Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Karun) Böylece kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: “Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” diye (imrenmişlerdi). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken kavminin karşısına süslenip çıktı da dünya yaşayışını dileyenler, ne olurdu dediler, bize de Karun'a verilen verilseydi, şüphe yok ki o, dünya malından büyük bir nasibe sahip. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Kârûn, görkem ve debdebesi içinde, milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatına gözünü dikenler: “Ne olurdu bize de, Karun'a verilenin bir benzeri verilseydi. Şüphe yok ki, o ne zengin, ne büyük devlet sahibi!” dediler. |
Ahmet Tekin Meali |
Derken Karun ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar:
“Keşke Karun'a verilen servet kadar bize de verilseydi, doğrusu o çok talihli” dediler. |
Ahmet Varol Meali |
Süsünün içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Keşke Karun'a verilen şeylerin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o büyük bir pay sahibidir" dediler. |
Ali Bulaç Meali |
Böylelikle kendi ihtişamlı-süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: 'Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir' dediler. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Derken bir gün Karûn) zînet ve ihtişamı içinde kavmine karşı çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: “- Keşki Karûn'a verilen mal gibi, bizim de olsa! O, gerçekten büyük bir bahtiyardır.” dediler. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Bunun üzerine Karun süs ve debdebe içinde, kavminin yanına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: “Keşke Karun’a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi, şüphesiz o, büyük bir haz ve pay sahibidir.” dediler. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Kârûn, gösteriş içinde toplumun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler, “Keşke Kârûn'a verildiği gibi bize de verilse; doğrusu o, büyük bir şans sahibidir” demişlerdi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Derken (Karun, bir gün) ziyneti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler: “Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Karun, ihtişam içinde milletinin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: "Karun'a verildiği gibi bizim de olsa; doğrusu o büyük bir varlık sahibidir" demişlerdi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler. |
Diyanet Vakfı Meali |
Derken, Karun, ihtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dediler. |
Edip Yüksel Meali |
Bir ara, tüm görkemiyle halkının arasına çıkmıştı. Dünya hayatını seçenler, "Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten, o çok şanslı biri," dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı. Hakikat şu ki o, çok büyük devlet sahibidir" dediler. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Derken ziyneti içinde kavmına karşı huruç etti, Dünya hayati arzu edenler ah, dediler, ne olurdu şu Karûna verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar |
Hasan Basri Çantay Meali |
Derken zîneti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıkdı. Dünyâ hayâtını arzu edenler: «Nolurdu, dediler, Kaaruna verilen (şu servet) gibi bizim de (malımız) olsaydı. O, hakıykaten büyük nasîb saahibidir. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Derken, ziyneti içinde (ihtişâmla) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâtını isteyenler dedi ki: “Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de olsa; şübhesiz o elbette büyük bir nasib sâhibidir.” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Karun bütün ziynetleriyle birlikte kavminin karşısına çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler “Keşke Karun'a verilenlerin benzerleri bize de verilmiş olsaydı. Gerçekten o çok büyük zevk sahibi” dediler. |
Kadri Çelik Meali |
Böylelikle kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar, “Ah keşke Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı! Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” dediler. |
Mahmut Kısa Meali |
Derken Karun, göz kamaştırıcı bir görkem ve gösteriş içindesoydaşlarının karşısına çıktı; dünya hayatına düşkün olanlar ona imrenerek, “Ah, keşke Karun’a verilen şu servet ve nîmetlerin bir benzeri bize de verilseydi; doğrusu o, gerçekten de çok şanslı biri!” dediler. |
Mehmet Türk Meali |
(Bir gün) Kârûn, görkemli bir şekilde toplumunun karşısına çıktı. Sadece dünya hayatını isteyenler: “Keşke bizim de Kârûn’a verilen kadar servetimiz olsaydı. Doğrusu o, çok şânslı1 bir adam!” dediler.* |
Muhammed Esed Meali |
[Kârûn] işte böyle görkem ve gösteriş içinde soydaşlarının karşısına çıkardı. (Öyle ki,) yalnızca dünya hayatına gözünü dikenler (ona bakıp da): “Ah, n'olurdu” derlerdi, “Kârûn'a verildiği kadar bize de verilseydi! Çünkü o gerçekten çok talihli biri!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ve işte bu kişi kavminin karşısına tüm görkem ve gösterişi içinde çıkmıştı. Yalnızca dünya hayatını isteyenler (ona bakıp) “Ah keşke, ne olurdu Karun’a verilen kadar bize de verilseydi! Şu kesin ki o gerçekten de çok şanslı biriymiş!” derlerdi.[3456]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Derken kavmine karşı ziynetiyle çıkıverdi. Dünya hayatını isteyenler dedi ki: «Keşke Karun'a verilmiş olan şeyin misli, bizim için de verilmiş olsa. Şüphe yok ki, o pek büyük bir baht sahibidir.» |
Suat Yıldırım Meali |
Karun bir gün, yine bütün ihtişam ve şatafatıyla halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına çok düşkün olanlar: “Keşke bizim de Karun'unki gibi servetimiz olsaydı. Adamın amma da şansı varmış, keyfine diyecek yok! ” dediler. |
Süleyman Ateş Meali |
(Karun) süsü, (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. dünya hayatını isteyenler: "Keşke Karun'a verilenin bir benzeri de bize verilseydi, dediler, gerçekten onun büyük şansı var!" |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sonra bütün haşmetiyle halkının karşısına çıktı. Dünyalık arzusu içinde olanlar dediler ki, “Ah keşke Karun’a verilenin bir benzeri bizde de olsa? O gerçekten büyük bir paya sahip!” |
Şaban Piriş Meali |
Kavminin karşısına süslü takılarıyla çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler:-Keşke Karun'a verilen gibi bize de verilseydi. O, gerçekten çok şanslı demişlerdi. |
Ümit Şimşek Meali |
Derken, bütün debdebesiyle kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, “Keşke Karun'a verilenin benzeri bize de verilseydi,” dediler. “Gerçekten onun çok büyük bir nasibi var.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Karun, süsü-püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasipli bir adam!" |
M. Pickthall (English) |
Then went he forth before his people in his pomp. Those who were desirous of the life of the world said: Ah, would that unto us had been given the like of what hath been given unto Korah! Lo! he is lord of rare good fortune. |
Yusuf Ali (English) |
So he went forth among his people in the (pride of his wordly) glitter. Said those whose aim is the Life of this World: "Oh! that we had the like of what Qarun has got! for he is truly a lord of mighty good fortune!"(3410)* |