Furkân Suresi 19. Ayet


Arapça

فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا


Türkçe Okunuşu

Fe kad kezzebûkum bimâ tekûlûne fe mâ testetîûne sarfan ve lâ nasrâ(nasran), ve men yazlım minkum nuzıkhu azâben kebîrâ(kebîren).


Kelimeler

fe kad o zaman, böylece olmuştu
kezzebû-kum sizi yalanladılar
bimâ şey ile
tekûlûne söylüyorsunuz
fe o zaman, böylece
mâ testetîûne gücünüz yetmez, muktedir olamazsınız
sarfan uzaklaştırmak
ve lâ nasran ve yardım olmaz
ve men ve kim
yazlım zulmeder
min-kum sizden
nuzık-hu ona tattırırız, tattıracağız
azâben azap
kebîren büyük, yaşlı

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Müşriklere ve Müslüman geçinip sahte şefaatçiler edinenlere:) “İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardım (temin edebilirsiniz) . Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız” (denilecektir).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Gerçekten de söylediklerinizi reddedip yalanlar sizi ve sizden ne azabı gidermeye güçleri yeter, ne size yardıma kudretleri var. Ve sizden kim zulmederse ona. büyük bir azap tattırırız.
Abdullah Parlıyan Meali Gerçekten taptıklarınız, söylediğiniz şeyler hakkında sizi yalanladılar. Artık bu durumda ne başınıza gelen azabı savmaya gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz. Sizden kim haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.
Ahmet Tekin Meali Ötekilere hitaben: “İşte taptıklarınız, kendilerinin tanrı olduğu konusundaki söylediklerinizi, sizi yalanladılar. Artık ne azâbımızı geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz, sizden kim baskı, zulüm ve işkence yapar, zulme âlet olur, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerse ona büyük bir azap tattıracağız.” denir.
Ahmet Varol Meali Böylece sizi, söyledikleriniz konusunda kesinlikle yalanlamışlardır. Artık ne (azabı) geri çevirmeye ne de yardıma [4] güç yetirebilirsiniz. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azap tattırırız.*
Ali Bulaç Meali 'İşte (ilahlarınız) söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız.'
Ali Fikri Yavuz Meali İşte (ey kâfirler, taptıklarınız) sizi, sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık (azabı) ne savmağa, ne de bir yardım görmiye çare bulamıyacaksınız. Sizden kim zulüm yaparsa, ona büyük bir azab tattıracağız.
Bahaeddin Sağlam Meali (Allah o ilahlara tapanlara:) “İşte, ilahlarınız dahi dediklerinizi yalanladılar. Artık sizler ne azabı geri çevirebilirsiniz nede kendinize yardım edebilirsiniz. Demek, sizden kim zulmederse (Allah’a eş koşarsa,) ona büyük bir azap tattırırız.
Bayraktar Bayraklı Meali İşte, tanrı dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz! İçinizden, haksızlık eden kimseye büyük bir azap tattırırız.
Cemal Külünkoğlu Meali (Bunun üzerine Allah müşriklere der ki:) “İşte düzmece ilahlarınız, sizin sözlerinizi yalanladılar. Artık ne azabımı başınızdan savabilirsiniz ve ne de size yardım edecek birini bulabilirsiniz. Sizden kim zulmederse (Allah'tan başka varlıklara tanrısal nitelikler yüklerse) ona büyük bir azap tattıracağız.”
Diyanet İşleri Meali (Eski) "Söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar, artık kendinizden azabı çeviremez, yardım da göremezsiniz. Zulmedenlerinize büyük bir azap tattıracağız" denir.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) (İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.
Diyanet Vakfı Meali (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!
Edip Yüksel Meali Onlar sizin bu söylediklerinizi yalanlamış bulunuyorlar. Siz ne veto edebilir, ne de yardım edebilirsiniz. Hatta sizden zulmeden olursa ona da büyük bir azap tattırırız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir.) İşte (taptıklarınız) sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız.
Elmalılı Meali (Orjinal) Demek sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır, artık ne savmağa ne de bir yardıma çare bulamıyacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azâb tattıracağız
Hasan Basri Çantay Meali İşte (tapdıklarınız) sizi, dedikleriniz hakkında, kat'î suretde yalancı çıkarmışlardır. O halde ne (azabınızı) döndürmiye, ne de (bu hususda) herhangi bir yardıma asla muktedir olamayacaksınız. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâb tatdırırız.
