Sebe Suresi 3. Ayet


Arapça

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَأْتِينَا السَّاعَةُ قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ وَلَا أَصْغَرُ مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْبَرُ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ


Türkçe Okunuşu

Ve kâlellezîne keferû lâ te’tînes sâah(sâatu), kul belâ ve rabbî le te’tiyennekum âlimil gayb(gaybi), lâ ya’zubu anhu miskâlu zerretin fîs semâvâti ve lâ fîl ardı ve lâ asgaru min zâlike ve lâ ekberu illâ fî kitâbin mubîn(mubînin).


Kelimeler

ve kâle ve dedi
ellezîne ki onlar
keferû inkâr ettiler
lâ te'tîne gelmez
es sâatu o saat, o vakit
kul de, söyle
belâ bilâkis, hayır, öyle değil
ve rabbî ve Rabbim
le mutlaka, elbette, muhakkak
te'tiyenne-kum size gelecek (getirecek)
âlimi bilen
el gaybi gayb, bilinmeyen
lâ ya'zubu gizli kalmaz, kalamaz
anhu ondan
miskâlu miskal, ağırlık, miktar
zerretin bir zerre, en küçük miktar
fî es semâvâti semâlarda, göklerde
ve lâ ve olmaz, olmasın
fî el ardı yeryüzünde
ve lâ ve olmaz, olmasın
asgaru daha küçük
min zâlike bundan
ve lâ ve olmaz, olmasın
ekberu en büyük, daha büyük
illâ (lâ illâ) hariç (hariç değil)
fî kitâbin bir kitaptadır
mubînin apaçık

