Yûsuf Suresi 15. Ayet


Arapça

فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ


Türkçe Okunuşu

Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).


Kelimeler

fe lemmâ olunca, olduğu zaman
zehebû bi-hî onu götürdüler (onunla gittiler)
ve ecmeû ve topluca, toplu olarak, hep beraber
en yec'alû-hu onu kılmak için (bırakmak için)
içinde, vardır
gayâbet dip, derinlik
el cubbi kuyu
ve evhaynâ ve biz vahyettik
ileyhi ona
le tunebbienne-hum mutlaka onlara haber vereceksin
bi emri-him onların yaptıklarını, onların işini
hâzâ bu
ve hum ve onlar
lâ yeş'urûne (şuurunda) bilincinde olmazlar,

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Nitekim vaktâki (hain kardeşleri) onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdikleri zaman, Biz ona (Hz. Yusuf'a şöyle) vahyettik: "Andolsun sen onlara, kendileri (şuursuz vaziyette gelişmelerin) farkında değilken, bu yaptıkları (kötü) işlerini (ve hıyanet girişimlerini tek tek) haber verecek (ve mahcup edecek) sin."
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Sonucu onu götürüp kuyuya atmaya hep beraber karar verdikleri zaman ona, andolsun ki farkında bile olmadıkları bir anda şu yaptıklarını haber vereceksin onlara diye vahyetmiştik.
Abdullah Parlıyan Meali Ne zaman ki, Yûsuf'u alıp götürdüler ve toplanıp onu, kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz de ona: “Andolsun ki, sen bir gün onların bu yaptıklarını, kendilerine farkına varmadıkları bir sırada, haber verceksin” diye vahyettik.
Ahmet Tekin Meali Onu götürüp, suyu çekilmek üzere olan bir kuyuya atmaya birlikte karar verdikleri zaman biz Yûsuf'a: “Andolsun ki, sen onların bu planlarını, onlar farkında değillerken, kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.
Ahmet Varol Meali Sonuçda onu götürdüklerinde ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdiklerinde biz de ona: "Andolsun sen, onların bu işlerini farkında olmayacakları bir sırada kendilerine bildireceksin" diye vahyettik.
Ali Bulaç Meali Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine birlikte atmaya davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: 'Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.'
Ali Fikri Yavuz Meali Nihayet kardeşleri, Yûsuf'u alıp götürünce, onu kuyunun dibine koymaya karar verdiler. Biz de Yûsuf'a şöyle vahyettik: “- Muhakkak sen onlara, hiç farkında değillerken bu işlerini haber vereceksin.”
Bahaeddin Sağlam Meali Onu alıp götürdükleri, kuyunun derinliklerine koymak için toplandıkları zaman, (Biz onu koruduk) ve ona: “Sen, kardeşlerinin bu durumlarını onlara sonra haber vereceksin” diye vahyettik. Fakat kardeşleri bunun farkında değillerdi.
Bayraktar Bayraklı Meali Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yûsuf'a, “Andolsun ki sen onların bu işlerini, onlar farkına varmadan kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.
Cemal Külünkoğlu Meali Nihayet kardeşleri onu götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz Yusuf'a: “Andolsun ki, gün gelecek sen, onların bu yaptıklarını (senin kim olduğunu) kavrayamayacakları bir anda kendilerine hatırlatacaksın!” diye vahyettik.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan haber vereceksin, diye vahyettik.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.
Diyanet Vakfı Meali Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf'a: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.  *
Edip Yüksel Meali Onu götürdükleri ve kuyunun dibine atmak için topluca karar verdikleri sırada biz ona: "(Üzülme) Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir anda onlara anlatacaksın," diye vahyettik*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Nihayet kardeşleri, Yusuf'u alıp götürdüler ve kuyunun dibine bırakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona şöyle vahyettik: "Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sırada bu yaptıklarını haber vereceksin".
Elmalılı Meali (Orjinal) Bunun üzerine vaktâ ki onu götürdüler ve kuyunun dibine koymağa karar verdiler, biz de ona şöyle vahyettik, kasem olsun ki sen onlara hiç farkında değillerken bu işlerini haber vereceksin
Hasan Basri Çantay Meali Nihayet vaktaki onu götürdüler, onu kuyunun dibine bırakmayı elbirlik kararlaşdırdılar. Biz de kendisine: «Andolsun ki sen onlara, hiç farkında değillerken, (bir gün) bu işlerini haber vereceksin» diye vahyetdik.
