Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Yahudiler bütün bu uyarılara rağmen) Dediler ki: “Ey Musa, o (zorbalar) orada durduğu sürece, biz hiçbir zaman asla oraya girmeyeceğiz (böyle bir tehlikeye göğüs germeyeceğiz) . Bu nedenle, sen ve Rabbin gidiniz, ikiniz savaşıp (düşmanları bertaraf ediniz), biz burada (her türlü tehlike ve tecavüzden uzak) durup (bekleyeceğiz) .” |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ya Musa demişlerdi, onlar orada bulundukça biz, oraya ebediyen giremeyiz. Sen, Rabbinle git, ikiniz çarpışın onlarla, biz burada oturup duracağız. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ama onlar yine “Ey Musa!” dediler. “Ötekiler orada oldukça, biz o topraklara asla girmeyeceğiz. Şu halde sen ve Rabbin gidin, birlikte savaşın, biz burada oturup kalacağız.” |
Ahmet Tekin Meali |
Onlar ise:
“Ya Mûsâ, onlar o topraklarda bulunduğu müddetçe, ebediyyen, asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlara karşı birlikte savaşın, işte biz burada oturuyoruz." dediler. |
Ahmet Varol Meali |
(İsrailoğulları) bu kez: "Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidip çarpışın, biz şurada oturuyoruz" dediler. |
Ali Bulaç Meali |
Dediler ki: 'Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İsrâiloğulları şöyle dediler: “- Ey Mûsa, o zâlimler orada iken biz hiç bir zaman oraya giremeyiz. Artık sen ve Rabb'in beraber gidin de ikiniz harp edin; biz mutlaka burada oturucularız.” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Onlar “Ey Musa! Onlar orada oldukları müddetçe, biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaşın; biz burada oturacağız” dedir. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Ey Mûsâ! Onlar orada bulunduğu müddetçe biz oraya asla girmeyeceğiz; şu halde sen ve Rabbin gidiniz savaşınız; biz burada oturacağız” dediler. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
İsrailoğulları şöyle dediler: “Ey Musa, o zalimler orada iken biz hiç bir zaman oraya giremeyiz. Artık sen ve Rabbin beraber gidin de ikiniz savaşın. Biz mutlaka burada oturacağız.” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
"Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.” |
Diyanet Vakfı Meali |
«Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız» dediler. |
Edip Yüksel Meali |
"Musa, onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin gidip savaşın; biz burda oturuyoruz," dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Kavmi Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ya Musâ, dediler: Onlar orada bulundukça biz oraya ebedâ giremeyiz, haydi sen rabbınla git ikiniz harb edin biz işte burada otururuz |
Hasan Basri Çantay Meali |
Onlar da (şöyle) söylediler: «Yâ Musa, onlar orada bulundukça biz oraya ilel'ebed giremeyiz. Artık sen Rabbinle beraber git! Bu suretle ikiniz harb edin! Biz mutlakaa oturucularız». |
Hayrat Neşriyat Meali |
(İsrâiloğulları:) “Ey Mûsâ! Doğrusu biz, (onlar) orada bulundukları müddetçe, oraya ebedî olarak aslâ girmeyiz; onun için sen, Rabbinle git, artık (onlarla) ikiniz savaşın, doğrusu biz (onlarla harb etmektense) burada (bu Tih Sahrâsında) oturacak olan kimseleriz” dediler. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlar “Ey Musa! O güçlü topluluk orada olduğu müddetçe, oraya ebediyyen girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin ikiniz savaşın, biz burada oturacağız” dediler. |
Kadri Çelik Meali |
“Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın; doğrusu biz burada oturucularız” demişlerdi. |
Mahmut Kısa Meali |
Ama onlar, hâlâ direterek, “Ey Mûsâ, onlar orada bulundukları sürece, biz o şehre asla girmeyeceğiz fakat ille de istiyorsan, sen ve Rabb’in gidin veonlarla kendiniz savaşın, biz burada oturup bekleyeceğiz!” dediler. |
Mehmet Türk Meali |
Toplumu Mûsa’ya: “Ey Mûsa! Onlar, orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin ve onlarla savaşın. Biz, burada oturacağız.” dediler. |
Muhammed Esed Meali |
[Ama] onlar: “Ey Musa!” dediler, “Ötekiler orada oldukça biz o [topraklar]a asla girmeyeceğiz. O halde sen ve Rabbin gidin ve birlikte savaşın! Biz burada kalacağız!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Berikiler (ise) “Ey Musa!” dediler, “onlar orada bulundukça, biz asla oraya girmeyeceğiz. O hâlde sen ve Rabbin gidip savaşın, biz işte şuracıkta oturuyoruz!” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Dediler ki: «Ya Mûsa! Biz elbette ebedîyen girmeyeceğiz, onlar orada devam ettikçe artık sen Rabbinle git, mukatelede bulun, bizler ise burada oturucularız.» |
Suat Yıldırım Meali |
Yine dediler ki: “Ya Mûsâ! O zorbalar orada oldukları müddetçe biz asla giremeyiz. Haydi sen Rabbinle git, ikiniz onlarla savaşın, biz işte burada oturuyoruz. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Dediler ki: "Ey Musa, onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin, gidin, savaşın, biz burada oturuyoruz!" |
Süleymaniye Vakfı Meali |
(Musa’nın halkı) Dediler ki “Bak Musa! Onlar orada olduğu müddetçe biz asla oraya giremeyiz. Sen ve Rabbin gidin, savaşın. Biz burada oturuyoruz.” |
Şaban Piriş Meali |
-Ey Musa, onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız, demişlerdi. |
Ümit Şimşek Meali |
Onlar yine “Ey Musa,” dediler. “Onlar orada olduğu müddetçe biz asla oraya girmeyiz. Sen ve Rabbin gidip onlarla savaşın; biz burada oturacağız.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyeceğiz! Hadi sen git, Rabbinle birlikte savaşın. Biz şuracıkta oturacağız." |
M. Pickthall (English) |
They said: O Moses! We will never enter (the land) while they are in it. So go thou and thy Lord and fight! We will sit here. |
Yusuf Ali (English) |
They said: "O Moses! while they remain there, never shall we be able to enter, to the end of time. Go thou, and thy Lord, and fight ye two, while we sit here (and(727) watch)."* |