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali İnkâr edenler dediler ki: "Kıyamet saati (asla) bize gelmez (ve bu dünya hayatı ve fırsatları bizden ve neslimizden sonsuza kadar gitmez.) " De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, o (kıyamet ve ahiret) muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı) dır." (İlahi bilgi merkezlerinde kayıtlıdır.)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Kafir olanlar dediler ki: Kıyamet kopmayacak; de ki: Hayır, gizli şeyleri bilen Rabbime andolsun ki kopacak kıyamet başınıza; zerre kadar bir şey bile gizli kalmaz ondan; göklerde olsun, yeryüzünde bulunsun, bundan da küçük olsun, bundan da büyük olsun, hepsi de apaçık kitaptadır.
Abdullah Parlıyan Meali Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenler: Kıyamet saati bizi asla bulmaz diye düşünürler. De ki: “İnsan kavrayışının ötesindeki herşeyi bilen Rabbim hakkı için, o saat size mutlaka gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar birşey bile, O'nun bilgisinden kaçamaz ve bundan daha küçük veya daha büyük birşey yoktur ki, O'nun apaçık kitabında yer almış olmasın.”
Ahmet Tekin Meali Yeniden dirilişi inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: “Bize, kıyametin kopacağı an gelmeyecek” dediler. “Evet, duyu ve bilgi alanı ötesini, gaybı bilen Rabbin hakkı için kıyametin kopacağı an mutlaka size de gelecek. Göklerde ve yerde, zerre kadar bir şey O'nun ilminden kaçmaz, O'na gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, şüphesiz doğruları, hakkı ortaya koyan kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde Levh-i Mahfuz'dadır.” de.*
Ahmet Varol Meali İnkâr edenler: "Bize kıyamet gelmeyecek" dediler. De ki: "Hayır. Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki o size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey O'ndan gizli değildir. Bundan küçük olsun büyük olsun ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.
Ali Bulaç Meali İnkâr edenler, dediler ki: 'Kıyamet-saati bize gelmez.' De ki: 'Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanıda, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır.'
Ali Fikri Yavuz Meali Kâfir olanlar ise şöyle dediler: “- Bize, o kıyamet vakti gelmiyecek.” (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “-Öyle değil, doğrusu gaybi bilen Rabbim hakkı için, kıyamet muhakkak size gelecektir. O'ndan (Rabbimin ilminden), göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi muhakkak bir Kitab-ı Mübîn'dedir= Levh-i Mahfuz'da yazılıdır.
Bahaeddin Sağlam Meali O kâfirler: “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Evet.. Ve bütün gizlilikleri bilen Rabbime andolsun! O kıyamet gelecektir. Gökler ve yer içinde zerre miskal bir şey ve o zerre miskalden ne küçük ne büyük hiçbir şey, O Rabbinden kaybolmaz. Bütün bunlar, Kitab-ı Mübinde (ana rehberde) yazılıdırlar.”
Bayraktar Bayraklı Meali İnkâr edenler, “Kıyamet bize gelmeyecek” dediler. De ki: “Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için, kıyamet mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ölçüsünde bir şey O'ndan gizli kalamaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık bir kitaptadır.”
Cemal Külünkoğlu Meali İnkârcılar: “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Hayır, insan kavrayışının ötesindeki her şeyi bilen Rabbimin hakkı için o mutlaka sizi bulacaktır! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey O'ndan gizli kalmaz. Ve bundan daha küçük veya daha büyük bir şey yoktur ki (O'nun) apaçık fermanında yer almasın.”
Diyanet İşleri Meali (Eski) İnkar edenler: "Kıyamet bize gelmeyecektir" dediler. De ki: "Hayır, öyle değil; görülmeyeni bilen Rabbim'e and olsun ki, o saat size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de şüphesiz apaçık Kitap'tadır."
Diyanet İşleri Meali (Yeni) İnkâr edenler, “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir. Ne göklerde ve ne de yerde zerre ağırlığında bir şey bile O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi apaçık bir kitaptadır.”
Diyanet Vakfı Meali İnkârcılar: Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz, apaçık kitaptadır (yazılıdır).
Edip Yüksel Meali İnkarcılar, "Saat, hiç bir vakit gerçekleşmeyecek," dediler. De ki, "Kesinlikle, Rabbime andolsun size gelecektir. O, geleceği Bilendir. Göklerde ve yerde bir atom ağırlığı O'ndan gizli kalmaz. İster ondan küçük olsun, yahut büyük olsun... Hepsi apaçık bir kitaptadır."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali İnkâr edenler: "Bize o kıyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır."
Elmalılı Meali (Orjinal) Küfredenler ise «bize o saat gelmez» dediler, de ki hayır, rabbım hakkı için o size behemehal gelecek, gaybi bilen rabbım ki ondan Göklerde ve Yerde zerre mikdarı bir şey kaçmaz, ne ondan daha küçüğü, ne de daha büyüğü, hepsi mutlak bir «kitabı mübîn» dedir
Hasan Basri Çantay Meali Küfredenler: «O saat bize gelmeyecek» dedi (ler). Sen de ki (Habîbim): «Hayır, ğaybı bilen Rabbim hakkıyçün o, size mutlakaa gelecekdir. Ne göklerde, ne yerde bir zerre mıkdârı Ondan (Onun ilminden) kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük (hiçbir şey) müstesna olmamak üzere (hepsi) muhakkak apaçık bir kitabda (yazılıdır).