Hayrat Neşriyat Meali (Bunun üzerine diğerlerine şöyle denir:) “İşte (taptıklarınız) söylemekte olduklarınızda sizi gerçekten yalancı çıkardılar; şimdi ne (azâbı) geri çevirmeye, ne de(kendinize) bir yardıma güç yetirebilirsiniz.” Artık içinizden kim zulmederse (bilsin ki), ona(pek) büyük bir azab tattıracağız!
İlyas Yorulmaz Meali Bunlar sizin söylediklerinizi yalanladılar. Artık kulluk ettikleriniz sizi ne ateşten kurtarabilecek, nede size yardım edeceklerdir. Artık sizden kim haddi aşıp haksızlık yapmışsa, ona büyük bir azap tattıracağız.
Kadri Çelik Meali “İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız.”
Mahmut Kısa Meali Bunun üzerine Allah kâfirlere seslenerek, “İşte görüyorsunuz ya!” diyecek,“Tanrı yerine koyduğunuz bu varlıklar, ileri sürdüğünüz bütün iddialarınızın yalan olduğunu ortaya koydular! Artık ne başınıza gelecek azâbı geri çevirebilirsiniz, ne de kendinize bir yardımcı bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim böyle bir zulüm işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!” İşte kâfirlerin tanrılaştırdığı kimseler, onları Kıyâmet Gününde böyle reddedecek. Fakat yine de, Peygamberlerde olağanüstü özellikler arayanlar var. Oysa ki:
Mehmet Türk Meali (Bunun üzerine ötekilere): “işte bakın, (ilâhlarınız,) sizin söylediklerinizi yalanlıyorlar. Artık (bundan sonra azabı) da uzaklaştıramazsınız, (kendinize) yardım edecek birini de bulamazsınız. Sizden kim de (dünyada) zulmetmişse, ona büyük bir azap tattıracağız.” (denilir.)
Muhammed Esed Meali [Bunun üzerine, Allah da, müşriklere]: “İşte [sizin tanrı yerine koyduğunuz kimseler, geçmişte] ileri sürdüğünüz iddiaların yalan olduğunu ortaya koydular” diyecek, “artık ne [hak ettiğiniz azabı] savuşturabilirsiniz, ne de kendinize bir destek bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim [böyle bir] kötülük işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!”
Mustafa İslamoğlu Meali Bunun üzerine (Allah şirk koşanlara şöyle demişti): “Doğrusu o (tanrılık yakıştırdıklarınız), söylediklerinizin tümünde sizin yalancı olduğunuzu ortaya çıkarıyorlar. Artık ne (cezayı) atlatmaya mecaliniz yeter ne de yardım almaya:[3101] zira sizden her kim (hakikati) tersyüz ederse,[3102] ona büyük bir azab tattıracağız.”*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali (Ey müşrikler!) «İşte sizi söyler olduğunuz şeylerde tekzîp ettiler. Artık ne (azabı) bertaraf etmeğe ve ne de yardıma muktedir olamayacaksınız ve sizden her kim ki zulmeder ise ona büyük bir azap tattıracağız.»
Suat Yıldırım Meali “İşte gördünüz a! ” denir o müşriklere, “Taptığınız nesneler söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı savmaya, ne yardım temin etmeye çare bulamazsınız. ”(İşte ey bütün insanlar! Bilin ki: ) İçinizden kim bu şirk koşma zulmünü işlerse, ona büyük bir azap tattıracağız. *
Süleyman Ateş Meali (Bu kez hitap, bunlara tanrı diye tapanlara yönelir.) İşte (tanrı) dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne (azabı geri) çevirmeğe gücünüz yeter, ne de (kendinize) bir yardım bulabilirsiniz! Sizden kim zulmederse ona büyük bir azab taddırırız.
Süleymaniye Vakfı Meali (Allah Teâlâ diyecek ki;) bunlar, anlattıklarınızı yalan saymışlardı. Bugün bunları ne azaptan kurtarabilirsiniz ne de yardım edebilirsiniz. Sizin içinizden yanlışa Allah’ı ikinci sıraya koymuşsa[*] ona büyük bir azap tattırırcağız.*
Şaban Piriş Meali İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de gücünüz yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız.
Ümit Şimşek Meali İşte, onlar sizi sözünüzde yalancı çıkardılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne bir yardım bulmaya. İçinizden kim zulmederse Biz ona büyük bir azap tattırırız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.
M. Pickthall (English) Thus they will give you the lie regarding what ye say, then ye can neither avert (the doom) nor obtain help. And whoso among you doeth wrong, We shall make him taste great torment.
Yusuf Ali (English) ((Allah) will say): "Now have they proved you liars in what ye say: so ye cannot avert (your penalty)(3074) nor (get) help." And whoever among you does wrong, him shall We cause to taste of a grievous Penalty.*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları