Secde Suresi 21. Ayet


Arapça

وَلَنُذِيقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْأَدْنَى دُونَ الْعَذَابِ الْأَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ


Türkçe Okunuşu

Ve le nuzîkannehum minel azâbil ednâ dûnel azâbil ekberi leallehum yerciûn(yerciûne).


Kelimeler

ve le ve elbette, mutlaka
nuzîkanne-hum onlara tattıracağız
min el azâbi azaptan
el ednâ daha yakın
dûne başka, dışında
el azâbi azap
el ekberi büyük
lealle-hum umulur ki böylece onlar
yerciûne dönerler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Andolsun Biz onlara belki (inkârcılıktan) dönerler diye, o büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da tattıracağız. (Onlara karşı mü’minlere zafer verip zalimlerin saltanatını yıkacağız.)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Biz, belki dönerler diye pek büyük azaptan önce de onlara yakın bir azabı tattıracağız mutlaka.
Abdullah Parlıyan Meali Biz, belki dönerler diye pek büyük bir azap olan, kıyamet azabından önce, onlara daha yakın olan, dünya felaketleri ve yenilgisini tattıracağız.
Ahmet Tekin Meali En büyük azaptan, cehennem azâbından önce, onlara korku, esâret, zillet, açlık, hastalık, deprem, âfet gibi en yakın felâketlerden, kabir azabından tattıracağız. Olur ki, şirkten ve isyandan vazgeçip imana dönerler.
Ahmet Varol Meali Andolsun ki onlara en büyük azaptan önce yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki dönerler.
Ali Bulaç Meali Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
Ali Fikri Yavuz Meali Şu da muhakkak ki, o kâfirlere, o en büyük azabdan (cehennem azabından) önce, yakın azabdan (dünyadaki esaret, ölüm, açlık gibi felâketlerden) taddıracağız. Olur ki, (küfürlerinden) dönerler, tevbe ederler.
Bahaeddin Sağlam Meali Andolsun! O büyük azaptan başka da yakın bir azabı onlara tattıracağız. Belki dönerler diye…
Bayraktar Bayraklı Meali Andolsun ki, biz onlara o büyük azaptan önce pek yakın/dünya azabı da tattıracağız. Belki dönerler!
Cemal Külünkoğlu Meali Belki dönüp yola gelirler diye onlara (ahiretteki) büyük azaptan önce mutlaka daha yakın azabı da (dünyada açlık, musibet, esaret gibi) tattıracağız.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.
Diyanet Vakfı Meali En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.  *
Edip Yüksel Meali Belki (ibret alıp) dönerler diye büyük azaptan önce biz onlara yakın (dünya) azabı tattırırız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
Elmalılı Meali (Orjinal) Şu da muhakkak ki onlara o en büyük azâbdan beride o yakın azabdan da tattıracağız, gerek ki rücu' edeler
Hasan Basri Çantay Meali Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric'et etsinler.
Hayrat Neşriyat Meali (Âhiretteki) en büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabdan (dünya azâbından)da onlara mutlaka tattıracağız; tâ ki (isyankâr hâllerinden) dönsünler.
İlyas Yorulmaz Meali O büyük azaptan başka, onları daha çok aşağılayacak azabı tattıracağız. Belki dönerler.
Kadri Çelik Meali Şüphesiz biz onlara, belki dönerler diye o büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da tattırırız.
Mahmut Kısa Meali Bu büyük azaptan ayrı olarak, pişman olup doğru yola dönmeleri için, onlara daha dünyadayken belâ ve musibetler vererek, küçük azaptan da bir nebze tattıracağız. Bütün bunlara rağmen;
Mehmet Türk Meali Belki yola gelirler diye onlara, o büyük (âhiret) azabından önce, yakın (dünya) azabından1 da mutlaka tattıracağız.*
Muhammed Esed Meali Fakat o şiddetli azab[a onları mahkum etme]den önce belki [pişman olup] yollarını düzeltirler diye 16 hemen yanı başlarındaki azabı tattıracağız. 17
Mustafa İslamoğlu Meali Ama onlara, daha büyük mahrumiyeti tattırmadan önce daha yakın (dünya) mahrumiyetini kısmen elbette tattıracağız;[3702] umulur ki (yol yakınken) dönerler.[3703]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric'at ediverirler.
Suat Yıldırım Meali O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.
Süleyman Ateş Meali Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabı da taddıracağız.
Süleymaniye Vakfı Meali Belki vazgeçerler diye büyük azaptan önce onlara kesinlikle küçük azaptan[*] da tattıracağız.*
Şaban Piriş Meali Belki dönerler diye onlara büyük azaptan önce daha yakın bir azap tattıracağız.
Ümit Şimşek Meali Belki vazgeçerler diye, Biz onlara en büyük azaptan önce, dünyada da bazı azapları tattıracağız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
M. Pickthall (English) And verily We make them taste the lower punishment before the greater, that haply they may return.
Yusuf Ali (English) And indeed We will make them taste of the Penalty of this (life) prior to(3654) the supreme Penalty, in order that they may (repent and) return.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları