Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Andolsun muayyen bir taifeye (veya belirli bir süreye) kadar onlardan azabı erteleyecek olursak; hemen hepsi birden; “Onu engelleyen nedir? (Hadi cezamızı verse ya!) ” derler. Şunu iyi bilin ki; onlara bu azabın geleceği (ve şeytani saltanatlarının devrileceği) gün (kesindir) ve bu, onlardan asla geri çevrilecek değildir. Ve alaya aldıkları şey de kendilerini çepeçevre kuşatıp (onları rezil ve zelil edecektir.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Onların uğrayacakları azabı, mukadder bir zamana kadar geciktirirsek, bunun teahhuruna da sebep nedir derler. Bilin ki onlara azabın gelip çattığı gün o azap, artık geriye bırakılamaz ve alay ettikleri musibet, onları çepeçevre kuşatır. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar geciktirecek olsak, “Onu engelleyip alıkoyan nedir?” diyecekler. Bilin ki, azap onlara geldiği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey, onları çepeçevre kuşatmış olacaktır. |
Ahmet Tekin Meali |
Eğer biz onlara azâbı belli bir süre ertelesek, andolsun:
“Onun hemen gerçekleşmesini engelleyen nedir?” derler. Bilin ki, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Alay edip durdukları şeylerin gücü de kendilerini abluka altına almış olacaktır, işlerini bitirecektir. |
Ahmet Varol Meali |
Onlardan azabı sayılı bir süre için geciktirsek mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun ki, o geldiği gün artık kendilerinden geri çevrilmez ve alaya aldıkları şey onları kuşatmış olur.* |
Ali Bulaç Meali |
Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: 'Onu alıkoyan nedir?' derler. Haberiniz olsun; bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Eğer ilerideki belirli bir müddete kadar kendilerinden azabı geciktirirsek, o vakit de muhakkak (alay tarzında) şöyle derler: “- Bu azabın inişini engelliyen nedir?” Bilsinler ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden çevrilecek değildir. O alay ettikleri azab da kendilerini sarmış bulunacaktır. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Eğer sayılı bir müddete kadar onlardan azabı geciktirsek, “Bu azabın gelmesini engelleyen nedir?” diye soracaklar. İşte azabın onlara geleceği gün, asla onlardan geri çevrilmeyecektir. Ve alaya aldıkları (azap,) onları kuşatacaktır. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelersek, elbette, “Onun gelmesini engelleyen nedir?” derler. Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir. Alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatmış olacaktır. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar geciktirecek olsak: “Onu engelleyip alıkoyan nedir?” diyecekler. Bilin ki azap onlara geldiği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey onları iyiden iyiye kuşatacaktır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
And olsun ki, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, "Onu alıkoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara azab geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya aldıkları şey onları mahvedecektir.* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka “Onu ne alıkoyuyor?” derler. İyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur. |
Diyanet Vakfı Meali |
Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek, mutlaka «Onun gelmesini engelleyen nedir?» derler. Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir. Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır. |
Edip Yüksel Meali |
Onlardan azabı belli bir süre için ertelesek, "Onu tutan nedir," derler. Doğrusu, onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilemez ve alay ettikleri şey kendilerini kuşatacaktır. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ve eğer bunlardan bir kısmının göreceği azabı belli bir süreye kadar erteleyecek olursak, o zaman da "onu engelleyen nedir ki?" diyecekler. İyi bilin ki, o azap onlara geldiği gün kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve o alay ettikleri şey kendilerini kuşatmış olacaktır. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve eğer ilerideki sayılı bir müddete kadar kendilerinden azâbı te'hır edersek o vakıt da mutlak şöyle derler: onu ne men'ediyor? O, onlara geleceği gün kendilerinden çevrilecek değildir, ve o istihzâ ettikleri şey, kendilerini sarmış bulunacaktır |
Hasan Basri Çantay Meali |
Andolsun ki biz kendilerinden azabı sayılı bir müddete kadar gecikdirsek mutlakaa diyeceklerdir ki: «Bunu alıkoyan (sebeb) de ne»? Haberiniz olsun ki, o bunlara geleceği gün kendilerinden döndürülecek değildir. Eğlenceye alageldikleri şey (azâb) onları çepçevre kuşatacakdır. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Ve and olsun ki onlardan azâbı sayılı bir müddete kadar ertelesek, mutlaka: “Ona (o azâbın gelmesine) mâni' olan nedir?” derler. Dikkat edin! (O azab) onlara geleceği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir ve kendisiyle alay etmekte oldukları (azab), onları kuşatmış olacaktır. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Eğer bu inkarlarından sonra (hak ettikleri) azabı belirli bir vakte kadar ertelesek “Bize azap etmekten O nu (Allah'ı) alıkoyan nedir” derler. Onlara azap geldiğinde, onlardan bu azabı savabilecek var mı? Alay ettikleri azap onların üzerine hak olmuştur (mutlaka gelecektir). |
Kadri Çelik Meali |
Hiç şüphesiz onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, muhakkak “Onu alıkoyan nedir?” derler. İyi bilin ki onlara azap geldiği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. |
Mahmut Kısa Meali |
Eğer Biz, isyankârlıklarından dolayı onları derhal yok etmeyip de, hak ettikleri azâbıbelirlenmiş bir vakte kadar ertelesek, bunun hikmetini hiç düşünmeden, “Onun hemen gerçekleşmesini engelleyen ne? Hani Allah kâfirlere azap edecekti? Demek tüm uyarılar, tehditler yalanmış!” diyerek alaycı bir tavırla, azâbın bir an önce gelmesini isteyecekler.