Hayrat Neşriyat Meali Nihâyet (kardeşleri) onu götürüp, kendisini kuyunun dibine bırakmaya hep berâber karar verdiklerinde (ona eziyet ettiler de biz) ona: “Şânım hakkı için, bu işlerini onlar hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine haber vereceksin!” diye vahyettik.
İlyas Yorulmaz Meali Kardeşleri Yusuf'u götürüp, kuyunun dibine atmak için bir araya geldiklerinde, haberleri olmadan (seni tanımadıklar bir zamanda), yaptıkları bu işi onlara mutlaka haber vereceksin diye Yusuf'a vahyettik.
Kadri Çelik Meali Yusuf'u götürüp bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdıklarında, biz ona, “Şüphesiz sen, farkında olmadıkları bir sırada, bu yaptıklarını onlara haber vereceksin” diye vahyettik.
Mahmut Kısa Meali Böylece, babalarını iknâ ederekYûsuf’u yanlarına alıp yola çıktılar.Onu götürüp kervanların uğrak yeri olan eski bir kuyunun içine atmaya karar verdiklerinde, büyük bir üzüntü ve endişe içinde olan Yûsuf’a şöyle vahyettik: “Ey Yûsuf! Sakın korkma, ümitsizliğe kapılma! Çünkü Biz seni buradan kurtaracak ve yüce makâmlara ulaştıracağız. Yıllar sonra, kardeşlerinle tekrar karşılaşacaksın. İşte o gün, onlarseni tanımadıkları için olup bitenlerin farkında bile değillerken, bu çirkin davranışlarını onlara haber vereceksin. O zaman, hepsi utanç ve pişmanlıkla başlarını öne eğip senden özür dileyecekler.”
Mehmet Türk Meali (Kardeşleri,) onu götürüp kuyunun dibine atmaya karar verdikleri zaman Biz (Yûsuf’a): “Sen onlara bu yaptıklarını hiç beklemedikleri bir sırada mutlaka haber vereceksin.” diye vahyettik.1*
Muhammed Esed Meali Ve böylece, o'nu kuyunun dibine atmaya karar verip yanlarında götürürlerken, kendisine “Gün gelecek [senin kim olduğunu] kavrayamayacakları bir anda bu yaptıklarını kendilerine hatırlatacaksın!” diye vahyettik. 16
Mustafa İslamoğlu Meali İşte bu minval üzre, onu kuyunun derinliklerine atmada söz birliği etmiş bir hâlde yanlarında götürüyorlardı ki, Biz ona “(Bir gün gelecek) kendileri hiç farkında değilken onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin” diye ilham ettik.[1835]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki, Yusuf ile beraber gittiler ve O'nu kuyunun dibine atmaya müttefikan karar verdiler. Biz de O'na şöyle vahyettik: «Kasem olsun ki, sen onlara hiç farkında olmadıkları halde bu işlerinden elbette haber vereceksin.»
Suat Yıldırım Meali Derken kardeşleri onu alıp götürünce ve onu kuyunun dibine bırakma konusunda görüş birliğine varınca, Biz de Yusuf'a şöyle vahyettik: “Zamanı gelecek, onların hiç hatırlarına gelmediği ve seni hiç tanımadıkları bir sırada, kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın. ”
Süleyman Ateş Meali Nihayet onu götürüp de kuyunun dibine atmağa topluca karar verdikleri zaman biz, Yusuf'a: "Andolsun sen onların bu işlerini, hiç farkında olmayacakları bir sırada kendilerine haber vereceksin!" diye vahyettik.
Süleymaniye Vakfı Meali Su çukurunun görünmeyen yerine bırakmak için söz birliği içinde götürdükleri sırada Yusuf’un içine şunu vahyettik: “Bir gün, hiç beklemedikleri bir anda onlara, yaptıkları bu işi bildireceksin.”
Şaban Piriş Meali Yusuf'u götürdüler, kararlaştırdıkları gibi onu bir kuyunun dibine bıraktılar. Biz de ona, onlara bu yaptıklarını haber vereceksin, fakat onlar seni tanımayacak diye vahyettik.
Ümit Şimşek Meali Yusuf'u götürdüklerinde, onu kuyu dibine bırakmaya karar verdiler. Biz de ona “Sen onlara bu yaptıklarını, farkında olmadıkları bir sırada haber vereceksin” diye vahyettik.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Onu götürüp kuyunun dibine koymaya karar verdiklerinde biz de ona şöyle vahyettik: Yemin olsun ki sen onlara, şu yaptıklarını hiç farkında olmayacakları bir sırada haber vereceksin."
M. Pickthall (English) Then, when they led him off, and were of one mind that they should place him in the depth of the pit, We inspired in him: Thou wilt tell them of this deed of theirs when they know (thee) not.
Yusuf Ali (English) So they did take him away, and they all agreed to throw him down to the bottom of the well: and We put into his heart(1646) (this Message): ´Of a surety thou shalt (one day) tell them the truth of this their affair while they know (thee) not.´(1647)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları