اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka).
Yaratan Rabbinin adıyla oku!
|
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
Halakal insâne min alak(alakın).
O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.
|
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
Ikra’ ve rabbukel ekrem(ekremu).
3,4,5. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
|
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
Ellezî alleme bil kalem(kalemi).
3,4,5. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
|
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Allemel insâne mâ lem ya’lem.
3,4,5. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
|
كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
Kellâ innel insâne le yatgâ.
6,7. Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
|
أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى
En reâhustagnâ.
6,7. Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
|
إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى
İnne ilâ rabbiker ruc’â.
Dönüş şüphesiz Rabbinedir.
|
أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى
E reeytellezî yenhâ.
9,10. Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
|
عَبْدًا إِذَا صَلَّى
Abden izâ sallâ.
9,10. Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
|
أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَى
E reeyte in kâne alel hudâ.
11,12,13. Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
|
أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى
Ev emera bit takvâ.
11,12,13. Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
|
أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّى
E reeyte in kezzebe ve tevellâ.
11,12,13. Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
|
أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى
E lem ya’lem bi ennellâhe yerâ.
Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?
|
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ
Kellâ le in lem yentehi le nesfean bin nâsıyeh(nâsıyeti).
Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden,
|
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ
Nâsiyetin kâzibetin hâtıeh(hâtıetin).
Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz.
|
فَلْيَدْعُ نَادِيَه
Felyed’u nâdiyeh(nâdiyehu).
O zaman, kafadarlarını çağırsın,
|
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ
Sened’uz zebâniyeh(zebâniyete).
Biz de zebanileri çağıracağız.
|
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ*
Kellâ, lâ tutı’hu vescud vakterib. (SECDE ÂYETİ)
Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.*
|