Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ey iman içlerine oturmamış ve dünya hayatı kendilerini aldatıp kuşatmış kimseler.) Size: “Gerçekten Allah’ın va’adi Hakk’tır ve (kıyamet-ahiret ve hesap) saati kesindir (ve gelecektir) ” denildiği zaman siz (şöyle cevap vermiştiniz: “Hesap ve kıyamet) saati de neymiş? (Biz bunuyakinen ve kesinlik derecesinde) Biliyor (ve inanıyor) değiliz. Bunları sadece bir zan ve ihtimal olarak görmekteyiz... Kesin ve yakin bir bilgiyle iman etmemekte (ama zahiren elbette Müslüman geçinmekte) yiz!” (demekten sakınmamıştınız.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve size, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamette şüphe yoktur dendi mi, kıyamet nedir derdiniz, bilmiyoruz ki, ancak bir zanda bulunmadayız ve biz, iyideniyiye bilmedik, anlamadık ki. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Size Allah'ın verdiği söz, mutlaka yerini bulacaktır. Beklenen kıyametin kopacağında da şüphe yoktur, denildiği zaman: “Kıyamet nedir? Onun boş bir zan ve tahminden başka birşey olmadığını düşünüyoruz ve biz bu işi iyiden iyiye anlayıp bilmiş de değiliz” derdiniz. |
Ahmet Tekin Meali |
Onlara:
“Diriltilme, hesap ve ceza ile ilgili Allah'ın va'di haktır, doğrudur. Kıyametin kopacağı ânın geleceğinde ve hesap sorulacağında şüphe yoktur.” denildiğinde:
“Kıyamet nedir, bilmiyoruz. Yalnızca bir düşünceden, bir tasavvurdan ibaret sanıyoruz. Bu hususta ilme, delile dayanan kesin bir bilgiye, inanca sahip değiliz.” demiştiniz. |
Ahmet Varol Meali |
"Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamet(in geleceğin)de şüphe yoktur" dendiği zaman da: "Biz kıyamet nedir bilmiyoruz. Sadece bir zanda bulunuyoruz ve kesin bir bilgiye dayanarak inanıyor değiliz" demiştiniz. |
Ali Bulaç Meali |
'Gerçekten Allah'ın va'di haktır, kıyamet-saatinde hiç bir kuşku yoktur' denildiği zaman, siz: 'Kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz' demiştiniz. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Hem (size ey kâfirler): “- Allah'ın (ölüleri dirilteceğine dair) vaadi hakdır ve kıyametin kopmasında şübhe yoktur.” denildiğinde, demiştiniz ki: Bilmiyoruz, kıyametin kopması nedir? Ancak bir zandan ibaret olduğuna kaniyiz; ve biz yakinen inananlar değiliz. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ve: “Allah’ın va’di haktır, kıyametin kopacağında asla şüphe olamaz” dendiği zaman, siz: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Biz ancak (böyle bir şey olacağını) sanıyoruz, kesin bir kanaatimiz yoktur” dediniz. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Allah'ın vaadi gerçektir, kıyametin kopacağından hiç şüphe yoktur” dendiğinde, şöyle derdiniz: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Sadece öyle bir şey sanıyoruz, ama biz onun gerçekleşeceğine de inanmıyoruz.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
“Gerçekten Allah'ın vaadi haktır. Kıyamet günü şüphe götürmez bir gerçektir” denildiği zaman siz demiştiniz ki: “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak birtakım tahminlerde bulunuyoruz. Onun hakkında kesin bir bilgi elde etmiş değiliz.” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
"Doğrusu Allah'ın verdiği söz gerçektir, kıyamet saati şüphe götürmez" dendiği zaman: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, yalnız yoktur sanıyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmiş değiliz" derdiniz. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
“Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman ise; “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi değiliz” demiştiniz. |
Diyanet Vakfı Meali |
«Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet gününde şüphe yoktur» dendiği zaman: Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz, demiştiniz. * |
Edip Yüksel Meali |
Kendilerine ALLAH'ın sözünün bir gerçek ve Saat'in kesinleşmesi kaçınılmaz bir olay olduğu söylendiğinde siz, "Saat'in ne olduğunu bilmeyiz! Biz sadece çeşitli sanılara sahibiz ve bu konuda kesin bir bilgi elde etmiş değiliz," derdiniz. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Allah'ın vaadi gerçektir. "O kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur." denildiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz." Yalnız bir zandan ibârettir sanıyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Hem Allahın va'dı haktır ve o saatın geleceğinde şübhe yoktur denildiğinde demiştiniz ki: bilmiyoruz saat nedir? Yalnız bir zandır zannediyoruz fakat biz yakîn edinmiş değiliz |
