Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Allah’ın bu davetine uyup iman eden ve) Güzel amel işleyenlere (cennetle beraber) daha güzeli, bir de ziyadesi (Allah’ın Cemâlini görmesi) vardır. Onların (cennete ve rü’yete ulaşanların) yüzlerine zillet ve mahcubiyet (ayıpları) bulaşmayacak (hep emniyet ve saadet içinde olacaklar) dır. İşte bunlar cennet ehlidir ve orada daimi yaşayacaklardır. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İyilik edenleri iyilikle mükafatlandırırız, daha da fazlasını veririz ve yüzleri kararmaz, zillete düşmez onlar. Onlardır cennet ehli, orada ebedi kalırlar. |
Abdullah Parlıyan Meali |
İyi ve yararlı işler yapmakta devamlı ve kararlı olanlara, karşılık olarak daha iyisi ve ondan da fazlası vardır. Kıyamet gününde onların yüzlerini, ne bir kararma, ne de aşağılık ve horluk kaplayacaktır. İşte bunlardır cennetlikler, orada ebedî kalacaklardır. |
Ahmet Tekin Meali |
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâl-i ilâhîyi görme de var. Yüzlerine ne siyah toz lekeleri bulaşır, ne de onlarda, zillet emaresi görürsün. Onlar cennet ehlidirler. Orada ebedî yaşarlar.* |
Ahmet Varol Meali |
İyilik edenlere daha iyisi ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karalık ne de aşağılık bürür. İşte bunlar cennetliktirler. Orada sürekli kalıcıdırlar. |
Ali Bulaç Meali |
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah'ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Güzellikle iş yapanlara, güzel olan Cennet ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne toz duman ne de zillet bürümez. Onlar Cennete layıktırlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de daha fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara leke bulaşır ne de bir zillet. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar, orada süreli kalacaklardır.[194]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Dünyada) iyilik edenlere ve iyi davrananlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar. İşte onlar cennet halkıdırlar, onlar orada ebedi kalacaklardır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. |
Diyanet Vakfı Meali |
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.* |
Edip Yüksel Meali |
Güzel davrananlara daha fazlası vardır. Yüzlerini ne bir yoksunluk ne de bir aşağılanma duygusu kaplar. Onlar cennet halkıdır. Orada ebedi kalıcıdırlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Hasenât yapanlara husnâ bir de ziyade var, ve yüzlerine ne bir kara bulaşır ne zillet, onlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler |
Hasan Basri Çantay Meali |
İyi iş, güzel amel yapanlara («ihsân» mertebesine erenlere) daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (karalık) bulaşır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun için ebedî kalıcıdırlar. |
Hayrat Neşriyat Meali |
(Îmân edip) güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık (olarak Cennet), bir deziyâde (Allah'ın cemâline mazhar olmak) vardır! Ve onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de bir aşağılık! İşte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Güzel ve doğru işler yapıp, bunları çoğaltanlara gelince: (Hesap günü) Yaptıkları güzelliklerden dolayı onların yüzleri asla kararmayacak ve küçük duruma da düşmeyecekler. İşte onlardır cennete girecek ve orada sürekli kalacak olanlar. |
Kadri Çelik Meali |
Güzellik yapanlara (mükâfatların) en güzeli ve (hak ettiğinden) fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennet ehlidir. Onlar onda temelli kalıcılardır. |
Mahmut Kısa Meali |
Güzel ve yararlı davranış gösterenlere, hak ettiklerinden daha güzel bir mükâfât bağışlanacak ve hattâ bunlardan daha da fazlası verilecektir. Onlara, akla hayale gelmedik nîmetler takdim edilecek ve nihâyet, bütün bu nîmetleri unutturacak o muhteşem nîmeti tadacaklar; yani Allah’a kavuşacak ve O’nun cemalini görecekler.
O dehşet verici Hesap Gününde, ne yüzlerine bir günah lekesi bulaşacak, ne de bir utanç ve aşağılanma bürüyecek çehrelerini! Muratlarına ermenin yanı sıra; can sıkacak, yüz kızartacak, küçük düşürecek her türlü leke ve kederden emîn ve sâlim olacaklar. İşte onlar, cennet halkıdır ve sonsuza dek orada kalacaklar. |
Mehmet Türk Meali |
Allah’ı görüyormuş gibi ibâdet edenler1 için daha güzeli ve bir de fazlası vardır ve onların yüzleri kararmadığı2 gibi onlar zelil de olmazlar. İşte cennetlikler bunlardır ve onlar, orada sonsuz kalacaklardır.* |
Muhammed Esed Meali |
İyi ve yararlı işler yapmakta sebatlı olanları (karşılık olarak) daha iyisi ve ondan da fazlası 41 beklemektedir. [Kıyamet Günü'nde] onların yüzlerini ne bir kararma, ne de bir aşağılanma gölgelemeyecektir: İşte bunlardır cennetlikler; orada ebedî kalacak olanlar. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
İyi ve yararlı davranmakta sebat gösterenlere, (karşılık olarak) ondan daha iyisi ve (kat kat) fazlası var.[1606] Dahası (o gün) onların ne yüzleri kara çıkar,[1607] ne de onursuzluktan başları eğilir: işte bunlar Cennet’in sakinleridirler; orada yerleşip kalmak üzre girerler.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
İhsanda bulunanlar için güzellik ve bir ziyâdelik vardır ve onların yüzlerini ne karalık ve ne de bir alçaklık kaplamaz. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedîyyen kalıcılardır. |
Suat Yıldırım Meali |
İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat yani cennet ile daha da fazlası olarak Allah'ın cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. [9, 72; 55, 60; 76, 11] {KM, Yuhanna 17, 3} |
Süleyman Ateş Meali |
Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de horluk. İşte onlar cennet halkıdır, orada ebedi kalacaklardır. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Güzel davrananlara da daha güzeli ve fazlası vardır. Yüzleri ne kararacak ne de kızaracaktır. İşte bunlar cennet ahalisidir; onlar orada ölümsüzdürler. |
Şaban Piriş Meali |
İyi davrananlara, daha iyisi ve bir fazlası vardır. Onların yüzlerini karartı ve zillet bürümez. Onlar cennet dostlarıdır, onlar orada ebedidirler. |
Ümit Şimşek Meali |
İyilik yapanlara ödülün en güzeli, bir de onun ziyadesi vardır.(8) Onların yüzüne ne bir toz konar, ne zillet bulaşır. Onlar Cennet ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır.* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. |
M. Pickthall (English) |
For those who do good is the best (reward) and more (thereto). Neither dust nor ignominy cometh near their faces. Such are rightful owners of the Garden; they will abide therein. |
Yusuf Ali (English) |
To those who do right is a goodly (reward)- Yea, more (than in measure)!(1414) No darkness nor shame shall cover their faces!(1415) they are companions of the garden; they will abide therein (for aye)!* |