Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Hain ve hilekâr kardeşleri:) “Ey babamız gerçek şu ki, biz gittik, (oynayıp) yarışırken, Yusuf’u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin” demişlerdi. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Baba demişlerdi, biz yarışa gitmiştik, Yusuf'u da elbiselerimizin başında bırakmıştık, bir kurt gelip yemiş onu, fakat biz doğru söylesek de sen inanmazsın bize. |
Abdullah Parlıyan Meali |
“Ey babamız!” dediler. “Yarış yapmak için bulunduğumuz yerden biraz uzaklaşmış ve Yûsuf'u eşyamızın başına bırakmıştık. Bir de ne görelim, onu kurt yemiş. Ama biliyoruz ki, biz böylece doğruyu söylüyor olsak da, sen bize inanmayacaksın.” |
Ahmet Tekin Meali |
“Ey babamız, biz yarış yaparken uzaklaştık. Yûsuf'u eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş. Biz doğru söylesek bile sen bize itimat etmeyeceksin.” dediler. |
Ahmet Varol Meali |
"Ey babamız! Biz gittik yarışıyorduk. Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Bu sırada onu kurt yemiş. Ama biz doğru söylesek de sen bize inanacak değilsin" dediler. |
Ali Bulaç Meali |
Dediler ki: 'Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Şöyle dediler: “- Ey babamız, biz gittik koşu yapıyorduk. Yûsuf'u da eşyamızın yanında bırakamıştık. Bir de gördük ki, onu kurt yemiş. Şimdi biz ne kadar doğru söylesek de, sen bize inanmazsın.” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Dediler ki: “Ey babamız! Biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da eşyamızın yanına bıraktık. O ara kurt gelip onu yemiş. Biz doğru da olsak, bize inanacak değilsin.” |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Ey babamız!” dediler, “Biz yarış yapmak üzere uzaklaşmış, Yûsuf'u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
“Ey babamız! Gerçek şu ki; yarış yapmak için bulunduğumuz yerden (biraz) uzaklaşmış ve Yusuf'u azıklarımızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! (Biliyoruz ki,) her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmayacaksın” dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
16,17. Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiklerinde: "Ey babamız! İnan olsun biz yarış yapıyorduk; Yusuf'u eşyamızın yanına bırakmıştık; bir kurt onu yedi. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen bize inanmazsın" dediler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
“Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf’u da eşyamızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın” dediler. |
Diyanet Vakfı Meali |
Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın. |
Edip Yüksel Meali |
"Ey babamız," dediler, "Gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Sonunda onu kurt yedi. Doğru konuşsak bile sen bize inanmıyacaksın." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Dediler ki: "Ey babamız! Biz gittik, aramızda yarış yapıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Bir de baktık ki, onu kurt yemiş. şu anda biz doğru da söylesek, yine de sen bize inanacak değilsin." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Dediler: ey pederimiz, biz gittik yarış ediyorduk, Yusüfü eşyamızın yanında bırakmıştık bir de baktık ki onu kurt yemiş, şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmazsın |
Hasan Basri Çantay Meali |
«Ey babamız, dediler, hakıykaten biz gitdik. Yarış edecekdik. Yuusufu da eşyamızın yanına bırakmışdık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş! Biz doğru söyleyenler olsak da (biliyoruz ki) sen bize inanıcı değilsin». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Dediler ki: “Ey babamız! Doğrusu biz gittik, yarış ediyorduk; Yûsuf'u da eşyâmızın yanında bırakmıştık (bir de baktık) ki onu kurt yemiş! Şimdi (biz), ne kadar doğru söyleyen kimseler olsak da, sen bize inanıcı değilsin!” |
İlyas Yorulmaz Meali |
“Ey Babamız! Biz yarış yaparken Yusuf'u mallarımızın başında bırakmıştık. Sonra onu bir kurt yemiş. Şimdi biz doğru söylesek de sen bizim söylediklerimize inanmazsın, ama biz doğru söylüyoruz” dediler. |
Kadri Çelik Meali |
“Ey babamız! Biz gittik, yarışıyorduk ve Yusuf'u eşyamızın yanına bırakmıştık; derken kurt onu yedi. Ama biz doğruyu söyleyenler olsak bile sen bize inanan kimse değilsin” dediler. |
Mahmut Kısa Meali |
“Ey babamız!” dediler, “Biz aramızda yarışmak için konakladığımız yerden azıcık uzaklaşmış, Yûsuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Döndüğümüzde ne görelim, bir kurt parçalamış onu! Fakat biliyoruz ki, biz her ne kadar doğruyu söylüyor olsak da, sen bize haklı olarak inanmayacaksın!” |
Mehmet Türk Meali |
Ve: “Ey Babamız! Biz (kendi aramızda) yarışmaya gidince, Yûsuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. O esnada onu bir kurt yemiş. Ama biz doğruyu söylesek bile zâten sen bize inanmazsın.”1 dediler.* |
Muhammed Esed Meali |
“Ey babamız!” dediler, “Yarış yapmak için bulunduğumuz yerden (biraz) uzaklaşmış ve Yusuf'u azıklarımızın yanında bırakmıştık... Meğer kurt kapmış o'nu! Ama [biliyoruz ki,] biz böylece doğruyu söylüyor olsak da sen bize inanmayacaksın!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
“Ey babamız!” dediler, “Yarış yapma amacıyla uzaklaşmıştık. Yusuf’u da eşyalarımızın başında bırakmıştık. Bir de baktık ki onu kurt yemiş.[1836] Ama biz ne kadar doğruyu söylersek söyleyelim, yine de sen bize inanmayacaksın!”* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Dediler ki: «Ey bizim pederimiz! Biz hakikaten bir yarış ederek gittik. Yusuf'u da eşyamızın yanında bıraktık, hemen O'nu kurt yemiş ve sen bize velev ki doğru sözlü kimseler olmuş isek de inanır değilsin.» |
Suat Yıldırım Meali |
16, 17. Yatsı vakti, ağlayarak babalarının yanına dönüp dediler ki: “Sevgili babamız, biz yarışmak üzere bulunduğumuz yerden ayrılırken Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bıraktık. Bir de döndük ki onu kurt yemiş! Şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmayacaksın! ” |
Süleyman Ateş Meali |
Ey babamız, dediler, biz gittik, yarışıyorduk; Yusuf'u yiyeceğimizin yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş! Ama biz doğru söylesek de sen bize inanmazsın! |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Dediler ki: “Baba! Baba! Gittik… Yarışacaktık… Yusuf’u eşyalarımızın yanında bıraktık. Sonra onu kurt yemiş. Gerçi ne kadar doğruyu söylesek de bize inanacak değilsin.” |
Şaban Piriş Meali |
- Babamız, inan ki biz yarış yapıyorduk. Yusuf'u eşyalarımızın yanına bırakmıştık, o sırada kurt onu yemiş. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen yine bize inanmazsın, dediler. |
Ümit Şimşek Meali |
Dediler ki: “Baba, biz yarışa çıkmış, Yusuf'u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Onu kurt yemiş! Artık biz doğruyu söylesek de sen bize inanmazsın.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
"Ey babamız, dediler, gittik, yarışıyorduk; Yûsuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık, kurt onu yemiş. Şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmayacaksın." |
M. Pickthall (English) |
Saying: O our father! We went racing one with another, and left Joseph by our things, and the wolf devoured him, and thou believest not our sayings even when we speak the truth. |
Yusuf Ali (English) |
They said: "O our father! We went racing with one another,(1649) and left Joseph with our things; and the wolf devoured him.... But thou wilt never believe us even though we tell the truth."(1650)* |