Ahzâb Suresi 37. Ayet


Arapça

وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِّنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا


Türkçe Okunuşu

Ve iz tekûlu lillezî en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(nâse), vallâhu ehakku en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen).


Kelimeler

ve iz ve o zaman, olduğu zaman
tekûlu sen söylüyorsun, söylersin
li ... e, için
ellezî o ki, ki o
en'ame ni'met verdi
allâhu Allah
aleyhi ona, onun üzerine
ve en'amte ve sen ni'metlendirdin
aleyhi ona, onun üzerine
emsik tut
aleyke sana
zevce-ke senin zevcen
ve ittekı ve takva sahibi ol
allâhe Allah
ve tuhfî ve sen saklıyorsun
içinde, vardır
nefsi-ke senin nefsin
olmadı
allâhu Allah
mubdî-hi onu açığa çıkaran, açıklayan
ve tahşe ve kork, çekin
en nâse insanlar
ve allâhu ve Allah
ehakku daha çok hak sahibi
en tahşâ-hu senin ondan çekinmen
fe o zaman, böylece
lemmâ olduğu zaman
kadâ oldu
zeydun Zeyd
min-hâ on(lar)dan, oradan (orada)
vetaren istek, ilgi, alâka, arzu
zevvecnâ-ke-hâ seni onunla evlendirdik
likey için
lâ yekûne olmaz
alâ el mu'minîne mü'minlere karşı
haracun bir darlık, bir sıkıntı
içinde, vardır
ezvâci evlenme
ed'îyâi-him onların evlâtlıkları
izâ kadav olduğu zaman
min-hunne onlardan
vetaren istek, ilgi, alâka, arzu
ve kâne ve oldu
emrullâhi (emru allâhi) Allah'ın emri
mef'ûlen yapılmış, yerine gelmiştir

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Ey Nebim!) Hani Sen, Allah'ın kendisine nimet (ve fazilet) verdiği ve Senin de kendisine nimet (ve kıymet) verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve (haksızlık yapmak hususunda) Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan (onların kınamalarından ve fitne çıkarmalarından) çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi (Halan kızı Zeyneb’in bir türlü ısınıp uzlaşamadığı evlatlığın Zeyd’den ayrılacağı ve Senin de sahipsiz kalmaması ve kırılan kalbinin onarılması için onu nikâhlayacağın gerçeğini) kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisinden çekinmene çok daha layıktır. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu Seninle evlendirdik (buna izin verdik) ; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın (diye ruhsat yolunu açtık. Böylece) Allah'ın emri (hükmü) yerine getirilmiş (bulunmaktadır).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali An o zamanı ki Allah'ın, kendisine nimet verdiği ve senin de nimetler verdiğin kişiye eşini bırakma ve çekin Allah'tan diyordun ve Allah'ın açığa vuracağı şeyi, içinde gizliyordun ve insanlardan korkuyordun ve Allah'tan korkman daha doğruydu ve o, daha layıktı buna. Derken Zeyd, eşinden ilişiğini kesince biz o kadını sana eş ettik, bu da, oğul edinilen kişiler, eşlerinden ayrıldıkları zaman onların bıraktıkları kadınları inananların almalarında bir beis olmadığını bildirmek içindi ve Allah'ın emri yerine gelmiş oldu.
Abdullah Parlıyan Meali Ve bir zaman ey Muhammed! Allah'ın nimet verdiği senin de iyilik ettiğin kişiye: “Eşini terketme, Allah'a, kendine ve diğer insanlara karşı vazifene dikkat et” diyordun. Ve böylece Allah'ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi, içinde gizliyor ve insanların dedikodularından korkup, çekiniyordun. Oysa korkup çekinmen gereken, sadece Allah olmalıydı. Fakat sonra Zeyd, o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde, onu seninle evlendirdik ki, gelecekte evlatlıkları hanımlarıyla ilişkilerini kestikleri zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda, mü'minlere bir zorluk olmasın, yani boşanmış evlatlıklarının hanımlarıyla, evlendikleri için, mü'minler suçlanmasın. Allah'ın buyruğu böylece yerine getirilmiş oldu.
Ahmet Tekin Meali Rasulüm! Hani Allah'ın kendisine nimet verdiği, İslâm'ı nasip ettiği, senin de ihsanda bulunduğun, hürriyetine kavuşturduğun, güzel yetiştirdiğin kimseye: “ Eşini yanında tut. Allah'a sığın, emirlerine yapış, günahlardan arın, azaptan korun!” diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, boşandıktan sonra, Allah'ın Zeynep'le evlenmeni emrettiğini, insanlardan çekinerek, için titreyerek gönlünde gizliyordun. Oysa, saygı duyarak asıl kendisinden korkman gereken Allah'tır. Zeyd ondan ilişkisini kesince, boşayınca, biz, onu sana nikâhladık. Evlâtlıklarının, ilişkilerini kestikleri kadınları nikâhlamada mü'minlere bir güçlük olmasın istedik. Böylece de Allah'ın planı icra edilmiş oldu. *
Ahmet Varol Meali Hani Allah'ın kendine nimet verdiği senin de kendisine lütufta bulunduğun kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın" diyordun. Allah'ın ortaya çıkaracağı şeyi de içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. Oysa Allah kendinden korkmana daha layıktır. Sonunda Zeyd onunla ilişkisini kesince onu seninle evlendirdik ki, oğullukları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde üzerlerine bir zorluk olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
Ali Bulaç Meali Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: 'Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın' diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
Ali Fikri Yavuz Meali (Ey Rasûlüm), hem o zamanı hatırla ki, Allah'ın kendisine (İslâm dinini) nimet verdiği, senin de kendisine (kölelikten azadı) ihsanda bulunduğun kimseye (Zeyd'e şöyle) diyordun: “- Zevceni (Zeyneb'i) nikâhında tut (onu boşama). Allah'dan kork.” Nefsinde ise, Allah'ın açığa vuracağı şeyi (şayet boşarsa onu nikâhlarım niyyetini) gizliyordun, insanlardan da (bu hususta) sakınıyordun. Halbuki Allah, kendisinden sakınıp korkmana daha lâyıktı. Ne zaman ki Zeyd, o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana zevce yaptık ki, oğullukların ilişkilerini kestikleri zevcelerini nikâhlamakta müminlere bir günah olmasın. (Artık oğullukların boşadıkları kadınlar, iddetleri çıktıktan sonra, babalıklar tarafından nikâhlanabilir. İslâmdan önce yasak olarak yerleşen böyle bir âdet, Allah'ın hikmeti icabı İslâmda kaldırılmak üzere tatbikini bizzat Peygamberde bulmuştur.) Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
Bahaeddin Sağlam Meali Hani, Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de ona nimet verdiğin (hürriyetine kavuşturduğun) adama: “Karını yanında tut, Allah’(ın azabın)dan sakın!” diyordun. İnsanlardan endişe edip Allah’ın açığa vuracağı bir işi, kendi içinde gizliyordun. Hâlbuki Allah, (yasalarına karşı gelmekten) endişe edilmeye daha layıktır. Zeyd, o kadınla evlenip ayrılınca, Biz, onu sana nikâhladık ki evlatlıklarının hanımlarında, onlardan ayrıldıkları zaman, müminler için bir sakınca olmasın. Allah’ın emrettiği şey, mutlaka yerine getirilir.(*)*
Bayraktar Bayraklı Meali Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine yardım etiğin kişiye, “Eşinden ayrılma, Allah'a saygı duy” dediğin anı hatırla! Oysa sen, içinde Allah'ın açığa çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah, çekinmeye daha lâyıktır. Müminlere, evlatlıkları eşlerinden ayrıldıklarında onların boşanmış eşleriyle evlenmelerinde bir sıkıntı olmaması için Zeyd, eşinden ilgisini tamamen kesip ayrılınca onu sana nikâhladık. Allah'ın emri kesinleşmiştir.[441]*
Cemal Külünkoğlu Meali Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye: “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın!” diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa Allah'tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kesince onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlara evlenmek konusunda mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.*
Diyanet İşleri Meali (Eski) Allah'ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye: "Eşini bırakma, Allah'tan sakın" diyor, Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun; oysa Allah'tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kestiğinde onu seninle evlendirdik, ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda müminlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah'ın buyruğu yerine gelecektir.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.[439]*
Diyanet Vakfı Meali (Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.  *
Edip Yüksel Meali ALLAH tarafından kendisine iyilik yapılan ve senin de iyilikte bulunduğun kişiye, "Karını tut ve ALLAH'ı gözet," diyordun. Böylece ALLAH'ın açığa vuracağı bir şeyi gizliyordun. ALLAH'tan çekinmen gerekirken halktan çekiniyordun. Zeyd eşiyle ilişiğini kestiğinde biz seni onunla evlendirmiştik ki, inananlar, evlatlıkları eşleriyle ilişiklerini kestiklerinde onlarla evlenmekte güçlükle karşılaşmasın. ALLAH'ın buyruğu yerine getirilmelidir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.
