Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Şayet Kitap Ehli (gerçekten) iman edip (haksızlık ve ahlâksızlıktan) sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örtüp saklar ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık. (Ama onların çoğu Hakkı ve hayrı terk, günahı ve sapkınlığı tercih etmişlerdir.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Kitap ehli olanlar inansalardı, çekinselerdi elbette kötülüklerini örterdik ve elbette onları da nimeti bol cennetlere sokardık. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Bize de kitap verildi diyenler, eğer iman edip yollarını Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışsalardı, onların kötülüklerini siler ve onları nimet cennetlerine sokardık. |
Ahmet Tekin Meali |
Keşke ehl-i kitap iman edip, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışsa, günahlardan arınıp, azaptan, sağlıklarının bozulmasından, hastalıklardan korunsa, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davransa, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olsa, takvâ esaslarını benimsese, biz onların kusurlarını siler, bağışlar, onları nimetleri bol cennetlere koyardık. |
Ahmet Varol Meali |
Eğer kitap ehli iman edip sakınsalardı, onların kötülüklerini örter ve kendilerini nimetleri bol (Na'im) cennetlere sokardık. |
Ali Bulaç Meali |
Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Eğer ehl-i kitab (Hz. Muhammed Aleyhisselâma ve Kur'an'a) imân etseler ve Allah'dan korkarak fenalıklardan sakınsalardı, muhakkak onların günahlarını örter ve elbette kendilerini NAÎM (nimeti bol) cennetlere koyardık. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Eğer ehl-i kitap, inanıp kendilerini kötülüklerden korusalardı, onların eski günahlarını siler, onları nimet cennetlerine sokardık. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Eğer kitap ehli iman edip kötülüklerden sakınsalardı, elbette kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine koyardık. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Eğer Ehl-i Kitap (Muhammed'e ve Kur'an'a) iman etselerdi ve (Allah'tan) sakınıp (fitne ve fesat çıkarmaktan) uzak dursalardı, elbette kötülüklerini örter ve onları nimetlerle donatılmış cennetlere koyardık. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık. |
Diyanet Vakfı Meali |
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık. |
Edip Yüksel Meali |
Kitap halkı inanıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Eğer ehli kitab iyman etselerdi Allah'tan korksalardı şübhesiz kabuhatlerini kefaretler ve kendilerini na'ım cennetlerine koyardık |
Hasan Basri Çantay Meali |
Eğer ehl-i kitâb îman edip de (fesadcılıkdan, bozğunculukdan) sakınalardı onların kötülüklerini her halde örter ve onları her halde ni'meti bol cennetlere sokardık. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Bununla birlikte gerçekten ehl-i kitab, îmân edip (günahlardan) sakınsalardı, mutlaka kötülüklerini kendilerinden örterdik ve elbette onları Naîm Cennetlerine koyardık. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Eğer kitap ehli, iman edip Allah dan sakınsalardı, onların hatalarını örter ve onları nimetlerin bol olduğu cennetlere koyardık. |
Kadri Çelik Meali |
Şayet kitab ehli iman edip sakınsalardı, muhakkak kötülüklerini örter ve onları nimet dolu cennetlere koyardık. |
Mahmut Kısa Meali |
Şâyet Kitap Ehli diye bilinen Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah’a ve bütün elçilerine gereğince iman etmiş ve azgınlıktan, isyankârlıktan sakınıp korunmuş olsalardı, şu ana kadar işledikleri bütün günahlarını bağışlar ve kendilerini nîmet dolu cennet bahçelerine yerleştirirdik. |
Mehmet Türk Meali |
Eğer kitap ehli, îman edip1 Allah’a karşı hata etmekten sakınsalardı; onların da günâhlarını örter ve nîmetlerle dolu olan cennetlere koyardık.* |
Muhammed Esed Meali |
Eğer Kitâb-ı Mukaddes'in izleyicileri [gerçek] inanca ve Allah'a karşı sorumluluk bilincine ulaşmış olsalardı, Biz gerçekten onların [geçmiş] kötülüklerini siler ve onları nimet bahçelerine sokardık; |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Eğer önceki vahyin mensupları iman etmiş ve sorumluluk bilinciyle hareket etmiş olsalardı, kesinlikle onların kötülüklerini örter ve kendilerini sonsuz nimetler diyarı cennetlere koyardık. |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve eğer ehl-i kitap imân etseler ve ittikada bulunsalar idi, elbette Biz onların günahlarını setreder ve elbette onları nîmetleri bol cennetlere girdirirdik. |
Suat Yıldırım Meali |
Eğer Ehl-i kitap iman etse ve fesatçılıktan ve diğer fenalıklardan sakınsalardı, elbette Biz onların kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine yerleştirirdik. |
Süleyman Ateş Meali |
Eğer Kitap ehli inanıp (Allah'ın azabından) korunsalardı, onların kötülüklerinden geçerdik ve onları ni'meti bol cennetlere sokardık. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Eğer Ehl-i Kitap[1] inanıp güvense ve kendilerini (büyük günahlardan) korusalardı , günahlarını[2] bağışlar, onları nimetlerle dolu cennetlere sokardık.* |
Şaban Piriş Meali |
Kitap ehli; iman edip, Allah'tan korksalardı, kötülüklerini örter ve onları nimet cennetlerine koyardık. |
Ümit Şimşek Meali |
Eğer Kitap Ehli de iman etmiş ve sakınmış olsa idi, Biz onların günahlarını örter ve kendilerini nimetlerle dolu Cennetlere yerleştirirdik. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. |
M. Pickthall (English) |
If only the People of the Scripture would believe and ward off (evil), surely We should remit their sins from them and surely We should bring them into Gardens of Delight. |
Yusuf Ali (English) |
If only the People of the Book had believed and been righteous, We should indeed have blotted out their iniquities and admitted them to gardens of bliss. |