Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Kavmi kendisine) “Ey Nuh! Yeter bizimle çekişip tartıştığın ve bu mücadeleyi çok uzattın! Eğer haklı ve sadık isen; bize va’ad ve tehdit ettiğin (azabı) getir (de görelim) ” demişlerdi. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ya Nuh dediler, gerçekten de bizimle uğraşmadasın ve uğraşmanda ileri de gittin, gerçeklerdensen hadi, tehdit edip durduğun azaba uğrat bizi. |
Abdullah Parlıyan Meali |
İnkarcıların ileri gelenleri: “Ey Nuh, bizimle çok tartıştın ve tartışmayı da çok uzattın. Eğer doğru sözlü kimselerdensen, artık getir şu bizi tehdit ettiğin azabı.” |
Ahmet Tekin Meali |
Kavminin ileri gelen münkirleri:
“Ey Nûh, bizimle mücadele ettin. Bize karşı mücadelede de çok ileri gittin. Eğer iddialarında doğru isen, bizi tehdit ettiğin azâbı getir.” dediler. |
Ahmet Varol Meali |
Dediler ki: "Ey Nuh! Bizimle tartıştın ve bizimle tartışmanda hayli ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bize vaadettiğini getir bakalım!" |
Ali Bulaç Meali |
'Ey Nuh,“ dediler “bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir (görelim.)' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Nûh'a cevap olarak şöyle dediler: “- Gerçekten bizimle mücadele ettin. Bizimle olan mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğru söyleyenlerdensen, bizi korkutup durduğun azabı, haydi getir bakalım.” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Onlar dedi ki: “Ey Nuh! Gerçekten bizimle tartıştın ve çokça tartıştın. Eğer doğrulardan isen, bize vaadettiğin azabı getir.” |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Dediler ki: “Ey Nûh! Bizimle gerçekten tartıştın ve bize karşı mücâdelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini bize getir!” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
“Ey Nuh! Bizimle çekişip durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan bize vadettiğin (azab)ı getir (görelim bakalım)” dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
"Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın; hem de çok tartıştın. Doğru sözlülerden isen tehdit ettiğin azabı başımıza getir" dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Dediler ki: “Ey Nûh! Bizimle tartıştın ve tartışmayı uzattın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi kendisiyle bizi tehdit ettiğin azabı getir.” |
Diyanet Vakfı Meali |
Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir! |
Edip Yüksel Meali |
Dediler ki: "Ey Nuh, sen bizimle tartıştın ve bizimle tartışmayı uzattın. Doğru sözlü isen haydi bizi tehdit ettiğin şeyi getir bakalım." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Dediler ki; "Ey Nuh! Bizimle didişip durdun, didişmende de çok ileri gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bizi tehdit ettiğin şu azabı getir de görelim." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ey Nuh! dediler: cidden bize mücadele ettin, cidalimizde çok ileri de gittin, de haydi bizi tehdid edib durduğun azâbı getir de görelim, sadıklardan isen |
Hasan Basri Çantay Meali |
Dediler: «Ey Nuh, bizimle cidden uğraşdın. Bizimle olan bu mücâdelende ileri de gitdin. Eğer sen doğruculardan isen bizi tehdîd edib durduğun (azâb) ı haydi getir bize». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Dediler ki: “Ey Nûh! Gerçekten bizimle mücâdele ettin, öyle ki bizimle mücâdelede çok ileri gittin; eğer (iddiânda) doğru kimselerden isen, haydi tehdîd etmekte olduğun (azâb)ı bize getir!” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Dediler ki “Ey Nuh! Bizimle iyi mücadele ettin ve mücadelemizi pek çok alanlara yaydın[1]. Eğer doğru söyleyenlerden isen, O halde bize vaat ettiğin azabı başımıza getir.“* |
Kadri Çelik Meali |
“Ey Nuh! Bizimle çekişip durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Doğru sözlülerden isen bize vaat ettiğin şeyi (azabı) getir (görelim)” dediler. |
Mahmut Kısa Meali |
Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, “Ey Nûh!” dediler, “Bizimle yeterince tartıştın, hattâ bıkkınlık verecek derecede tartışmayı gereksiz yere uzattın; eğer söylediklerin doğruysa, haydi ne duruyorsun, artık bizi tehdit ettiğin şu azâbı getir de görelim!” |
Mehmet Türk Meali |
(Toplumu, Nûh’a): “Ey Nûh! Gerçekten sen, bizimle çok uğraştın ve bu yaptığın mücadelede de çok ileri gittin. Eğer doğru söylüyorsan (haydi) bize vâdettiğin (azabı) getir de (görelim.)” dediler. |
Muhammed Esed Meali |
[İnkarcıların ileri gelenleri:] “Ey Nûh, bizimle çok tartıştın, tartışmayı [gereksiz yere] fazla uzattın” 54 dediler, “eğer doğru sözlü kimselerdensen artık getir şu bizi tehdit edip durduğun şeyi!” 55 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Dediler ki: “Ey Nûh! Bizimle tartıştın, üstelik aramızdaki tartışmada hayli ileri gittin. Madem öyle, eğer sözünün arkasındaysan hadi bizi tehdit ettiğin cezaya çarptır!” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Dediler ki: «Ey Nûh! Bizim ile muhakkak ki mücadelede bulundun, artık mücadelemizi arttırdın. Eğer sen sâdıklardan oldun ise imdi bize tehdit ettiğin şeyi getiriver.» |
Suat Yıldırım Meali |
“Ey Nûh! dediler. Bizimle mücadele ettin, bu mücadelende de hayli ileri gittin. Yeter artık, eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bizi tehdit edip durduğun o azabı getir de görelim! ” |
Süleyman Ateş Meali |
Dediler ki: "Ey Nuh, bizimle mücadele ettin. Hem bizimle mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen haydi bizi tehdidettiğin şeyi bize getir!" |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Dediler ki “Bak Nuh! Bizimle tartışmaya girdin, tartışmayı da çok uzattın! Söylediğine gerçekten inanıyorsan bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir.” |
Şaban Piriş Meali |
Dediler ki:-Ey Nuh, bizimle çok uğraştın ve çekiştin. Eğer doğru söylüyorsan haydi bize vaat ettiğini getir. |
Ümit Şimşek Meali |
“Ey Nuh, bizimle tartışıyorsun,” dediler. “Hem de tartışmayı çok ileri götürüyorsun. Eğer doğru söylüyorsan, bize vaad ettiğin şeyi getir bakalım.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Dediler ki: "Ey Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." |
M. Pickthall (English) |
They said: O Noah! Thou hast disputed with us and multiplied disputation with us; now bring upon Us that where with thou threatenest us, if thou art of the truthful. |
Yusuf Ali (English) |
They said: "O Noah! thou hast disputed with us, and (much) hast thou prolonged the dispute with us: now bring upon us what thou threatenest us with, if thou speakest the truth!?"(1525)* |