Sebe Suresi 10. Ayet


Arapça

وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ


Türkçe Okunuşu

Ve lekad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ(fadlen), yâ cibâlu evvibî meahu vet tayr(tayre), ve elennâ lehul hadîd(hadîde).


Kelimeler

ve lekad ve andolsun
âteynâ biz verdik
dâvûde Hz. Davud
min-nâ bizden
fadlen bir fazl
ey
cibâlu dağlar
evvibî bana yönelin, bana dönün
mea-hu onun yanında
ve et tayre ve kuşlar
ve elennâ ve biz yumuşattık
lehu ona ait, onun
el hadîde demir

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Andolsun, Biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin (ve tüm gizli hazine ve madenlerinizi hizmetine serin " dedik) . Ve kuşlara da (aynısını emrettik) . Ve ona demiri yumuşatıp (emriyle istediği gibi eğriltip şekillendirdik).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve andolsun ki biz, Davud'a, katımızdan lutfettik, üstünlük verdik. Ey dağlar dedik, onunla beraber tenzih edin beni ve ey kuşlar, siz de ve ona, demiri yumuşattık.
Abdullah Parlıyan Meali Ve andolsun ki, Davud'a katımızdan bir üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Davud'la beraber Allah'ın yüceliğini terennüm edin. O'nun elinde demiri yumuşattık.
Ahmet Tekin Meali Andolsun, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar! Yankılanarak onunla beraber Allah'ı tesbih edin, siz de ey kuşlar, öterek onunla beraber tesbih edin, zikredin.” dedik. Onun için demiri yumuşattık.
Ahmet Varol Meali Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar! Onunla birlikte (onun tesbihini) yankılayın!" Kuşlara da (bunu emrettik). Ona demiri yumuşattık.
Ali Bulaç Meali Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. 'Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin' (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
Ali Fikri Yavuz Meali Gerçekten Davud'a, tarafımızdan (kendisine has olmak üzere) bir fazilet verdik: “- Ey dağlar ve kuşlar! Davud ile beraber tesbih edin?” dedik. Ona demiri de yumuşattık, (demiri eritmeden, çamur gibi, şekillendirme kudretini, Davud'a verdik).
Bahaeddin Sağlam Meali 10, 11. Andolsun! Biz Davud’a, kendimizden bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve ey kuşlar!! Onunla beraber tesbihatlarını tekrar edin!” dedik. Ona: “Geniş zırhlar yap, ölçülü doku!” Ve ordusuna: “(Bunlarla) yararlı işler yapın! Şüphesiz Ben, yaptıklarınızı görmekteyim..” diye onun için demiri yumuşattık. (O, demirden, çok ince silahlar ve sanayiler yaptı ve yaptırdı.)
Bayraktar Bayraklı Meali Dâvûd'a katımızdan bir üstünlük verdik: “Ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte Allah'ı teşbihe/anmaya katılını!” dedik. Demiri onun için yumuşattık.[449]*
Cemal Külünkoğlu Meali Andolsun ki biz, Davud'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! O Allah'ın yüceliğini terennüm ettikçe siz de edin!” dedik. Ayrıca demiri avucunda yumuşattık. *
Diyanet İşleri Meali (Eski) 10,11. "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) 10,11. Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik.
Diyanet Vakfı Meali Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. «Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumuşattık.  *
Edip Yüksel Meali Katımızdan Davud'a lütufta bulunmuştuk: "Ey dağlar, ilahisine katılın; ey kuşlar sizler de." Ona demiri yumuşatmıştık.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Andolsun ki, biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. "Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.
Elmalılı Meali (Orjinal) Şanım hakkı için Davuda bizden bir fadıl verdik: ey dağlar çınlayın onunla beraber ve ey kuşlar! dedik ve ona demiri yumuşattık
