Sebe Suresi 23. Ayet


Arapça

وَلَا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ عِندَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ حَتَّى إِذَا فُزِّعَ عَن قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ


Türkçe Okunuşu

Ve lâ tenfeuş şefâatu indehû illâ li men ezine leh(lehu), hattâ izâ fuzzia an kulûbihim kâlû mâzâ kâle rabbukum, kâlûl hakk(hakka), ve huvel aliyyul kebîr(kebîru).


Kelimeler

ve lâ tenfeu ve fayda vermez
eş şefâatu şefaat
inde-hû onun katında
illâ ancak, sadece
li ... e, için
men kimse, kişi
ezine izin mi verdi
lehu ona ait, onun
hattâ olana kadar, olmadıkça
izâ olduğu zaman
fuzzia dehşete kapıldı
an kulûbi-him onların kalplerinden
kâlû dediler
mâzâ ne
kâle dedi
rabbu-kum Rabbiniz
kâlû dediler
el hakka hakk, gerçek
ve huve ve o
el aliyyu âlâ, çok ulu, çok yüce
el kebîru kebir, büyük

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Allah O’dur ki) O'nun katında (Kendi) izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin bir başkasına) şefaati yarar sağlamayacaktır. (Mahşer günü) Nihayet kalplerinden korku (ve panik havası) giderilince (günahkâr kimseler, şefaat edeceklere:) "Rabbiniz ne buyurdu?" diye (soracaklardır. Onlar ise), "Hakk olanı (başka ne bekliyordunuz ki) " diye (yanıtlayacaktır.) “O, çok Yücedir, çok Büyüktür”, diyeceklerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Katında, izin vermediğinin şefaati kabul edilmez; sonunda, yüreklerindeki korku giderilince Rabbiniz ne dedi derler, onlar da derler ki: Gerçek söz dedi ve odur pek yüce ve pek büyük.
Abdullah Parlıyan Meali O'nun katında, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet insanların kalplerinden kıyamet korkusu giderilince, diriltilip mahşer yerine toplananlar, birbirlerine dönüp soracaklar: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye, ötekiler de: “Doğru ve gerçek olanı, O ne yücedir, ne büyüktür” diye cevap verecekler.
Ahmet Tekin Meali Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda sağlamayacak, izin verdiği kimselerden başkasının şefaati de fayda vermeyecek. Nihayet şefaat edenlerin ve edilenlerin yüreklerinden korku giderilince: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da: “Hakkı, doğruları söyledi” derler. Yüce ve büyük olan O'dur.*
Ahmet Varol Meali O'nun katında kendisine izin verdiğinin dışında kimsenin şefaati yarar vermez. Sonunda kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne söyledi?" derler. "Hakkı" derler. O yücedir, büyüktür.
Ali Bulaç Meali O'nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) 'Rabbiniz ne buyurdu?' derler, 'Hak olanı' derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.
Ali Fikri Yavuz Meali Allah katında, (ahirette Allah'ın) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet (şefaat edenle şefaat olunanların) kalblerinden (şefaata izin verilmekle) korku giderildiği zaman: “- Rabbiniz (şefaat hakkında) ne buyurdu?” derler. Şefaat edecekler de: “- Allah hakkı söyledi, (razı olduğu kimseler için şefaata izin verdi)” derler. O her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.
Bahaeddin Sağlam Meali Ve O Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiklerinden başka hiçbir şefaat fayda vermez. Nihayet kalplerinden korku giderilince, birbirlerine: “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Cevabında:) “Rabbimiz hak ve gerçeği söyledi. O çok yüce ve çok büyüktür.” derler.
Bayraktar Bayraklı Meali Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet onların kalplerinden korku giderilince, “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. “Hakkı buyurdu” dediler. Allah, yücedir; büyüktür.[452]*
Cemal Külünkoğlu Meali (Allah katında) O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat edemez. (Bu konuda izin bekleyenlerin) yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca birbirlerine: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. (Şefaat izni verilmiş olanlar da:) “O hak olanı söyledi (razı olduğu kimseler için şefaate izin verdi)” derler. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür. *
Diyanet İşleri Meali (Eski) Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. Sonunda, gönüllerindeki korku giderilince birbirlerine "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar; "Hak söyledi" derler. O, yücedir, büyüktür.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür.
Diyanet Vakfı Meali Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.  *
Edip Yüksel Meali O'nun katında şefaat yarar sağlamaz; ancak izin verdiği hariç. Nihayet, yüreklerindeki korkuları giderilince, "Rabbiniz ne dedi?" derler. "Gerçeği söyledi" derler. O En Yücedir, En Büyüktür.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Allah'ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Şefaat sahipleri de): "Hakkı söyledi" derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür.
Elmalılı Meali (Orjinal) Huzurunda şefaat faide de vermez, ancak izin verdiği kimseninki müstesna, nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman «rabbınız ne buyurdu?» Derler. «hakkı» derler, o öyle yüksek, öyle büyük
