Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Böylelikle gözünün aydın olması (ferahlanıp sevinmesi), üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'adinin Hakk olduğunu bilmesi için, onu (Musa’yı) annesine geri vermiş (ve ikisini bir araya getirmiştik) . Ancak onların (inkârcıların ve akılsızların) çoğu (bu hikmetleri ve mucizeleri) bilmeyen (gafiller ve cahillerdi.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzun olmasın ve Allah'ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez. |
Abdullah Parlıyan Meali |
İşte böylece, O'nu annesine kavuşturduk ki, gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve insanlardan çoğu bu gerçeği bilmeseler bile, O Allah'ın verdiği sözün, mutlaka gerçekleşeceğini bilsin. |
Ahmet Tekin Meali |
Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, mutlu olsun, hüzünlenmesin, Allah'ın va'dinin doğru, gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat yine de onların pek çoğu bunu bilmezler. |
Ahmet Varol Meali |
Böylece onu, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri çevirdik. Ancak onların çoğu bilmezler. |
Ali Bulaç Meali |
Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Böylece onu annesine geri çevirdik. Ki annesinin gözü dinsin, üzülmesin ve insanların çoğunun bilmemesine rağmen, Allah’ın va’dinin hak ve doğru olduğunu bilsin (görsün.) |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Böylece biz onu, anasına “Gözü aydın olsun, gam çekmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin” diye, geri verdik. Fakat onların çoğu bilmezler. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Böylece) onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vadinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadığını öğrensin. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler.* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler. |
Diyanet Vakfı Meali |
Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler. * |
Edip Yüksel Meali |
Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler |
Hasan Basri Çantay Meali |
İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va'dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin ve şübhesiz, Allah'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Musa'nın annesi sevinsin, üzülmesin diye ve sizinde Allah'ın vaadini mutlaka yerine getireceğini bilmeniz için, o bebeği annesine geri iade ettik. Fakat insanların çoğu bunları bilmiyor. |
Kadri Çelik Meali |
Böylelikle gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler. |
Mahmut Kısa Meali |
Böylece onu yeniden annesine kavuşturduk ki, kadıncağızın yüreği sevinçle dolsun, çektiği üzüntülerden kurtulsun ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu görsün. Evet, elbette Allah verdiği sözü yerine getirecekti, ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez. |
Mehmet Türk Meali |
Böylece Biz onu anasına, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, geri verdik. Fakat (insanların) çoğu, bunu hâlâ bilmiyorlar. |
Muhammed Esed Meali |
İşte böylece, o'nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah'ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin! |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ve sonunda onu annesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye… Dahası insanların çoğu bunu bilmese de, kendisi Allah’ın vaadinin kesin bir gerçek olduğunu bilsin…[3378]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık O'nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah'ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler. |
Suat Yıldırım Meali |
Böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadıklarını öğrensin. |
Süleyman Ateş Meali |
Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Böylece onu anasına geri getirdik ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin . Bir de bilsin ki Allah’ın verdiği söz yerine getirilir. Ancak onların çoğu bunu bilmezler. |
Şaban Piriş Meali |
Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler. |
Ümit Şimşek Meali |
Onu annesine böylece kavuşturduk—tâ ki annesinin gözü aydın olsun, tasalanmasın ve bilsin ki Allah'ın vaadi haktır; lâkin insanların çoğu bunu bilmez. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler. |
M. Pickthall (English) |
So We restored him to his mother that she might be comforted and not grieve, and that she might know that the promise of Allah is true. But most of them know not. |
Yusuf Ali (English) |
Thus did We restore him to his mother, that her eye might be comforted, that she might not grieve, and that she might know that the promise of Allah is true: but most of them do not understand.(3339)* |