Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Lâkin o, (sadece) yalanlamış ve (Hakk’tan) yüz çevirip (uzaklaşmıştı). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve fakat yalanlamıştır, yüz çevirmiştir. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Tam tersine gerçekleri yalanladı ve ondan uzak durdu. |
Ahmet Tekin Meali |
Fakat peygamberi, Kur'ân'ı yalanladı, arkasını dönüp güç ve iktidarını kullanarak, halkı peygambere karşı yönlendirdi. |
Ahmet Varol Meali |
Ancak yalanladı ve yüz çevirdi. |
Ali Bulaç Meali |
Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Ancak yalan söyledi ve (itaat etmekten) yüz çevirdi. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Fakat yalanladı ve arkasını döndü. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
31,32,33,34,35. Ne doğruladı, ne de kulluk görevini yerine getirdi. Fakat yalanladı ve yüz çevirdi. Sonra da çalım sata sata yürüyerek ailesine gitmişti. Sana yazıklar olsun, yazıklar! Tekrar tekrar sana yazıklar olsun, yazıklar! |
Cemal Külünkoğlu Meali |
31,32,33. İşte o, ne samimi inanıp tasdik etti ne de namaz kıldı. Ancak (Hak adına her şeyi) yalanladı ve (itaat etmekten) yüz çevirdi. Sonra da böbürlenerek ailesine gitti. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
31,32,33. O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. |
Diyanet Vakfı Meali |
Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti. |
Edip Yüksel Meali |
Fakat yalanladı ve yüz çevirdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Fakat yalanladı ve döndü. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve lâkin yalan dedi ve döndü |
Hasan Basri Çantay Meali |
fakat (üstelik Kur'ânı) yalanlamış, (îmâna) arkasını dönmüş, |
Hayrat Neşriyat Meali |
Fakat yalanladı ve yüz çevirdi. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Ancak yalanladı ve gelen doğrulardan (ayetlerden) yüz çevirdi. |
Kadri Çelik Meali |
Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti. |
Mahmut Kısa Meali |
Tam tersine, hakîkati yalanlamış ve ayetlerimden yüz çevirmişti. |
Mehmet Türk Meali |
31,32. Hani o adam1 (dünyada) sadaka vermediği, namaz kılmadığı gibi bir de inkâr edip, (hakka) arkasını dönüyordu.* |
Muhammed Esed Meali |
tam tersine, hakikati yalanladı ve [ondan] uzaklaştı, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
fakat yalanladı ve sırt döndü; |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi. |
Suat Yıldırım Meali |
Hep hakkı yalan sayıp ona sırtını dönerdi. |
Süleyman Ateş Meali |
Fakat yalanladı, döndü. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Ama yalana yönelmiş ve doğrulara sırt çevirmiş, |
Şaban Piriş Meali |
Fakat, yalanlamış, yüz çevirmiş. |
Ümit Şimşek Meali |
Yalnız yalanladı, yüz çevirdi. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü. |
M. Pickthall (English) |
But he denied and flouted. |
Yusuf Ali (English) |
But on the contrary, he rejected Truth and turned away! |