Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Bunun üzerine Biz de perişanlık azabını dünya hayatında kendilerine tattıralım diye, uğursuz günlerde üzerlerine (kulakları patlatan ve vücutları kavuran) çok gürültülü bir kasırga yollamış (ve dünyalarını başlarına yıkmış) tık. Elbette ahiret azabı, daha da acıdır ve zelil kılıcıdır. Onlara (umdukları yerlerden) yardım da olunmamıştı. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken onlara, dünya yaşayışında, aşağılık azabını tatsınlar diye uğursuz günlerde bir kasırgadır, yolladık ve elbette ahiret azabı, daha da aşağılatıcıdır ve onlar, bir yardım da görmezler.* |
Abdullah Parlıyan Meali |
Derken onlara dünya hayatında aşağılık azabını tatsınlar diye uğursuz günlerde bir kasırga yolladık. Onların öteki dünyadaki azapları ise, daha da aşağılayıcı olacak ve bir yardımcı da bulamayacaklar. |
Ahmet Tekin Meali |
Bundan dolayı, biz de, onlara, dünya hayatında, rezillik, rüsvaylık cezasını tattırmak için, helâk edilecekleri o uğursuz günlerde, dondurucu bir rüzgâr estirdik. Elbette âhiret, ebedî yurt azâbı daha rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmeyecek.* |
Ahmet Varol Meali |
Biz de onlara, dünya hayatında aşağılayıcı azabı tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha da aşağılayıcıdır. Onlar yardım da görmezler. |
Ali Bulaç Meali |
Böylece biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde üzerlerine 'kulakları patlatan bir kasırga' gönderdik. Ahiret azabı daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım edilmeyecektir. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Biz de, perişanlık azabını dünya hayatında kendilerine taddıralım diye, uğursuz günlerde üzerlerine kavurucu bir rüzgâr (kasırga) gönderdik. Elbette ahiret azabı (dünyadakinden) daha şiddetlidir, daha perişan düşürücüdür. Hem de onlar, (Allah'ın azabından) kurtarılmıyacaklardır. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Bunun üzerine uğursuz günlerde fırtınalı, soğuğuyla yakıcı bir rüzgârı onların üzerine gönderdik ki dünya hayatında zillet ve alçaklık azabını çeksinler. Ahiret azabı ise daha alçaltıcıdır. Ve onlara (orada) yardım da edilmez. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Bundan dolayı biz de, onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azabı ise daha çok perişan edicidir. Onlara hiç yardım da edilmeyecektir. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine soğuk bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Rezillik azabını onlara dünya hayatında tattırmak için uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha çok alçaltıcıdır ve onlar yardım da görmezler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. |
Diyanet Vakfı Meali |
Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azâbını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez. * |
Edip Yüksel Meali |
Nihayet, onlara dünya hayatında aşağılayıcı azabı tattırmak için uğursuz günlerde üzerlerine sert bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı ise daha aşağılayıcıdır ve onlar yardım görmezler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Bu yüzden biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Biz de kendilerine Dünya hayatta zillet azâbını tattırmak için nuhusetli günlerde üzerlerine bir sarar rüzgârı salıverdik ve elbette Âhıret azâbı daha zilletlidir, hem de onlar kurtarılamıyacaklardır |
Hasan Basri Çantay Meali |
Bundan dolayı biz de, dünyâ hayâtında zillet azabını kendilerine tatdırmamız için, uğursuz uğursuz günlerde üzerlerine çok gürültülü bir bora gönderdik. Âhiret azâbı elbet daha horlayıcıdır. Onlara (hiç bir suretle) yardım da olunmaz. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Bunun üzerine, dünya hayâtında rezillik azâbını kendilerine tattırmak için, o uğursuz günlerde,(4) üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azâbı ise elbette daha rezîl edicidir; onlara (orada) yardım da edilmez.* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Dünya hayatında onlara alçaltıcı azabı tattırmak için, o uğursuz günlerde, üzerlerine soğuk bir felaket rüzgarı gönderdik. Ahiret azabı ise daha da alçaltıcı olup, asla onlara yardım edilmez. |
Kadri Çelik Meali |
Böylece biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını tattırmak için, o uğursuz (felâketler yüklü) günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha da bir aşağılayıcıdır ve onlara asla yardım edilmeyecektir. |
Mahmut Kısa Meali |
Bunun üzerine, tam yedi gece sekiz gün süren o felâket günlerinde, üzerlerine her yeri tarumar eden dondurucu bir kasırga gönderdik ki, onlara bu dünya hayatında alçaltıcı azâbı tattıralım! Fakat onların âhirette çekecekleri cehennem azâbı, çok daha alçaltıcı olacak ve kendilerine hiçbir şekilde yardım da edilmeyecektir! |
Mehmet Türk Meali |
Böylece Biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine soğuk ve gürültülü bir fırtına, gönderdik. Onların âhiret azabı ise daha rezil olacak ve onlara yardım da edilmeyecektir. |
Muhammed Esed Meali |
bunun üzerine, bu dünya hayatında aşağılanmanın azabını tattırmak için o bahtsız günlerde 21 üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik: onların öteki dünyadaki azap[lar]ı ise daha da aşağılayıcı olacak ve bir yardımcı da bulamayacaklar. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Nihayet bu dünya hayatında alçalışın azabını kendilerine tattırmak için kara günler boyunca üzerlerine iliklere işleyen bir rüzgâr gönderdik:[4251] ama âhiretin azabı kesinlikle daha alçaltıcıdır ve onlar yardım da göremeyecekler.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık Biz de onların üzerlerine uğursuz günlerde pek ziyâde soğuk bir rüzgâr gönderdik ki, onlara dünya hayatında bir zillet azabını tattıralım, ve elbette ki, ahiret azabı daha ziyâde zilletlidir ve onlar yardım da olunmazlar. |
Suat Yıldırım Meali |
Biz de onların üzerine, o uğursuz günlerde bir kasırga gönderdik. Bunu onlara dünya hayatında bir rezillik ve rüsvaylık tattırmak için yaptık. Âhiret azabı ise daha çok rüsvay eder. Hem orada hiç kimse kendilerine yardım edemez. [69, 7; 54, 19]* |
Süleyman Ateş Meali |
Biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını taddırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı ise daha da kepaze edicidir. Onlara hiç yardım edilmeyecektir. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Soğuk günlerde dondurucu bir rüzgar gönderdik ki dünya hayatında onlara alçaltıcı azabı tattıralım. Ahiretteki azap daha da alçaltıcı olacak ve bir yardım da görmeyeceklerdir. |
Şaban Piriş Meali |
Biz de onlara dünya hayatında rezil edici azabı tattırmak için, o uğursuz günlerde buz gibi bir rüzgar göndermiştik. |
Ümit Şimşek Meali |
Biz de, dünya hayatında hor ve hakir edici azabı onlara tattırmak için, üzerlerine o uğursuz günlerde gürültülü bir fırtına gönderdik. Âhiret azabı ise bundan daha da aşağılayıcıdır; kimseden de yardım görmezler. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir. Üstelik onlar hiçbir yardım da görmeyeceklerdir. |
M. Pickthall (English) |
Therefor We let loose on them a raging wind in evil days, that We might make them taste the torment of disgrace in the life of the world. And verily the doom of the Hereafter will be more shameful, and they will not be helped. |
Yusuf Ali (English) |
So We sent against them a furious Wind through days(4483) of disaster, that We might give them a taste of a Penalty of humiliation in this life; but the Penalty of a Hereafter will be more humiliating still: and they will find no help.* |