Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Kendilerinden öncekiler de (böyle) yalanlamıştı. Oysa bunlar, (kudret ve medeniyet bakımından) öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ama (bak bu) inkârın (ve kötülük planları kurmanın sonu) nasıl oldu! (Tarihe bakanlar anlayacaktır.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı, helak etti onları. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Onlardan öncekiler de kitap verilmesine ve uyarıcılar gönderilmesine rağmen peygamberleri ve gelen mesajı yalanladılar. Halbuki bu Mekke'liler kendilerinden öncekilere verdiğimiz kuvvet, uzun ömür, mal ve evlat çokluğunun onda birine bile, henüz ulaşamamışlardır. Böyle iken, öncekiler peygamberleri ve mesajlarımızı yalanladılar da, bak beni inkâr edişin neticesi nasıl oldu? |
Ahmet Tekin Meali |
Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bunlar, öncekilere verdiğimiz servetin, gücün, yaşadıkları hayatın sahip oldukları devletin onda birine ulaşamamışlardı. Bunlar da, Rasullerimi yalanladılar. Beni tanımamak nasılmış, onları gözden çıkarmam, gazabım nasılmış bir bak!* |
Ahmet Varol Meali |
Bunlardan öncekiler de yalanladılar. Oysa bunlar onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdir. Böyleyken onlar elçilerimi yalanladılar. Ama benim inkârım nasıl oldu? |
Ali Bulaç Meali |
Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu? |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Onlardan (o Mekke kâfirlerinden) öncekiler de, (peygamberlerini) yalanlamışlardı; hem de bunlar, evvelki kâfirlere (mal, evlâd ve ömür gibi şeylerden) verdiklerimizin onda birine ermediler; peygamberimizi tekzip ettiler de beni inkâr edişin sonu nasıl oldu? |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Bunlardan öncekiler de peygamberleri yalanladılar. (Öyle ki) şimdikiler, onlara verdiğimizin onda birine dahi yetişmiş değiller. Fakat onlar peygamberleri yalanladılar. İşte Benim onları nasıl yakaladığımı görün! |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Onlardan öncekiler de yalanladılar. Oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardır. Onlar da peygamberlerimizi yalanlamışlardı. Bak, beni inkârın sonu nasıl oldu? |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. (Buna rağmen) peygamberlerimi yalanladılar. Peki, benim (onları) inkârım (yok saymam/yıkıma uğratmam) nasıl oldu? |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?* |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu! |
Diyanet Vakfı Meali |
Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu! |
Edip Yüksel Meali |
Onlardan öncekiler yalanladılar. Halbuki onlara verilenlerin onda birine ulaşmamışlardı. Elçilerimi yalanladılar. Beni tanımamak da nasılmış? |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu? |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Onlardan evvelkiler de tekzib etmişlerdi, hem bunlar onlara verdiklerimizin onda birine ermediler, Resullerimizi tekzib ettiler de nasıl oldu inkârım? |
Hasan Basri Çantay Meali |
Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) tekzîb etdi (ler) Halbuki bunlar öbürlerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. (Böyle iken) öbürleri peygamberlerimizi tekzîb etmişlerdi. (Bak) beni inkâr (edişin akıbeti) nice oldu! |
Hayrat Neşriyat Meali |
Bunlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanlamıştı; (bunlar, servet ve ömürce)onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmediler; böyle iken peygamberlerimi yalanladılar; ama beni inkâr etmek nasıl olurmuş (gördüler)!(2)* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlardan öncekilerde yalanlamıştı. Henüz onlara verilenlerin onda biri kendilerine ulaşmamışken, elçilerimi yalanlamışlardı. Sonra (Bak bakalım) inkar etmenin sonu nasıl olmuş? |
Kadri Çelik Meali |
Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardır. Buna rağmen (azabı engelleyemediler), elçilerimi yalan saydılar, ama benim reddedişim (yıkıma uğratmam) nasıl olurmuş (iyice gördüler)! |
Mahmut Kısa Meali |
Onlardan önce yaşamış olan zâlim toplumlar da hakîkati böyle inkâr etmiş ve sonunda cezalarını çekmişlerdi. Bugünkü müşrikleri de aynı âkıbet bekliyor! Sakın servetlerine, güçlerine güvenmesinler. Çünkü onlar, geçmişte yaşayan bu insanlara verdiğimiz bilgi, güç, servet ve medeniyetin henüz onda birine bile ulaşmış değiller. Evet, onlara gerçekten büyük nîmetler bahşetmiştik. Buna rağmen, elçilerimizi yalanladılar fakat sonunda, Beni inkâr etmek ne demekmiş, gördüler! |
Mehmet Türk Meali |
Kendilerine verdiklerimiz bunlardan on kat daha fazlasına ulaşan öncekiler de hem gerçekleri hem de Peygamberlerimi yalanladılar. (Sonunda) benim de (onları) inkârım nasıl olurmuş (gördüler).1 * |
Muhammed Esed Meali |
Onlardan önce yaşamış olanlar[ın çoğu] da, böylece hakikati yalanlamışlardı; bu [eski toplumlar], [kendilerinden sonraki kuşaklara] tevdî ettiğimiz [hakikatin kanıtlarının] onda birine bile sahip olmadıkları halde yine de elçilerimizi yalanladıklarında, Benim onları yok saymam ne korkunç oldu! 55 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı; ama onlara verilen (mânevî nimetler, bu ümmete) verilenin onda birine bile ulaşmamıştı;[3862] buna rağmen elçilerimi yalanladılar ve sonuçta Beni inkâr nasıl olurmuş gördüler.[3863]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu? |
Suat Yıldırım Meali |
Bunlardan, (Mekke müşriklerinden) öncekiler de hakkı yalan saymışlardı. Halbuki bunların güç ve kuvveti onlarınkinin onda biri kadar bile değildir. Buna rağmen azabı engelleyemediler. Peygamberlerimi yalan saydılar ama, redlerine karşı Benim reddedişim nasıl olurmuş, iyice gördüler! [46, 26; 40, 82] |
Süleyman Ateş Meali |
Bunlardan önceki(millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni'met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkarım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!? |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Bunlardan öncekiler de yalana sarılmışlardı. Üstelik bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birini bile ulaşamadılar. Buna rağmen onlar da elçilerimi yalanlamışlar (kitaplarımı tanımamışlar)dı. Onları nasıl da tanınmaz hale getirdim. |
Şaban Piriş Meali |
Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşamadılar. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar. Buna karşı benim cezam nasıldı? |
Ümit Şimşek Meali |
Bundan öncekiler de yalanlamışlardı. Şimdikilerin gücü ise onlara verdiklerimizin onda birini bulmuyor. Onlar peygamberlerimi yalanladılar da inkârlarının sonu ne oldu? |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!? |
M. Pickthall (English) |
Those before them denied, and these have not attained a tithe of that which We bestowed on them (of old); yet they denied My messengers. How intense then was My abhorrence (of them)! |
Yusuf Ali (English) |
And their predecessors rejected (the Truth); these have not received a tenth of what We had granted(3856) to those: yet when they rejected My messengers, how (terrible) was My rejection (of them)!* |