Hasan Basri Çantay Meali |
(Ey kâfirler, size:) «Şübhesiz Allahın va'di hakdır. O saattin geleceğin) de asla şübhe yokdur» denildiği zaman siz «O saat de neymiş, bilmiyoruz. Tereddüdden başka bir zamanda bulunmuyoruz. Biz (onun muhakkak geleceğine) kat'î inan ve bilgi besleyenler değiliz» dediniz. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Hem (size): “Şübhesiz ki Allah'ın va'di haktır; kıyâmet(in geleceği) ki onda hiç şübhe yoktur!” denildiği zaman: “Kıyâmet nedir, bilmiyoruz; sâdece bir zan(dan ibâret)olduğunu sanıyoruz; zâten biz (onun geleceğine) kat'î olarak inanıcılar değiliz!” demiştiniz. |
İlyas Yorulmaz Meali |
“Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçekleşecek ve kıyamet saatinin olacağında hiçbir şüphe yok denildiğinde siz “Kıyamet saati de nedir? Biz bilmeyiz. Öyle zannediyoruz ki, kıyamet saatinin olacağı bizim için kesin değil” demiştiniz. |
Kadri Çelik Meali |
“Gerçekten Allah'ın vaadi haktır, kıyamet hakkında hiç bir kuşku yoktur” denildiği zaman siz, “Kıyamet de neymiş, biz bilmiyoruz; onun bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) kesin bir bilgi elde etmiş değiliz” demiştiniz. |
Mahmut Kısa Meali |
“Size dünyadayken, “Allah’ın verdiği söz mutlaka gerçekleşecektir ve kıyâmet hakkında asla şüphe yoktur!” denildiğinde, “Biz kıyâmetten filan anlamayız! Evet, bu konuda birtakım zanlarımız yok değil fakat asla iknâ olmuş değiliz!” dememiş miydiniz?” |
Mehmet Türk Meali |
“Ve size; -Allah’ın sözünün gerçek olduğu ve kıyametin geleceğinden de asla şüphe olmadığı- söylendiği zaman siz: ‘kıyamet de neymiş? Biz onun sadece boş bir laf olduğu kanaatindeyiz ve ona kesinlikle inanmıyoruz,’ demiştiniz.” (denilir.) |
Muhammed Esed Meali |
Çünkü ‘Bakın, Allah'ın vaadi her zaman gerçekleşir ve Son Saat[in gelişi] hakkında hiçbir şüphe olamaz’ denildiğinde siz şu cevabı verirdiniz: ‘Son Saat'in ne olduğunu bilmiyoruz: onun boş bir zandan başka bir şey olmadığını düşünüyoruz, ve [sonuçta] ona kani olmuş değiliz!’” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Size ne zaman, ‘Bakın, Allah’ın vaadi gerçekleşecektir ve Son Saat asla kuşku kaldırmaz!’ denilmişse, siz şu cevabı vermiştiniz: ‘Bilmiyoruz, ‘Son Saat’ nedir? Ne ki biz onun bir zandan ibaret olduğunu sanıyoruz ve biz (bu konuda) ikna olmuş değiliz.’[4494]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve şüphe yok ki, «Allah'ın vaadi haktır ve o Kıyamette bir süphe yoktur» denildiği zaman siz dediniz ki, «Kıyamet nedir? Biz (bunu) bir zandan başka bir şey sanmıyoruz ve biz (bu hususta) yakîn edinmişler değiliz.» |
Suat Yıldırım Meali |
Size: “Allah'ın vâdi gerçektir, kıyamet (dirilme) saati mutlaka gelecektir” denildiğinde siz: “Kıyamet neymiş bilmeyiz, biz olsa olsa bir zan ve tahminde bulunabiliriz, ama biz kesin bir tarzda ona inanmayız. ” demiştiniz. |
Süleyman Ateş Meali |
Allah'ın va'di gerçektir, (Duruşma) sa'at(inin geleceğin)de şüphe yoktur dendiği zaman: "Sa'at nedir, bilmiyoruz, (onu) sadece (bir kuruntu) sanıyoruz biz ona inanmıyoruz" demiştiniz ha?!" |
Süleymaniye Vakfı Meali |
“Allah’ın verdiği söz doğrudur; kıyamet saatinden şüphe duyulamaz.” denilince şöyle demiştiniz: “Kıyamet saati de ne oluyor? Biz bunu sadece bir olasılık olarak görüyoruz. Kesin bir kanaate varmış değiliz.” |
Şaban Piriş Meali |
Allah'ın verdiği söz haktır ve kıyametin kopacağında şüphe yoktur, denildiği zaman:-Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz. Yalnız olmadığını sanıyoruz. Bu konuda kesin bir bilgi sahibi değiliz. |
Ümit Şimşek Meali |
“Allah'ın vaadi gerçektir; kıyametin geleceğinde de hiçbir kuşku yoktur” dendiğinde, siz dediniz ki: “Kıyamet neymiş, biz bilmeyiz. Biz onu bir tahminden ibaret sanıyoruz; kesin bir bilgi sahibi değiliz.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz: "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz." |
M. Pickthall (English) |
And when it was said: Lo! Allah's promise is the truth, and there is no doubt of the Hour's coming, ye said: We know not what the Hour is. We deem it naught but a conjecture, and we are by no means convinced. |
Yusuf Ali (English) |
"And when it was said that the promise of Allah was true, and that the Hour- there was no doubt about its (coming), ye used to say, ´We know not what is(4769) the hour: we only think it is an idea, and we have no firm assurance.´"* |