Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Veya (sarp yokuş;) acizlik ve çaresizlik içinde sürünen (miskin-perperişan) bir yoksulu (elinden tutup kalkındırmaktır.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu. |
Abdullah Parlıyan Meali |
veya yerde sürünen bir yoksulu. |
Ahmet Tekin Meali |
Veya aç, açık, toprağa bulanmış çevresi, çaresi olmayan yoksulları doyurmaktır. |
Ahmet Varol Meali |
Yahut toprakta sürünen bir yoksulu. [1]* |
Ali Bulaç Meali |
Veya sürünen bir yoksulu. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Yahud toprak üstüne yığılan miskine... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Fakir yoksullara yedirmektir. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
11,12,13,14,15,16. Fakat insan, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Köle âzat etmektir veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut toprakta sürünen bir yoksulu doyurmaktır. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
14,15,16. Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
14,15,16. Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
14,15,16. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. |
Diyanet Vakfı Meali |
11, 12, 13, 14, 15, 16. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç-açık bir yoksulu doyurmaktır. |
Edip Yüksel Meali |
Yahut düşkün bir yoksulu... |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Veya toprak döşenen bir miskîne |
Hasan Basri Çantay Meali |
yahud toprakda sürünen bir yoksula. |
Hayrat Neşriyat Meali |
14,15,16. Veya bir açlık gününde akrabâlığı olan bir yetîmi veya toz toprak içinde kalmış bir yoksulu doyurmaktır. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Yahut, açlıktan yerlere serilmiş bir fakiri doyurmaktır. |
Kadri Çelik Meali |
Veya yerde sürünen bir yoksulu. |
Mahmut Kısa Meali |
Yâhut toza toprağa bulanmış çaresiz bir yoksulu. |
Mehmet Türk Meali |
14,15,16. Veya bir kıtlık gününde yakınında olan bir yetimi veya açlıktan kıvranan1 yoksulu doyurmak,* |
Muhammed Esed Meali |
yahut toprağa uzanıp kalmış olan [yabancı] bir yoksulu, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
ya da evsiz barksız, yurtsuz yuvasız bir düşkünü…[5740]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula. |
Suat Yıldırım Meali |
Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır. |
Süleyman Ateş Meali |
Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Ya da sürünen bir çaresizi doyurmaktır. |
Şaban Piriş Meali |
Veya sürünen bir düşkünü. |
Ümit Şimşek Meali |
Veya toza toprağa bulanmış yoksula. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu. |
M. Pickthall (English) |
Or some poor wretch in misery, |
Yusuf Ali (English) |
Or to the indigent (down) in the dust.(6143)* |