Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ona: Haydi görelim şimdi tedavi için) "Son müdahaleyi yapacak kimdir?" (En güvendiğin hekiminiz, şeyhiniz, şöhretliniz nerededir) diye (hatırlatılacaktır). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve bir okuyup üfleyen yok mu denince. |
Abdullah Parlıyan Meali |
insanlar: “Bunu tedavi edebilecek kim vardır?” diyecekler. |
Ahmet Tekin Meali |
“Kim tedavi edecek?” denilecek. |
Ahmet Varol Meali |
Ve: "Kim efsun yapar?" [1] denir,* |
Ali Bulaç Meali |
'Son müdahaleyi yapacak kim' denir. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
(Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ve “yukarı çeken kimdir?” denilince, |
Bayraktar Bayraklı Meali |
26,27,28,29,30. Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
26,27. Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
26,27. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
26,27,28,29,30. Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. |
Diyanet Vakfı Meali |
«Tedavi edebilecek kimdir?» denir. |
Edip Yüksel Meali |
Ve, "Çare bulan var mı?" dendiği zaman. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
"Tedavi edebilecek kimdir?" denilir. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve denilir: kim var bir okuyacak? |
Hasan Basri Çantay Meali |
«Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek). |
Hayrat Neşriyat Meali |
26,27. Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: “Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?” denilir. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Tedavi edecek yok mu? denir. |
Kadri Çelik Meali |
“Kurtarıcı kim?” denir. |
Mahmut Kısa Meali |
Ve can çekişen adamın etrafındaki yakınlarının, “Bunu kurtaracak bir hekim yok mu!” diye feryat ettikleri zaman, |
Mehmet Türk Meali |
26,27. Hayır! (Dikkat edin!) Can köprücük kemiğine gelip dayanınca ve “bir kurtarıcı1 yok mu?” denilmeye başlanılınca,* |
Muhammed Esed Meali |
ve insanlar: “[onu kurtaracak] bir hekim yok mu?” 10 diye sorarlar; |
Mustafa İslamoğlu Meali |
bir çığlık koparılacak: “Kim…şifacı?” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?» |
Suat Yıldırım Meali |
“Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu? ” der. |
Süleyman Ateş Meali |
Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir, |
Süleymaniye Vakfı Meali |
(telaşa düşülür) "Bunu kurtaracak biri var mı?" denir. |
Şaban Piriş Meali |
-son nefesini veren kimdir? denmiş. |
Ümit Şimşek Meali |
“Yok mu kurtaran?” dendiğinde, |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir! |
M. Pickthall (English) |
And men say: Where is the wizard (who can save him now)? |
Yusuf Ali (English) |
And there will be a cry, "Who is a magician (to restore him)?" |