Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Kendinden (bir nimet olarak), göklerde ve yerde olanların tümüne (Allah) sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten (sayısız) ayetler (ve alâmetler bulunmaktadır). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve ram etmiştir size, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, hepsi de onun rahmetindendir; şüphe yok ki bunda da deliller var düşünen topluluğa. |
Abdullah Parlıyan Meali |
O göklerde ve yerde olan herşeyi, kendinden bir bağış olarak emrinize vermiştir. Bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır. |
Ahmet Tekin Meali |
Allah, göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların hepsini, kendi katından bir lütuf olmak üzere kurduğu düzen gereğince sizin faydalanmanız için kanunlarına boyun eğdirendir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah'ın birliğini, kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok konunun çözümüne işaretler vardır.* |
Ahmet Varol Meali |
Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir nimet olarak) sizin hizmetinize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır. |
Ali Bulaç Meali |
Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Bir de göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini (Allah) kendi katından sizin hizmetinize bağladı. Şübhesiz ki bunda, düşünecek bir kavim için ibretler var. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsini kendisinden bir ikram olarak size musahhar etmiştir. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için önemli ayetler vardır. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Göklerde ve yerde bulunan şeyleri, kendisinden bir lütuf olarak size boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için dersler vardır. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
O, göklerde ve yerde olan her şeyi, kendinden (bir bağış olarak) emrinize vermiştir. Bunda düşünen bir toplum için (alınması gereken önemli) ibretler vardır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır. |
Diyanet Vakfı Meali |
O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır. |
Edip Yüksel Meali |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından buyruğunuza vermiştir. Düşünen bir topluluk için elbette bunda ibretler vardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
O, göklerde ve yerde bulunan herşeyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Hem Göklerde ne var Yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldı, şübhesiz ki bunda düşünecek bir kavm için âyetler var |
Hasan Basri Çantay Meali |
O, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini, kendi (canibi) nden size râm etdi. Şübhe yok ki bunda, iyi düşünecek bir kavm için, kat'î ayetler (delâletler, ibretler) vardır. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Hem göklerde olanlar ve yerde bulunanların hepsini, kendi tarafından (bir lütuf olarak) sizin emrinize verdi. Doğrusu bunda, düşünecek bir topluluk için gerçekten deliller vardır. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Göklerde ve yerde olan ne varsa tümünü sizin kullanımınıza veren de O dur. Bunlarda düşünen bir toplum için ibret alınacak işaretler var. |
Kadri Çelik Meali |
Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. |
Mahmut Kısa Meali |
Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsini katından bir lütuf olaraksizin hizmetinize vermiştir. Hiç kuşkusuz bunda, düşünen bir toplum için nice ibretler, nice deliller vardır. |
Mehmet Türk Meali |
(O Allah) Kendinden1 (bir nîmet olarak) göklerde ve yerdekilerin tümüne sizin için2 boyun eğdirdi.3 Şüphesiz bunda, dü-şünen bir topluluk için gerçekten mûcizeler vardır.* |
Muhammed Esed Meali |
O, göklerde ve yerde olan her şeyi, Kendinden [bir bağış olarak] emrinize vermiştir: 11 bunda düşünen bir topluluk için mesajlar vardır! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Yine O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından (bir bağış olarak) emrinize âmâde kılmıştır.[4476] Elbet bütün bunlarda da düşünen bir toplum için sayısız mesajlar vardır.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa hepsini sizin için, tarafından musahhar kıldı. Şüphe yok ki, bunda düşünecekler olan bir kavim için elbette alâmetler vardır. |
Suat Yıldırım Meali |
Hem göklerde ve yerde ne varsa, hepsini Kendi tarafından bir lütuf olarak hizmetinize veren de O'dur. Elbette bunda düşünecek kimseler için ibretler vardır. [16, 53] |
Süleyman Ateş Meali |
Göklerde ve yerde bulunan şeyleri kendisinden (bir lutuf olarak) size boyun eğdirdi. Elbette bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
O göklerde ve yerde olan her şeyi, onayı dahilinde hizmetinize vermiştir[*]. Bunda, düşünen bir topluluk için göstergeler (ayetler) vardır.* |
Şaban Piriş Meali |
Göklerde bulunan şeyleri de, yerde bulunan şeylerin hepsini de sizin hizmetinize sunmuştur. İşte bunda da düşünen bir toplum için ayetler vardır. |
Ümit Şimşek Meali |
Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır. |
M. Pickthall (English) |
And hath made of service unto you whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth; it is all from Him. Lo! herein verily are portents for people who reflect. |
Yusuf Ali (English) |
And He has subjected to you, as from Him, all that is in the heavens(4747) and on earth: Behold, in that are Signs indeed for those who reflect.* |