Hasan Basri Çantay Meali Onun nezdinde, (âhiretde) kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fâide etmez. Nihayet (ona izin çıkıb da) kalblerinden korku giderildiği zaman (birbirine): «Rabbiniz ne buyurdu»? derler, (şefaat edecekler de:) «Hakkı (söyledi)» derler. O, çok yüce, çok büyükdür.
Hayrat Neşriyat Meali Ve (o gün) O'nun (Allah'ın) huzûrunda kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehşet giderildiği zaman (birbirlerine): “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Şefaat edecek olanlar da:) “Hakkı(buyurdu)!” derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.
İlyas Yorulmaz Meali O nun katında şefaat, ancak izin verdiği kimseye fayda verir. Kalplerinden korku giderilince “Rabbiniz ne söyledi” derler. Onlarda “Hakkı, gerçeği söyledi” derler. O yüce ve en büyük olandır.
Kadri Çelik Meali O'nun katında, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. En sonunda (şefaatçilerin) kalplerinden korku giderilince (birbirlerine,) “Rabbiniz ne buyurdu?” derler, “Hak olanı! O yücedir, büyüktür” derler.
Mahmut Kısa Meali Hesap Günü, Allah’ın huzurunda hiç kimse bir başkasını cezadan kurtarmak için aracılık edemeyecek, yani hiç kimseye kayırma, arka çıkma, arabuluculuk ve şefaat fayda vermeyecektir. Ancak O’nun izin verdiği kimseler, yine O’nun izin verdiği kimselere şefaat edebileceklerdir. Yeniden dirilişin ilk şoku atlatılıp da, nihâyet insanların korkuları yatışınca, şefaat bekleyenler, kurtulma ümidiyle meleklere, “Rabb’iniz şefaat konusunda size ne söyledi? Acaba kurtulabilecek miyiz?” diye soracaklar. Onlar da, “Rabb’imiz gerçeği söyledi: Sadece hak edenler, hak ve adâlet ölçülerine göre şefaatten faydalanacak. Hiç kuşkusuz O, yüceler yücesidir, azamet sahibidir!” diyecekler.
Mehmet Türk Meali Onun huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına, şefâat fayda vermez.1 Sonunda (şefâate) izin verilince onlar, (şefâatçilerine): “Rabbiniz (şefâatiniz hakkında) ne buyurdu?” derler. (Onlar da): “Doğru olanı” diye cevap verirler. Zîrâ O çok yüce (ve) pek büyüktür.*
Muhammed Esed Meali Allah katında, kendisinin izin verdikleri dışında hiç kimsenin şefaati 33 fayda vermez: kalplerinden [Son Saat'in] korkusu atılınca onlar, [o yeniden dirilenler, birbirlerine dönüp] soracaklar: “Rabbiniz [sizin için] neye karar verdi?” Ötekiler, “Doğru ve hak edilmiş olana; 34 O, yücedir ve büyüktür!” diye cevap verecekler.
Mustafa İslamoğlu Meali O’nun nezdinde, kendisi lehine izin verdikleri dışında hiç kimse için şefaat fayda vermez:[3843] nihayet (kıyametin) dehşeti (ödül tevdi edeceklerin) kalplerinden giderilince[3844] (ödüllendirilenler) soracaklar: “Rabbiniz (sizin hakkınızda) ne buyurdu?” Berikiler “Hak neyse onu: zaten mükemmel olan da, büyük olan da sadece O’dur”[3845] diyeceklerdir.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki: «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok âlî, çok büyüktür.
Suat Yıldırım Meali Allah'ın huzurunda, O'nun izin verdiğinden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet o kıyamet saati dehşetinden duydukları korku gelince: O dirilenler birbirlerine “Rabbimiz neye hükmetti? ” diye sorarlar. Ötekiler: “Hak ve adalet neyi gerektiriyorsa o hükmü verdi. ” derler. “O, yüceler Yücesi, büyükler Büyüğüdür. ” [2, 255; 53, 26; 21, 28]
Süleyman Ateş Meali O'nun huzurunda, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefa'ati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince (birbirlerine): "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. "Hakkı (buyurdu)" derler. O, yücedir, büyüktür.
Süleymaniye Vakfı Meali Onun katında şefaatin, onun izin verdiği kimseden başkasına yararı olmaz. İçten yakarışları[*] sona erdiğinde onlara; "Sahibiniz ne demişti?" diye sorulur: "Tamamıyla gerçeği söylemiş” derler. O, yücedir, büyüktür.*
Şaban Piriş Meali Katında izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Sonunda yüreklerindeki korku giderilince:-Rabbiniz ne dedi? dediler.-Gerçeği, diye cevap verdiler. Yüce ve büyük O'dur.
Ümit Şimşek Meali Onun katında, Onun izin verdiklerinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince, şefaat bekleyenler, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Şefaat edecekler ise “Hakkı söyledi,” derler. “Çünkü O pek yüce, pek büyüktür.”
Yaşar Nuri Öztürk Meali O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebîr."
M. Pickthall (English) No intercession availeth with Him save for him whom He permitteth. Yet, when fear is banished from their hearts, they say: What was it that your Lord said? They say: The Truth. And He is the Sublime, the Great.
Yusuf Ali (English) "No intercession can avail in His Presence, except for those(3824) for whom He has granted permission. So far (is this the case) that, when terror is removed from their hearts(3825) (at the Day of Judgment, then) will they say, ´what is it that your Lord commanded?´(3826) they will say, ´That which is true and just; and He is the Most High Most Great´."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları