Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Derken (O şüphe ettikleri ve hiç beklemedikleri; Hakkın ve mazlumların galibiyetini, zalim inkârcıların ve münafıkların ise acı akıbetini) çok yakından gördüklerinde, o küfredenlerin yüzleri kötüleşip (pişmanlık ve perişanlık içinde) kararacaktır ve onlara: “İşte bu, sizlerin (hiç olmayacak diye savunduğunuz) ve davet edilip durduğunuz şeydir” denilecek (böylece, akılsızlık, haksızlık ve ahlâksızlıkları yüzlerine vurulacaktır) . |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Azabın yaklaştığını gördüler mi kafir olanların yüzleri kararır ve işte denir, bu, isteyip durduğunuz şey. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Azabın yaklaştığını gördüler mi, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin yüzleri bir tuhaf olup çirkinleşir ve o zaman onlara denecek ki: “Sizin aradığınız ve istediğiniz bu idi.” |
Ahmet Tekin Meali |
Azâbı yakından gördükleri zaman, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin yüzleri fenalaşacak. Kendilerine:
“İşte, inkârlarınız ve alaylarınızla isteyip durduğunuz azap budur.” denecek. |
Ahmet Varol Meali |
Nihayet onu yakında gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve: "İşte bu, (gerçekleşmeyeceğini) ileri sürüp durduğunuz şeydir" denir. |
Ali Bulaç Meali |
Nihayet onu pek yakında gördüklerinde, o inkâr edenlerin yüzleri kötüleşip-karardı. Ve: 'İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir' denildi. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Nihayet vakti gelip de o (vaad olunan) azabı yakından gördüklerinde o kâfir olanların yüzleri kötüleşivermiştir ve onlara şöyle denilmiş olacaktır: “- İşte sizin istediğiniz (ve vuku bulmaz dediğiniz) azap budur!... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
O vaad yakınlaştığında o kâfirlerin yüzü çirkinleşecektir. Onlara: “İşte gerçekleşmesini istediğiniz şey budur!” denilecektir. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin suratları asılır ve kendilerine, “İşte durmadan istediğiniz azap budur!” denilir. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Fakat azabı gördükleri zaman, inkârcıların yüzleri (kararır) kötüleşir ve (kendilerine): “İşte sizin arayıp durduğunuz (azap) budur” denir. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onu (azabı) yakından gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, “İşte bu, (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir” denir. |
Diyanet Vakfı Meali |
Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir. |
Edip Yüksel Meali |
Onu yaklaşırken gördükleri zaman inkarcıların suratı asılır, ve onlara "İşte isteyip durduğunuz şey budur," denir. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Derken vaktı gelip de onu yakından gördüklerinde o küfredenlerin yüzleri kötüleşiverdi. Ve denildi ki işte, o sizin kendilerine da'vet edip durduğunuz budur |
Hasan Basri Çantay Meali |
Artık onu yakında gördükleri zaman o küfredenlerin yüzleri kötü bir haale getirilmiş ve (onlara) «İşte bu, sizin (çarçabuk istediğiniz ve aksini) iddia etdiğiniz şeydir» denilmişdir (denilecek). |
Hayrat Neşriyat Meali |
Nihâyet onu (o kıyâmeti) yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve (kendilerine): “İşte kendisini (acele ederek) isteyip durduğunuz (azab) budur!” denilir. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Vaat edilen gün ile karşılaştıklarında, o günü inkar edenlerin yüzleri çok çirkinleşir ve onlara “İşte bu çağırıp durduğunuz gün” denir. |
Kadri Çelik Meali |
Nihayet onu (azabı) pek yakında gördüklerinde, o kâfirlerin yüzleri kötüleşip kararır ve “İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir” denilir. |
Mahmut Kısa Meali |
Kur’an’dan gâfil yaşayanlar, ölüm gerçeğini göz ardı ederek bir ömür sürecekler fakat sonunda, onun iyice yaklaştığını gördükleri anda, duydukları korku ve pişmanlık yüzünden inkârcıların suratları simsiyah kesilecek ve o zaman onlara, “İşte, küstahça alay ederek isteyip durduğunuz azap budur!” denilecek. |
Mehmet Türk Meali |
Sonunda o (azabı) yakından gördükleri zaman, kâfirlerin yüzleri kapkara kesilir ve (onlara): “Sizin isteyip durduğunuz işte budur!” denilir. |
Muhammed Esed Meali |
Ama sonunda, bu [gerçekleşme]nin yakın olduğunu gördükleri zaman, hakikati inkar edenlerin yüzleri acı ile buruşacak ve onlara: “İşte [o kadar küçümseyerek] çağırıp durduğunuz şey budur!” denilecek. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Fakat onun çok yakın olduğunu gördükleri zaman, inkâra şartlanmış olanların suratları asılacak; dahası kendilerine denilecek ki: “İşte (gelmeyeceğini) iddia edip durduğunuz (gün) budur!” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.» |
Suat Yıldırım Meali |
Onu yanıbaşlarında buldukları zaman inkâr edenlerin kederden yüzleri mosmor kesilir. Kendilerine: “İşte sizin isteyip durduğunuz şey! ” denilir. |
Süleyman Ateş Meali |
Onu yakın görünce inkar edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
O tehdidi yakından görünce ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) yüzleri fenalaşır ve onlara “Öğrenmek istediğiniz şey budur” denir. |
Şaban Piriş Meali |
O'nu yakından gördükleri zaman, inkarcıların yüzleri simsiyah kesilir. Onlara denir ki:-İşte, isteyip durduğunuz şey! |
Ümit Şimşek Meali |
Onu yakınlarında gördükleri an, o kâfirlerin yüzleri simsiyah kesilir. Onlara “İstediğiniz şey işte bu” denir. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: "O habire çağırıp durduğunuz şey budur." |
M. Pickthall (English) |
But when they see it nigh, the faces of those who disbelieve will be awry, and it will be said (unto them): This is that for which ye used to call. |
Yusuf Ali (English) |
At length, when they see it close at hand,(5587) grieved will be the faces of the Unbelievers, and it will be said (to them): "This is (the promise fulfilled),(5588) which ye were calling for!"* |