşatıverdi.
Hayrat Neşriyat Meali And olsun ki, size kendisi hakkında imkânlar vermediğimiz hususlarda, onlara imkân vermiştik; onlara da kulaklar, gözler ve kalbler vermiştik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de kalbleri onlara hiçbir şeyden fayda vermedi. Çünki Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı da (sonunda) kendisiyle alay etmekte oldukları (azab) onları kuşatıverdi.
İlyas Yorulmaz Meali Sizi yerleştirdiğimiz mekanlara daha önceden onları yerleştirmiştik ve onlara kulak göz ve kalp vermiştik. Ancak Allah'ın ayetlerini yalanladıkları zaman, kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir yarar sağlamadı. Alay ettikleri şeyler başlarına geliverdi.
Kadri Çelik Meali Şüphesiz biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde yerleşik kıldık ve onlara kulaklar, gözler ve kalpler verdik. Ama kulakları, gözleri ve kalpleri onlara herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp kuşattı.
Mahmut Kısa Meali Oysa onlara, size vermediğimiz güç, servet ve imkânı vermiştik. Ayrıca onları, her insana armağan ettiğimizişitme, görme ve akletme yeteneği de bahşetmiştik. Ne var ki, Allah’ın ayetlerini göz göre göre inkâr ettikleri için, ne işitme ve görme duyuları, ne de akletme yetenekleri onlara bir fayda sağlamadı; böylece, alay edip durduklarıo azap, kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Mehmet Türk Meali Yemin olsun Biz, onlara size vermediğimiz imkânları vermiş ve onlara kulaklar, gözler ve gönüller, lutfetmiştik. Ancak onlara kulakları, gözleri ve gönülleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri konusunda herhangi bir fayda vermedi. Sonunda da alay ettikleri o şey onları çepeçevre kuşatıverdi.
Muhammed Esed Meali Ama [ey sonraki dönemin insanları;] 29 Biz size sağlamadığımız bir emniyet içinde onları yerleştirmiş ve kendilerine kulaklar, gözler ve [kavrayan] kalpler 30 bahşetmiştik; ama Allah'ın mesajlarını reddetmeye devam ettikleri için ne kulakları, ne gözleri ne de kalpleri onlara bir fayda sağlamadı; ve [sonunda] alay ettikleri şey tarafından kuşatılıp alt edildiler. 31
Mustafa İslamoğlu Meali Doğrusu onlara orada, size burada vermediğimiz kadar güç ve kudret vermiştik. Onları da işitme, görme ve akletme yetileriyle donatmıştık. Ne var ki işitme, görme ve akletme yetileri başlarından belâyı savmaya yetmedi; çünkü onlar Allah’ın mesajlarını bile bile inkâr etmiştiler: nihayet alay ettikleri şey onları çepeçevre kuşatıp yok etti.[4532]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Andolsun ki, onları öyle bir şeyde temkin etmiş idik ki, sizi onda temkin etmiş olmadık ve onlar için kulak ve gözler ve kalbler vermiştik. Fakat onlara ne işitmeleri ve ne gözleri ve ne de kalbleri bir şeyden fâidebahş olmadı. Çünkü Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı ve onları kendisiyle istihzâ eder oldukları şey kuşatıverdi.
Suat Yıldırım Meali Gerçekten, Biz onlara, size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Kulaklar, gözler ve gönüller lütfetmiştik kendilerine. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine hiçbir fayda vermedi. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile, inatla inkâr ediyorlardı. Neticede alaya aldıkları o azap kendilerini her taraftan sarıverdi.
Süleyman Ateş Meali Onlara size vermediğimiz servet ve kuvveti vermiştik, onlara kulaklar, gözler ve gönüller yaratmıştık. Fakat ne kulakları, ne gözleri ne de gönülleri kendilerine bir yarar sağladı. Zira (düşünüp ibret almıyorlar, tersine) bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.
Süleymaniye Vakfı Meali Aslında onları, size vermediğimiz imkanlarla donatmıştık. Dinleyecek kulakları, basiretli gözleri ve karar verecek yürekleri[*] de vardı. Ayetlerimiz karşısında bile bile yalana sarıldıkları için ne kulakları, ne gözleri ne de yürekleri işe yaradı. Hafife aldıkları (o azap) başlarına geldi.*
Şaban Piriş Meali Onları, size vermediğimiz şeylerle güçlendirmiştik. Onlara, kulak, göz ve kalbler vermiştik. Fakat, kulakları, gözleri ve kalpleri onlara fayda vermedi. Zira Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı ve kendisiyle alay ettikleri şey onları kuşatıverdi.
Ümit Şimşek Meali And olsun, size vermediğimiz imkânları Biz onlara vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler de vermiştik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de kalpleri bir işe yaramadı; çünkü Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Sonunda, alay edip durdukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Yemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp sardı.
M. Pickthall (English) And verily We bad empowered them with that where with We have not empowered you, and had assigned them ears and eyes and hearts; but their ears and eyes and hearts availed them naught since they denied the revelations of Allah; and what they used to mock befell them.
Yusuf Ali (English) And We had firmly established them in a (prosperity and) power which We have not given to you (ye Quraish!) and We had endowed them with (faculties of)(4804) hearing, seeing, heart and intellect: but of no profit to them were their (faculties of) hearing, sight, and heart and intellect, when they went on rejecting the Signs(4805) of Allah. and they were (completely) encircled(4806) by that which they used to mock at!*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları