Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Biz ona (akıl ve kitapla doğru) yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da nankör (kendi tercihidir). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İster şükretsin, ister nankör olsun, gerçekten de biz ona doğru yolu gösterdik. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Gerçek şu ki biz ona yolu yöntemi gösterdik. İmana gelerek şükredici ya da Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etme yolunu tercih ederek nankör olması artık kendisine bağlıdır. |
Ahmet Tekin Meali |
Biz ona yolu, yöntemi gösterdik, doğru yolu aydınlatıcı bilgiler verdik. Ya şükreden mü'min bir kul olacak, ya nankör bir kul, azılı bir kâfir olacak. |
Ahmet Varol Meali |
Biz ona yolu gösterdik; artık ya şükredici olur, ya da nankör. |
Ali Bulaç Meali |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Gerçekten Biz ona yol gösterdik. Artık ya şükreder veya nankör olur. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster inanır, ister inkâr eder.[700]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
Diyanet Vakfı Meali |
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör. |
Edip Yüksel Meali |
Ona yolu gösterdik; ya şükredendir, ya da nankör. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir |
Hasan Basri Çantay Meali |
Gerçek, biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici (olsun o), ister nankör (kâfir). |
Hayrat Neşriyat Meali |
Şübhe yok ki biz, onu o (doğru) yola hidâyet ettik; (artık) ister şükredici (mü'min)olsun, ister nankör (kâfir)! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Biz ona doğru olan yolunu gösterdik ki, ya şükredecek, yada inkar edecek. |
Kadri Çelik Meali |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
Mahmut Kısa Meali |
Ayrıca ona, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etme yeteneği bahşettik. Bununla da yetinmeyip, hakîkati apaçık ortaya koyan ayetler göndererek ona doğruyolu gösterdik ve seçimi kendisine bıraktık; ya şükreden bir kul olur, ya da vefasız bir nankör! Fakat şunu bilin ki: |
Mehmet Türk Meali |
(Sonra da) Biz ona isterse (Allah’a) şükretsin, isterse de nankör olsun diye (doğru) yolu gösterdik. |
Muhammed Esed Meali |
Gerçek şu ki, Biz ona yolu-yöntemi gösterdik: 4 şükredici, ya da nankör [olması artık kendisine kalmıştır]. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Elbet onu (amacına ulaştıracak olan) doğru yola Biz yönelttik: ister şükreder, ister nankörlük eder.[5465]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. |
Suat Yıldırım Meali |
Ona yolu da gösterdik: artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir olur. * |
Süleyman Ateş Meali |
Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nankör olur. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Ona doğru yolu gösterdik; ister görevini yapar, isterse o yolu görmezlikten gelir (kâfir olur). |
Şaban Piriş Meali |
Biz, ona yolu gösterdik. İster şükreder, ister nankörlük. |
Ümit Şimşek Meali |
Ona yol da gösterdik. Artık ister şükreder, ister nankörlük eder. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör. |
M. Pickthall (English) |
Lo! We have shown him the way, whether he be grateful or disbelieving. |
Yusuf Ali (English) |
We showed him the Way: whether he be grateful or ungrateful (rests(5833) on his will).* |