Fakat şunu iyi bilsinler ki, kendilerine vaadedilen o azap gelip çattı mı, bir daha asla geri çevrilecek değildir veişte o zaman, öteden beri alay edip durdukları cehennem, kendilerini çepeçevre kuşatmış olacaktır. Fakat gel gör ki: |
Mehmet Türk Meali |
Yemin olsun! Eğer onlardan azabı bir süreye1 kadar ertelesek, (bu defa da) kesinlikle: “Onu alıkoyan (sebep) nedir?” diyecekler. Şunu iyi bilin ki; o (azap) onlara geldiği gün (bir daha) asla geri çevrilmez ve alaya aldıkları o şey de onları, çepeçevre kuşatı(veri)r. * |
Muhammed Esed Meali |
Ve ayrıca, onların (hak ettiği) azabı [tarafımızdan] belirlenmiş bir vakte kadar ertelesek 13 hemen şöyle derler: “Onun [hemen gerçekleşmesini] önleyen ne?” 14 Bilin ki, o Gün (o sözü geçen azap) onların başına geldiği zaman, onu kendilerinden uzak tutacak hiçbir güç olmayacak; ve alay edip durdukları şey onları kuşatıp bunaltacaktır. 15 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ama eğer onların cezasını sayılı bir süreye[1697] ertelesek, bu kez de “Onu tutan mı var?” derler. Bakın, o gün geldiğinde, onu onlardan savuşturacak hiçbir güç olmayacak; dahası, alaya aldıkları gerçek onları çepeçevre kuşatacak.[1698]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve andolsun ki, eğer onlardan azabı sayılı bir müddete kadar geri bırakacak olsak elbette diyeceklerdir ki: «Onu men eden nedir?» Haberiniz olsun ki, onlara geleceği gün, kendilerinden bertaraf edilecek değildir ve kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onları ihata edecektir. |
Suat Yıldırım Meali |
Şayet Biz kendilerine azap göndermeyi belirli bir zamana kadar ertelersek: “Bu azabı alıkoyan sebep nedir? ” derler. İyi bilin ki o azap başlarına geldiği gün, artık onlardan geriye çevrilmez ve alaya aldıkları o azap, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Andolsun onlardan azabı sayılı bir ümmete (belli bir süreye) ertelesek, "Onu tut(up bize gelmesine engel ol)an nedir?" derler. İyi bilin ki, o (azab) başlarına geldiği gün, bir daha onlardan geri çevrilmez ve alay ettikleri şey, kendilerini kuşatmışolur. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Onlara vereceğimiz azabı belli bir süre ertelesek “Onu tutan ne ki?” derler. Şunu bilin ki azap geldiği gün onlardan savılacak değildir. Hafife aldıkları o şey başlarına gelecektir. |
Şaban Piriş Meali |
Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar ertelersek:-O'nu engelleyen nedir? derler. Dikkat edin. Alay ettikleri şey onlara geldiği gün; onlardan hiç ayrılmaz ve onları çepeçevre içine alır. |
Ümit Şimşek Meali |
Onlara göndereceğimiz azabı belirli bir zamana erteleyecek olsak, bu defa da “Onu alıkoyan ne?” derler. Heyhat! Azap başlarına geldiği gün, bir daha asla geri çevrilecek değildir; artık alaya aldıkları şey kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır. |
M. Pickthall (English) |
And if We delay for them the doom until a reckoned time, they will surely say : What withholdeth it? Verily on the day when it cometh unto them, it cannot be averted from them, and that which they derided will surround them. |
Yusuf Ali (English) |
If We delay the penalty for them for a definite term, they are sure to say, "What keeps it back?"(1505) Ah! On the day it (actually) reaches them, nothing will turn it away from them, and they will be completely encircled by that which they used to mock at!* |