Hayrat Neşriyat Meali İnkâr edenler ise: “Bize kıyâmet gelmez” dedi(ler). De ki: “Hayır! Gaybı hakkıyla bilen Rabbime yemîn ederim ki, (kıyâmet) size mutlaka gelecektir!(2) Ne göklerde, ne de yerde zerre ağırlığınca (bir şey) O'ndan gizli kalmaz; ve ne bundan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfûz'da) bulunmasın!”*
İlyas Yorulmaz Meali Doğruları inkar edenler “Kıyamet saati bize gelmeyecek” dediler. Tam tersine, bilinmeyenleri bilen Rabbim o kıyamet saatini size mutlak getirecektir. Göklerde ve yerde olan en ufak bir zerre, gerek ondan daha küçük veya ondan daha büyük olsa dahi, o saatten kaçamaz. Onların hepsi açıkça bir kitapta kayıtlıdır.
Kadri Çelik Meali Küfre sapanlar dediler ki: “Kıyamet bize gelmez.” De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da daha büyük olanı da istisnasız mutlaka apaçık bir kitaptadır.”
Mahmut Kısa Meali Hakikati inkâr edenler, “Kıyâmet asla kopmayacak!” diyorlar. Ey Müslüman, onlara de ki: “Hayır, evrende insanların bildiği ve kimsenin bilemeyeceği herşeyi, bütün gaybı bilen Rabb’ime yemin olsun ki, kıyâmet mutlaka kopacaktır! Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’ndan gizli kalmaz; bundan daha küçük ve daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir Kitapta olmasın. Sizin bildiğiniz ve bilmediğiniz her şey Allah’ın ilminde vardır. Allah her şeyi bilir”
Mehmet Türk Meali Kâfirler: “O kıyamet vakti bize gelmez.” dediler. (Sen de onlara): “Hayır ğaybı1 (sadece kendisi) bilen2 Rabbime yemin olsun ki, o (kıyamet) size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar3 bir şey bile Ondan saklı kalamaz ve bundan daha küçük veya daha büyük olan her şey, istisnasız, o apaçık kitapta (levh-i mahfuz’da4 yazılı)dır.” de.*
Muhammed Esed Meali Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, “Kıyamet Saati bizi asla bulmaz!” diye düşünürler. 2 De ki: “Hayır, insan kavrayışının ötesindeki her şeyi bilen Rabbimin hakkı için o mutlaka sizi bulacaktır!” Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O'nun bilgisinden kaçamaz; ve bundan daha küçük veya daha büyük bir şey yoktur ki [O'nun] apaçık fermanında yer almasın;
Mustafa İslamoğlu Meali Ama küfürde direnenler “(Kıyamet) Saati asla gelip bizi bulmayacak!” dediler. De ki: “Hayır, Rabbime andolsun ki o mutlaka gelip sizi bulacaktır!” O, idraki aşan hakikatleri bilendir.[3806] Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile O’nun bilgisinden kaçıp kurtulamaz:[3807] İster bundan daha küçük olsun, ister daha büyük; bütün bunlar kesin ve net bir yazılım ve yasayla kayıt altına alınmıştır.[3808]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve kâfir olanlar dedi ki: «Bize o saat gelmeyecektir.» De ki: «Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun ki elbette size gelecektir.» Ondan ne göklerde ve ne de yerde bir zerre miktarı ve ondan daha küçük ve daha büyük bir şey uzaklaşamaz; hepsi de ancak apaçık gösteren bir kitaptadır.
Suat Yıldırım Meali Kâfirler: “Başımıza gelecek kıyamet (dirilme ve duruşma) diye bir şey yok! ” diye iddia ettiler. De ki: “Hayır! Rabbim hakkı için o gelecektir! O gaybları bilen öyle bir Zattır ki O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre miktarı birşey bile kaçamaz. ”Zerreden daha küçük ve daha büyük hiç bir şey yoktur ki her şeyi açıklayan kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın. [7, 187; 20, 15; 10, 53; 64, 7]
Süleyman Ateş Meali İnkar edenler: "O Sa'at bize gelmez," dediler. De ki: "Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey, O'ndan gizli kalmaz. Ne bundan küçük, ne de bundan büyük hiçbir şey yoktur ki apaçık bir Kitapta bulunmasın.
Süleymaniye Vakfı Meali Görmezlikten gelenler şöyle derler: "Kıyamet saati bize dokunmaz". De ki: "Hayır, görülmeyeni bilen Sahibim'e yemin olsun ki, o, size de dokunacaktır. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile ondan kaçmaz. Onun daha küçüğü ve daha büyüğü de her şeyi beyan eden bir Kitap’tadır."
Şaban Piriş Meali İnkar edenler:-Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki:-Hayır, Rabbi'me yemin ederim ki, o size mutlaka gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile gaybı bilenden gizli kalmaz. Bundan daha küçük veya daha büyük birşey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.
Ümit Şimşek Meali İnkâr edenler “Kıyamet başımıza gelmez” dediler. De ki: Evet, gaybı bilen Rabbime and olsun ki o sizin başınıza gelecek. Ne göklerde ve ne de yerde, zerre ağırlığında birşey bile Ondan uzak kalamaz. Ondan küçük olsun, büyük olsun, ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.(1)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz. Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir;
M. Pickthall (English) Those who disbelieve say: The Hour will never come unto us. Say : Nay, by my Lord, but it is coming unto you surely. (He is) the Knower of the Unseen. Not an atom's weight, or less than that or greater, escapeth Him in the heavens or in the earth, but it is in a clear Record,
Yusuf Ali (English) The Unbelievers say,(3788) "Never to us will come the Hour": Say, "Nay! but most surely, by my Lord,(3789) it will come upon you;- by Him Who knows the unseen,- from Whom is not hidden the least little atom in the heavens or on earth: Nor is there anything less than that, or greater, but is in the Record Perspicuous:(3790)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları