Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
İçlerinden (kendi cinslerinden ve tanıyıp bildiklerinden) bir adama: "İnsanları uyar (inzar ve ikaz et) ve iman edenlere muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek ve yüksek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara (acayip) şaşırtıcı mı geldi? Kâfirler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" deyip (peygamberi inkâr etmişlerdi.) |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İnsanları korkutmak ve inananlara, gerçek bir güzel mükafat, inançlarına karşılık yücelik ve nimet verileceğini, şefaate mazhar olacaklarını müjdelemek için içlerinden bir ere vahyetmemiz, insanlara tuhaf mı geldi de kafirler, şüphe yok ki dediler, bu, apaçık bir büyücü. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Kendilerinden biri olan ve onların arasından seçtiğimiz Peygambere; “Bütün insanlığı uyar, inananlara her bakımdan ihlaslı, samimi ve dürüst olmakla, Rableri katında diğer herkesten ileri geçtiklerini müjdele” diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler bakın, bu peygamber “Düpedüz bir büyücüdür” derler.* |
Ahmet Tekin Meali |
İçlerinden liyâkatli ve güvenilir bir adama:
“Bütün insanları, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatarak uyar ve iman edenlere, imanlarında sadâkat gösterenlere ayrılan Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele” diye vahyetmemizde, insanların hayretini mûcip olacak bir şey mi var? Üstelik kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler bir de:
“Bu apaçık bir sihirbazdır” diyorlar.* |
Ahmet Varol Meali |
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere Rableri katında kendileri için üstün dereceler olduğunu müjdele!" diye vahyetmemiz insanlara tuhaf mı geldi! Kâfirler: "Bu apaçık bir büyücüdür" dediler.* |
Ali Bulaç Meali |
İçlerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver' diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkâr edenler: “Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür' dediler. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İnsanlar arasında bir er'e (Peygambere): “- İnsanları Allah'ın azâbı ile korkut ve iman edenleri de, Rableri katında yüksek dereceleri olmakla müjdele” diye vahy etmemiz, insanlar için şaşılacak şey mi oldu ki, kâfirler: “- Her halde bu, açık bir sihirbazdır.” dediler. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İçlerinden bir adama: “İnsanları uyar ve inananlara Allah katında (ahirette) yüksek makamlar olduğunu müjdele!” diye vahyetmemiz, onların tuhafına mı gitti ki, kâfirler: “Bu güçlü bir sihirbazdır” dediler. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
İçlerinden birine, “İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele!” diye vahiy göndermemiz insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkâr edenler, “Bu adam açık bir büyücüdür” dediler.[189]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Kendi içlerinden birine (Peygamber'e): “(Bütün) insanları (Allah'ın azabına karşı) uyar ve inananlara Rablerinin üstün sadakat makamı vereceğini müjdele!” diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, (Peygamber onlara ayetleri okuyunca) inkârcılar: “Bu, şüphesiz apaçık bir sihirbazdır” dediler. * |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
İçlerinden birine, "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele" diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler: "Bu apaçık bir büyücüdür" dediler? |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler? |
Diyanet Vakfı Meali |
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler? |
Edip Yüksel Meali |
Kendilerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara Rab'leri katında önemli bir yere sahip olduklarını müjdele," diye vahyetmemiz halka garip mi geliyor? İnkarcılar, "Bu, apaçık bir büyücüdür," dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İnsanları (eğri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamları müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: "Hiç şüphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
İnsanlar için, içlerinden bir ere bütün insanları inzar et ve iyman edenleri müjdele: kendileri için rablarının nezdinde bir «kademi sıdık» var, diye vahyedişimiz hiç işitilmedik bir acîbemi oldu? kâfirler her halde bu bir sâhır dediler |
Hasan Basri Çantay Meali |
«İnsanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, îman edenlere Rableri indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele» diye içlerinden bir ere (peygambere) etdiğimiz vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, şeksiz, şübhesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dedi (ler)? |
Hayrat Neşriyat Meali |
İçlerinden bir erkeğe: “İnsanları (azâb ile) korkut ve îmân edenlere, Rableri katında şübhesiz ki kendileri için bir 'kadem-i sıdk' (peygamberin şefâati) bulunduğunu müjdele!” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu (da) kâfirler: “Şübhesiz bu, gerçekten apaçık bir sihirbazdır!” dedi(ler). |
İlyas Yorulmaz Meali |
Kendi içlerinden bir adama, insanları uyarması ve iman edenlerin Rablerinin katında farklı bir yerlerinin olduğunu müjdelemesi için vahyetmemiz, şaşılacak bir durum mu dur? Hakikati inkar edenler dediler ki “Bu (adam) apaçık bir sihirbazdır.” |
Kadri Çelik Meali |
İçlerinden birine, “İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele” diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki küfre sapanlar, “Bu apaçık bir büyücüdür” dediler? |
Mahmut Kısa Meali |
İçlerinden bir adama şöyle bir mesaj göndermemiz, insanların tuhafına mı gitti: “İnsanlığı, zalimler için hazırlanan cehennem azabıyla uyar ve iman edenlere müjdele; Rab’lerinin katında doğruluk ve erdemliliklerinin ödülü olarak, cennetin en yüce makâmı, yani ebedî nimetler ve gerçek izzet, şeref ve üstünlük onların olacaktır!”
Fakat kâfirler, Kur’an’ın kitlelerce benimsenmesini engellemek için, “Hiç kuşkusuz, okuduğu o büyüleyici sözlerle vicdanları sarsıp derinden etkileyen bu adam, besbelli ki, bir büyücüdür. Yoksa, okuma yazması dahî olmayan bir insanın dudaklarından, böylesine harikulade sözlerin dökülmesi başka türlü izah edilemez.” diyorlar. Böylece, Kur’an’ın insanüstü bir kaynaktan geldiğini itiraf ediyor ama Allah’tan geldiğini inkar ediyorlar. Çünkü kibir ve inatçılıkları onları imandan alıkoyuyor. Zira, Allah’ın insan hayatını düzenleme yetkisine inanmak ve bu imana göre hayatı yeni baştan kurmak, hiç mi hiç işlerine gelmiyor. Oysa Yaratan, yarattığına müdâhale etmez mi? |
Mehmet Türk Meali |
Bizim insanlara, insanları uyarması ve îman edenlere de Rab’leri katında özel itibarları1 olduğunu müjdelemesi için kendilerinden bir erkeğe2 vahyetmemiz, şaşılacak bir şey mi de kâfirler “şüphesiz (bu adam) apaçık bir büyücüdür”, dediler.3* |
Muhammed Esed Meali |
Kendi içlerinden birine, 3 “Bütün insanlığı uyar; imana erişenlere, her bakımdan içtenlikli ve dürüst olmakla Rablerinin katında öteki herkesten ileri geçtiklerini 4 müjdele” diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti? [Yalnızca] hakkı inkar edenler, “Bakın, bu (adam) düpedüz bir büyücü!” 5 derler. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Ne yani, kendi aralarından bir insan evladına: “İnsanları uyar; iman edenlere Rableri katında yüksek bir itibar kazanacakları müjdesini ver!” diye vahyetmemiz, insanların garibine mi gitti?[1564] Küfre gömülüp gidenler (bir de utanmadan) “Dikkat edin! Bu var ya bu, düpedüz bir sihirbazdır!”[1565] dediler.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Nâsı korkut ve imân edenleri müjdele ki, süphesiz onlar için rabbileri indinde bir kademe sıdk vardır diye onlardan bir erkeğe vahyetmiş olmamız, nâs için taaccüb edilecek bir şey mi oldu ki, kâfirler, «Bu şüphe yok ki bir apaçık sahirdir,» dediler. |
Suat Yıldırım Meali |
“İnsanları uyar! Müminlere, Rab'lerinin üstün sadakat makamı vereceğini müjdele! ” diye içlerinden bir insana vahyetmemiz insanların çok mu tuhafına gitti? Onun için mi kâfirler: “Besbelli ki bu, sihirbazın teki! ” dediler. [38, 4; 64, 6; 7, 69; 18, 2 - 3] |
Süleyman Ateş Meali |
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında kendileri için bir doğruluk kademesi bulunduğunu müjdele!" diye vahyettiğimiz, insanlara tuhaf mı geldi? kafirler: "Bu, apaçık bir büyücüdür." dediler. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
İçlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve inanıp güvenenlere, özü sözü doğru kişiler sınıfına çıkma müjdesi ver” diye vahiy etmemiz onlara çok mu tuhaf geldi ki ayetleri görmezlikten gelenler (kâfirler): “Bu, tam bir büyücüdür” dediler? |
Şaban Piriş Meali |
İşte bunlar hikmetli kitabın ayetleridir. İçlerinden bir adama:-İnsanları uyar, iman edenlere Rab'leri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele! diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler:-Bu açıkça bir büyücüdür, dediler? |
Ümit Şimşek Meali |
İçlerinden bir adama “İnsanları uyar; iman edenleri de Rableri katındaki doğruluk makamı ile(2) müjdele” diye vahyedişimiz tuhaflarına mı gitti de o kâfirler “Bu düpedüz bir büyücü” dediler?* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
"İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler. |
M. Pickthall (English) |
Is it a wonder for mankind that We have inspired a man among them, saying : Warn mankind and bring unto those who believe the good tidings that they have a sure footing with their Lord? The disbelievers say : Lo! this is a mere wizard. |
Yusuf Ali (English) |
Is it a matter of wonderment to men that We have sent Our inspiration to a man from among themselves?-(1383) that he should warn mankind (of their danger), and give the good news to the Believers that they have before their Lord the lofty rank of Truth.(1384) (But) say the Unbelievers: "This is indeed an evident sorcerer!"* |