Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Kıyamet günü) Onlar (akraba ve arkadaşlar) birbirine gösterilip (bakınca tanıyacaklardır) . O günün azabına karşılık olmak üzere, her mücrim (suçlu ve şımarık kişi) kendi oğullarını fidye vermek isteyecek (ama kabul olunmayacaktır). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Birbirlerini görüp tanırlar da ve suçlu, o günün azabına karşılık oğlunu da vermek ister. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Birbirlerine gösterilirler fakat herkes kendi derdine düştüğü için başkasıyla ilgilenemez. O gün suçlular azaptan kurtulmak için fidye vermek ister. Oğullarını, |
Ahmet Tekin Meali |
Onlar, o gün, birbirlerinin gözleri önünde olacaklar. İslâm'a planlı cephe alan, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, o günün azâbından kurtulmak için fidye vermek isteyecek. Oğullarını vermek isteyecek. |
Ahmet Varol Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu kişi o günün azabına karşılık oğullarını fidye vermek ister. |
Ali Bulaç Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(O kıyamet gününde akraba ve hısımlar) birbirlerine gösterilirler; (fakat herkes kendi derdi ile meşgul olduğundan birbirlerini tanıyamazlar). Mücrim (müşrik), o günün azabından kurtulmak için ister ki, fidye (bedel) verse oğullarını, |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ki birbiriyle görüştürüldükleri halde, (birbirlerini soramıyorlar.) İşte o suçlu kâfir, o günün azabından kurtulmak için; oğullarını |
Bayraktar Bayraklı Meali |
11,12,13,14. Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkâr, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
11,12,13,14. Onlar birbirlerine gösterilecekler (fakat birbirlerinden yararlanamayacaklar). Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini himaye etmiş olan bütün akrabalarını ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmak isteyecek. * |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
11,12,13,14. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
11,12,13,14. Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. |
Diyanet Vakfı Meali |
11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın. |
Edip Yüksel Meali |
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister: Oğullarını, |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını, |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
O günün azâbından oğullarını |
Hasan Basri Çantay Meali |
Onlar birbirine (sâdece) gösterilirler. Günahkâr o günün azabından (kurtulmak için şunları) feda etmeği arzu eder: Oğullarını, |
Hayrat Neşriyat Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler (fakat konuşamazlar). Günahkâr (kâfir) olan kimse arzu eder ki, o günün azâbından (kurtulmak için) oğullarını fedâ etsin! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Azap onlara gösterildiğinde günaha batmış olanlar, o gün azaptan kurtulmak için, isterler ki oğullarını feda etsinler. |
Kadri Çelik Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler (ama kimse kimseyi sormaz). Bir suçlu günahkâr, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister. |
Mahmut Kısa Meali |
Hem de birbirlerini görüp duruyorlarken, bütün insanlar yargı önüne çıkarılıp birbirleriyle yüzleştirilecekler. İşte o anda suçlu, o günün azâbından kurtulabilmek için dünyada —Allah’ın emirlerini terk etme pahasına— kazandığı her şeyini fedâ etmek isteyecek:
Örneğin, bir zamanlar üzerlerine titrediği, öpmeye bile kıyamadığı kendi öz çocuklarını, |
Mehmet Türk Meali |
11,12,13. Onlar (kıyamet günü) ancak (kendi) kendilerine gösterilecekler.1 (İşte o gün) her bir günâhkâr, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini ve kendisini barındıran sülâlesini, fidye olarak vermek ister.* |
Muhammed Esed Meali |
ama onların birbirlerinin gözü önünde olacaklar[ı gün]: [çünkü,] her suçlu, o Gün çocuklarını feda ederek kendisini kurtarmak ister, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Onlar birbirlerinin görüş alanında olacakları (halde böyle olacak). O gün günahı tabiat edinmiş kişi, azaptan kurtulmak için fidye vermek isteyecek öz evladını, |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. |
Suat Yıldırım Meali |
10, 11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31, 33; 40, 18; 23, 101; 80, 34-37] |
Süleyman Ateş Meali |
Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdine düştüğünden, başkasıyle ilgilenemez). Suçlu ister ki o günün azabından (kurtulmak için) fidye versin: Oğullarını, |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu olan: “Keşke oğullarımı versem de bugünün azabından kurtulsam!” diye derin bir istek duyar. |
Şaban Piriş Meali |
Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlular o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye olarak vermek ister. |
Ümit Şimşek Meali |
Oysa onlar birbirlerine de gösterilirler. Fakat mücrim o günün azabından kurtulmak için oğullarını bile feda etmek ister. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister. |
M. Pickthall (English) |
Though they will be given sight of them. The guilty man will long be able to ransom himself from the punishment of that day at the price of his children |
Yusuf Ali (English) |
Though they will be put in sight of each other,- the sinner´s desire will be: Would that he could redeem himself from the Penalty of that Day(5684) by (sacrificing) his children,* |