Elmalılı Meali (Orjinal) Hem hatırla o vakıt ki o kendisine hem Allahın in'am ettiği hem senin in'am ettiğin kimseye: «zevceni kendine sıkı tut ve Allahdan kork» diyordun da nefsinde Allahın açacağı şeyi gizliyordun, nâsı sayıyordun, halbuki Allah, kendisini saymana daha gerekti, sonra vaktâ ki Zeyd, o kadından ilişiğini kesti biz onu sana tezvic eyledik tâ ki oğullukların ilişiği kestikleri zevcelerinde mü'minlere bir darlık olmasın, Allahın emri de fi'le çıkarılmış bulunuyor
Hasan Basri Çantay Meali (Habîbim) hatırla o zamanı ki Allahın kendisine ni'met verdiği ve senin de yine kendisine lûtufta bulunduğun zâte sen: «Zevceni uhdende tut. Allahdan kork» diyordun da Allahın açığa çıkarıcısı olduğu şey'i içinde gizliyor, insanlar (ın dedi kodusun) dan korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha çok lâyıkdı. Şimdi mademki Zeyd o kadından ilişiğini kesdi, biz onu sana zevce yapdık. Tâki oğullarının kendilerinden ilişkilerini kesdikleri zevceler (ini almakda) mü'minler üzerine günâh olmasın. Allahın emri yerine getirilmişdir.
Hayrat Neşriyat Meali Hani (sen), kendisine hem Allah'ın ni'met verdiği, hem de senin ni'met verdiğin kimseye (Zeyd'e): “Zevceni üzerinde (nikâhında) tut ve Allah'dan sakın!” diyordun; Allah'ın, kendisini ortaya çıkarıcı olduğu şeyi ise, içinde gizliyordun ve insanlardan çekiniyordun.(1)Hâlbuki Allah, kendisinden çekinmene daha lâyıktır. Buna rağmen Zeyd (kendisini fazîlet cihetiyle ona koca olarak denk görmediğinden) ondan ihtiyâcı (olan boşamasını) yerine getirince, onu sana (biz) nikâhladık; tâ ki, kendi(zevce)lerinden alâka(larını) kestikleri zaman evlâdlıklarının zevceleri (ile evlenmeleri husûsu)nda mü'minlere bir zorluk olmasın!(2) Ve Allah'ın emri, (böylece) yerine getirilmiş oldu.*
İlyas Yorulmaz Meali Allah'ın kendisine nimet verdiği ve seninde ona nimet verdiğin kimseye “Allah dan sakın, eşini boşama” derken, insanlardan korkarak Allah'ın nefsinde olanı açıklamasından korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkulmaya daha çok layık olandır. Zeyd eşinden boşanma arzusunu gerçekleştirince, İnananların, eşlerini kendi istekleriyle boşadıklarında, evlatlıklarının eşleriyle evlenebilecekleri hukukunda onlar için bir zorluk olmasın diye, onun boşadığı eşinin seninle evlenmesine hüküm verdik. Allah'ın (evlatlıkların eşleriyle ilgili) emri böyle olmuştur.
Kadri Çelik Meali Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine (azat etmek suretiyle) nimet verdiğin kişiye, “Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın” diyordun da insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi (boşayacağı eşiyle evlenmesini emreden ilahi hükmü) kendi nefsinde saklı tutuyordun. Oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd ondan ilişiğini bitirince, evlatlıkları kendileriyle ilişiğini bitirdiği (boşadığı) zaman onlarla evlenme konusunda müminler üzerine bir güçlük olmasın diye biz onu seninle evlendirdik. Böylelikle Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
Mahmut Kısa Meali Ey Muhammed! Hatırla; hani Allah’ın İslâm nîmetiyle şereflendirereklütufta bulunduğu ve senin de kölelikten kurtarıp evlatlık edinerek kendisine iyilik ettiğin ve daha sonra, Kureyş soylularından olan halanın kızı Zeyneb binti Cahş ile evlendirdiğin Zeyd bin Harise’ye, o ne zaman eşini boşamak için sana danışsa, “Ey Zeyd, Allah’ın razı olmayacağı bir iş yapmaktan sakın; bana kalırsa hanımını boşama!” diyordun. Oysa bu evliliğin yürümeyeceğini gâyet iyi biliyordun. Üstelik Allah, evlatlığın boşadığı bir kadınla evlenmeyi haram sayan bir geleneği kökünden söküp atmak için, Zeyd’in boşayacağı kadınla evlenmen gerektiğini sana bildirmişti. Fakat sen, Allah’ın yakında açıklayacağı şeyi içinde gizliyordun. Çünkü evlatlığın boşadığı kadınla evlenmeyi çok çirkin bir davranış olarak gören toplumun tepkisinden ve seni yıpratmak için fırsat kollayan kötü niyetli insanların dedikodularından çekiniyordun. Oysa asıl Allah’tan çekinmen ve kendine ne kadar da ağır gelse, O’nun hükmünü uygulaman gerekiyordu. Nihâyet Zeyd eşini boşayınca, o kadınla evlenmeni sana vahiy yoluyla emrettik ki, evlatlıklarının boşadığı kadınlarla evlenme konusunda müminlerin zihninde en ufak bir şüphe ve tereddüt kalmasın ve böyle bir evlilik yapanlar, bundan dolayı herhangi bir suçlamaya maruz kalıp sıkıntı yaşamasınlar. Unutmayın, Allah’ın emri mutlaka yerine getirilir! İşte bu yüzden Peygamber, Allah’ın emrini yerine getirerek Zeynep’le evlendi. Nitekim:
Mehmet Türk Meali (Ey Muhammed!) Allah’ın kendisine (îman) nîmeti verdiği, senin de kendisine (kölelikten azat) nîmeti verdiğin kişiye:1 “Eşini boşama ve Allah’tan sakın.” diyordun. İnsanlardan çekinerek Allah’ın (ileride) açığa vuracağı şeyi2 kendi nefsinde gizliyordun. Oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha lâyıktı.3 Sonunda Zeyd,4 ondan ilişkisini kesip (boşayınca), Biz onu seninle evlendirdik.5 Biz bunu, evlatlıklarının ilişkilerini kesip (boşadıkları kadınlarla) mü’minlerin evlenmelerinde bir güçlük olmaması için yaptık. Böylece Allah’ın emri yerine getirilmiş oldu.*
Muhammed Esed Meali VE BİR ZAMAN, 42 [ey Muhammed,] Allah'ın lütufta bulunduğu ve senin de iyilik ettiğin kişiye, 43 “Eşini terk etme ve Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!” demiştin. Ve [böylece] Allah'ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi 44 içinde gizlemiştin; çünkü insanlar[ın ne düşüneceklerin]den çekiniyordun, oysa çekinmen gereken yalnız Allah olmalıydı! 45 [Fakat] sonra Zeyd o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde 46 onu seninle evlendirdik ki [gelecekte] evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlar[la evlendikleri] için müminler suçlanmasın. 47 Ve Allah'ın buyruğu [böylece] yerine getirilmiş oldu.
Mustafa İslamoğlu Meali HANİ bir zamanlar Allah’ın kendisine ikram ettiği, senin de iyilikte bulunduğun kişiye diyordun ki: “Eşini bırakma ve Allah’tan kork!” Ama Allah’ın açıklayacağı şeyi sen içinde saklıyordun;[3758] zira insanlardan çekiniyordun: oysa kendisinden çekinmen gereken sadece Allah’tı.En sonunda Zeyd[3759] o kadınla ilişkisini tamamen kesip boşayınca Biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kesip boşadıklarında kişilerin onlarla evlenmelerinin önünde hiç bir engel bulunmasın: sonuçta Allah’ın emri yerine gelmiş oldu.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve hatırla o zaman ki, O kendisine Allah'ın in'am ettiği ve senin de kendisine in'am ettiğin kimseye, «Zevceni kendin için tut ve Allah'tan kork,» diyordun ve kendi içerinde Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi gizliyordun ve nâstan korkuyordun. Halbuki, korkmaya en ziyâde layık olan Allah'tır. Sonra Zeyd, o kadından alakasını nihâyete erdirince onu seninle evlendirdik. Tâ ki oğulluklarının alakalarını zevcelerinden kestikleri zaman o zevcelerde mü'minler üzerine bir darlık (bir günah) olmasın. Ve Allah'ın emri yerine getirilmiş oldu.
Suat Yıldırım Meali Hani hem Allah'ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: “Eşini yanında tut Allah'tan kork! ” demiştin. Allah'ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah'tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri her zaman gerçekleşir. [4, 23]*
Süleyman Ateş Meali Allah'ın ni'met verdiği; senin de kendisine ni'met ver(ip hürriyete kavuştur)duğun kimseye: "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" diyordun, fakat Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun, insanlardan çekiniyordun; oysa asıl çekinmene layık olan, Allah idi. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki (bundan böyle) evlatlıkları, kadınlarıyle ilişkilerini kestikleri zaman o kadınlarla evlenmek hususunda mü'minlere bir güçlük olmasın. Allah'ın buyruğu (her zaman) yerine getirilmiştir.*
Süleymaniye Vakfı Meali Allah'ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye: "Eşini bırakma, Allah'tan kork" diyordun ama aslında insanlardan çekinerek Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyordun[*]. Oysa Allah'tan çekinmen daha doğru olur. Zeyd eşiyle ilişiğini kesince onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiğinde onlarla evlenmek müminlerin üstünde bir sıkıntı oluşturmasın. Allah'ın buyruğu yerine gelir.*
Şaban Piriş Meali Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de nimet verdiğin kimseye:-Eşini tut ve Allah'tan sakın! diyordun. Allah'ın açıklayacağı şeyi içinde gizliyor ve insanlardan korkuyordun. Allah kendisinden korkulmaya daha layıktır. Zeyd, eşiyle ilişkisini kestiğinde, biz onu sana eş kıldık. Evlatlıkları eşleriyle ilişkisini kesince, onlarla evlenmek için müminler üzerine bir günah olmadığını göstermek için Allah'ın emri yapılagelmiştir.
Ümit Şimşek Meali Hem Allah'ın nimetine, hem senin iyiliğine erişmiş olan kimseye sen “Allah'tan kork da eşini yanında tut” diyordun. Bunu söylerken, insanlardan korkarak, Allah'ın daha sonra açığa çıkaracağı birşeyi gönlünde gizliyordun. Oysa Allah korkulmaya daha lâyıktır. Sonra Zeyd onunla ilişkisini kesince, Biz onu sana nikâhladık—tâ ki, evlâtlıklarının boşadığı hanımlarla evlenmekte mü'minler için bir günah olmadığı belli olsun. Böylece Allah'ın emri yerine getirilmiş bulunuyor.(14)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali Hani sen Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı bir şeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
M. Pickthall (English) And when thou saidst unto him on whom Allah hath conferred favour and thou hast conferred favour: Keep thy wife to thyself, and fear Allah. And thou didst hide in thy mind that which Allah was to bring to light, and thou didst fear mankind whereas Allah had a better right that thou shouldst fear Him. So when Zeyd had performed the necessary formality (of divorce) from her, We gave her unto thee in marriage, so that (henceforth) there may be no sin for believers in respect of wives of their adopted sons, when the latter have performed the necessary formality (of release) from them. The commandment of Allah must be fulfilled.
Yusuf Ali (English) Behold! Thou didst say to one who had received the grace of Allah(3722) and thy favour: "Retain thou (in wedlock) thy wife, and fear Allah." But thou didst hide in thy heart(3723) that which Allah was about to make manifest: thou didst fear the people, but it is more fitting that thou shouldst(3724) fear Allah. Then when Zaid had dissolved (his marriage) with her, with the necessary(3725) (formality), We joined her in marriage to thee: in order that (in future) there may be no difficulty to the Believers in (the matter of) marriage with the wives(3726) of their adopted sons, when the latter have dissolved with the necessary (formality) (their marriage) with them. And Allah's command must be fulfilled.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları