Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ki (Ey Resulüm özellikle) Sen, bu şehirde oturmakta iken, (onlar Seni öldürmeyi helâl sayıyorlar). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ki sen oturmadasın bu şehirde.* |
Abdullah Parlıyan Meali |
Sen orada oturuyorsun veya orada senin için bir an savaş helal kılınacaktır veya av bile avlanmanın yasak olduğu bu Mekke şehrinde inkârcılar senin kanını helal sayıp seni öldürmeye niyet etmişlerdir veya ey peygamber! Sen Mekke'de ne yaparsan sana helaldir. |
Ahmet Tekin Meali |
Senin gibi aslı nesli belli birine, işkencenin helâl sayıldığı, hükümranlığını ilan edeceğin, içinde ölüm cezaları verebileceğin, imtiyazlar tanıyabileceğin, haram irtikâp etmeyeceğin bu beldeye yemin ederim. |
Ahmet Varol Meali |
Ki sen bu beldede oturmaktasın. |
Ali Bulaç Meali |
Ki sen, bu şehirde oturmakta iken, |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Sen (Ey Rasûlüm), ikamet ederken bu beldede; |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Hâlbuki onlar, seni onda öldürmeyi helal sayıyorlar. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
1,2,3. Senin yaşamakta olduğun bu beldeye; doğurana ve doğana yemin olsun ki, [759][760]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
1,2. Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın! |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
1,2. Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
1,2,3,4. Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. |
Diyanet Vakfı Meali |
1, 2, 3, 4. Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık. |
Edip Yüksel Meali |
Ki sen bu kentte oturmaktasın. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ki sen bu beldede oturmaktasın. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Sen hıll iken bu beldede |
Hasan Basri Çantay Meali |
Sen bu beldeye halâl iken. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Ki sen bu beldede oturmaktasın. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Senin çok iyi tanıdığın (yakın olduğun yaşadığın) bu beldeye. |
Kadri Çelik Meali |
Sen bu şehirde sakin iken. |
Mahmut Kısa Meali |
Andolsun, Harem Bölgeye sığınan kâtillere, hırsızlara bile dokunulmazken, senin kanını helâl gören ve müminleri en ağır baskı ve işkencelere maruz bırakan bu şehre! |
Mehmet Türk Meali |
1,2. Hayır! (Artık başka söze lüzum yok!) Şu beldeye,1 şu senin içerisinde oturduğun2 beldeye yemin ederim.* |
Muhammed Esed Meali |
senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi, 1 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
senin her tür saldırıya açık olduğun bu beldeye;[5728]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve sen bu beldede ikamet etmektesin. |
Suat Yıldırım Meali |
Senin bu beldeye girişin hakkı için! * |
Süleyman Ateş Meali |
Ki sen bu şehire girmekte(burada yaşamakta)sın. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sen bu şehirde korumasız iken bile. |
Şaban Piriş Meali |
Sen de bu şehrin insanısın. |
Ümit Şimşek Meali |
1,2. Yemin ederim bu beldeye—ki sen de bu beldenin sakinisin. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin. |
M. Pickthall (English) |
And thou art an indweller of this city |
Yusuf Ali (English) |
And thou art a freeman(6131) of this City;-* |