Hasan Basri Çantay Meali Andolsun ki biz Dâvuuda bizden bir imtiyaz verdik. «Ey dağlar, onunla birlikde tesbîh edin» (dedik), kuşlara da (bunu emretdik). Ona demiri de (mum gibi) yumuşatdık.
Hayrat Neşriyat Meali 10,11. Şânım hakkı için, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla berâber tesbîh edin!” (dedik). Ve “Geniş zırhlar yap!” diye demiri ona yumuşattık.(1) “Hem dokumasında ölçüyü gözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünki ben ne yaparsanız hakkıyla görenim” (diye vahyettik).*
İlyas Yorulmaz Meali Biz Davud'a kendimizden bir lütuf verdik. Ey Dağlar! Davut la birlikte beni yüceltin. Ey Kuşlar! Sizde (onlara katılın). Demiri Davut için yumuşattık (demirin nasıl işleneceğini öğrettik).
Kadri Çelik Meali Şüphesiz Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ona demiri yumuşattık.
Mahmut Kısa Meali Biz, Dâvûd’a tarafımızdan büyük bir lütuf ve üstünlük bahşetmiştik: Dağları, taşları onun emrine vermiş ve “Ey dağlar; Davud ile birlikte siz de Allah’ı tesbih edin ve ey kuşlar Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini terennüm ederken, siz de ona eşlik edin!” diye ilham etmiştik. Ayrıca, ona demiri işleme sanatını öğretmiş, madenleri onun elinde âdetâ hamur gibi yumuşatmıştık.
Mehmet Türk Meali 10,11. Yemin olsun Biz, Dâvût’a tarafımızdan, “ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte (Beni anmak için) çınlayın” diyerek, lütufta1 bulunduk.2 Ve: “Zırhlar yap ve (onları) düzenli bir biçime sok.” diyerek, demiri de (Dâvût’un) emrine verdik.3 (Ey îman edenler!) Hepiniz, (îman ettiğiniz) iyi işleri yapın. Gerçekten Ben bütün yaptıklarınızı hakkıyla görürüm.*
Muhammed Esed Meali VE [böylece] Biz Davud'u lütfumuzla onurlandırdık: 10 “Siz ey dağlar! Onunla birlik olup Allah'ın yüceliğini terennüm edin! Ve [siz de] ey kuşlar!” 11 Biz o'ndaki bütün sertliği ve katılığı yumuşattık 12
Mustafa İslamoğlu Meali DOĞRUSU Biz Dâvud’u da katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik:[3814] “Ey dağlar! Onun sesine ses katın![3815] Siz de (öyle yapın ey) kuşlar!”[3816] Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık[3817] (ve dedik ki):*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Şanım hakkı için Biz Dâvud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O'nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.
Suat Yıldırım Meali 10, 11. Biz Davud'a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: “Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah'ın yüceliğini terennüm edin. ” dedik. Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) “Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum. ” buyurduk. [21, 80] {KM, Mezmurlar 96, 11-12; 97, 5; 114, 4}*
Süleyman Ateş Meali Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık:
Süleymaniye Vakfı Meali Davut’a katımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar onunla birlikte Allah’a yönelin. Ey kuşlar, siz de yönelin.” dedik. Demiri Davut için yumuşattık.
Şaban Piriş Meali Davud'a katımızdan bir lütuf vermiştik.-Ey dağlar ve kuşlar Davud'la birlikte yönelin. Ona demiri de yumuşatmıştık.
Ümit Şimşek Meali Biz Davud'a tarafımızdan bir lütufta bulunmuştuk. “Ey dağlar ve ey kuşlar, onunla beraber tekrarlayın”(2) dedik. Demiri de onun için yumuşattık.*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Yemin olsun, biz, Dâvûd'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.
M. Pickthall (English) And assuredly We gave David grace from Us, (saying): O ye hills and birds, echo his psalms of praise! And We made the iron supple unto him,
Yusuf Ali (English) We bestowed Grace aforetime on David from Ourselves:(3799) "O ye Mountains! Sing ye back the Praises of Allah with him! and ye birds (also)! And We made the iron soft for him;-(3800)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları