Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Şaşkınlaşan kardeşleri: Yoksa) “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediklerinde: “(Evet) Ben Yusuf'um” demişti. “Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim (kötülük ve nankörlükten) sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz” diyerek (olup biteni tek tek haber vermişti). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Yoksa dediler, sen Yusuf musun? Ben dedi Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah lutfetti bize. Şüphe yok ki kim çekinir ve sabrederse mutlaka Allah, bu çeşit iyilik edenlerin ecrini zayi etmez. |
Abdullah Parlıyan Meali |
“Aaa, yoksa sen Yûsuf musun?” diye haykırdılar. O da: “Ben Yûsuf'um, bu da benim kardeşim Bünyamin, Allah bize birbirimize kavuşmayı lütfetti, bize yardımda bulunarak korudu ve yüceltti. Gerçek şu ki, kim yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışırlar ve güçlüklere göğüs gererse bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz.” |
Ahmet Tekin Meali |
Onlar:
“Yoksa sen, gerçekten Yûsuf musun?” dediler.
“Ben Yûsuf'um. Bu da kardeşim. Birbirimize kavuşmayı Allah bize lütfetti. Çünkü kim Allah'a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur ve sabrederek mücadeleye devam ederse, Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idarecilerin ve müslümanların mükâfatını zâyi etmez.” dedi. |
Ahmet Varol Meali |
"Yoksa sen gerçekten Yusuf musun?" dediler. O da: "Ben Yusuf'um. Bu da kerdeşimdir. Allah bize lütfetti. Kim sakınır ve sabrederse; şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz" dedi. |
Ali Bulaç Meali |
'Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?' dediler. 'Ben Yusuf'um' dedi. 'Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Onlar: Yoksa sen, Yûsuf musun? dediler. O da: “- Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Gerçekten Allah bize lutfetti. Doğrusu, kim Allah'dan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse, muhakkak ki Allah bu gibi muhsinlerin mükâfatını zayi etmez.” dedi. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Onlar: “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. O: “Ben, Yusuf’um. Bu da kardeşimdir. Allah bize ikram ve iyilik etti. Şüphesiz kim, kendini kötülüklerden korursa ve sabrederse, muhakkak Allah, güzel amel yapanların ücretini zayi etmez.. “ dedi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Â, yoksa sen Yûsuf musun?” dediler. “Ben Yûsuf'um, bu da kardeşimdir” dedi. “Allah bize lütfetti. Doğrusu, kim Allah'tan sakınır ve sabrederse, Allah iyilik edenlerin ödülünü vermemezlik etmez.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
“Ne? Yoksa sen Yusuf musun?” diye haykırdılar. “Evet, ben Yusuf'um” dedi. “Ve bu da benim kardeşimdir. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi Allah'a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışır ve güçlüklere göğüs gererse, (bilsin ki,) Allah iyilerin emeklerini boşa çıkarmaz!” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
"Yoksa sen Yusuf musun?" dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini katiyen zayi etmez" dedi. . |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Kardeşleri, “Yoksa sen, sen Yûsuf musun?” dediler. O da, “Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Allah, bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez” dedi. |
Diyanet Vakfı Meali |
Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi. |
Edip Yüksel Meali |
"Yoksa sen, sen gerçekten Yusuf musun," dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. ALLAH bize iyilikte bulundu. Kim erdemli davranır ve sabrederse elbette ALLAH güzel davrananları ödülsüz bırakmaz," dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
A a, sen, sen Yusüf müsün? dediler, ben, dedi: Yusüfüm, bu da kardeşim, Allah bize lutfile in'am buyurdu: hakikat bu: her kim Allahdan korkar ve sabr ederse her halde Allah, muhsinlerin ecrini zayi' etmez |
Hasan Basri Çantay Meali |
«A, sen, sen, saahi Yuusuf musun?» dediler. O da: «Ben, dedi, Yuusufum. Bu da kardeşim. Allah bize (selâmet ve kerametle) lûtfetdi. Zîrâ hakıykat şudur ki: Kim (Allahdan) korkar, (belâlara) katlanırsa her halde Allah iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez». |
Hayrat Neşriyat Meali |
(Onlar:) “Yoksa sen, gerçekten sen, Yûsuf musun?” dediler. (O da:) “(Evet) ben Yûsuf'um, bu da kardeşim! Şübhesiz ki Allah bize lütufta bulundu. Doğrusu şu ki, kim(Allah'dan) sakınır ve sabrederse, artık şübhesiz Allah, iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi' etmez” dedi. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Onlar da “O zaman sen mutlaka Yusuf olmalısın” dediler. O da “Evet ben Yusuf'um bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulunmuştur. Kim Allah dan sakınıp korunur ve güçlükler karşısında inancını yitirmezse (sabrederse), Allah, güzel ve doğru davranarak iyilik yapanların karşılıklarını eksiltmez” dedi. |
Kadri Çelik Meali |
“Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. (Yusuf,) “Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu. Doğrusu kim takva sahibi olur ve sabrederse (bilsin ki) Allah ihsan sahiplerinin ecrini asla zayi etmez” dedi. |
Mahmut Kısa Meali |
Bu sözler üzerine, bütün ihtişâmıyla karşılarında duran Yusuf’a yeniden ve dikkatle bir daha baktılar. Sonra hayret ve dehşet içerisinde, “Aman Allah’ım!” diye haykırdılar, “Sen, yoksa sen Yûsuf musun?” O da: “Evet, ben Yûsuf’um ya!” diye karşılık verdi. Sonra Bünyamin’i göstererek, “İşte bu da kardeşim, Allah ikimize de lütufta bulundu. Evet, her kim dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüklerden sakınır vezorluklar karşısında göğüs gererek sabretmesini bilirse, hiç kuşkusuz Allah, iyilik yapanların emeğini boşa çıkarmayacaktır!” |
Mehmet Türk Meali |
(Yûsuf’un kardeşleri): “Yoksa sen, sahiden Yûsuf musun?” dediler. O da: “(Evet) ben Yûsuf’um, bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah, bize iyilikte bulundu. Gerçek şu ki, kim fenalıklardan sakınır ve (sıkıntılara) sabrederse, kesinlikle Allah iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.” dedi. |
Muhammed Esed Meali |
“Ne? Yoksa sen Yusuf musun?” diye haykırdılar. “Ben Yusuf'um” dedi, “ve bu da benim kardeşim. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi 92 Allah'a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışıyor ve güçlüklere göğüs geriyorsa, bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Onlar atılıverdiler: “Ne? Yoksa sen… sen Yusuf musun?”[1908] (Yusuf): “Ben Yusuf’um, işte bu da kardeşimdir!” diyerek ekledi: “Allah bize lütfetti; çünkü her kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve (musibete) sabrederse,[1909] iyi bilsin ki Allah iyilerin yaptığını karşılıksız bırakmaz.”[1910]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf'um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika'da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.» |
Suat Yıldırım Meali |
“Aa! Sen, yoksa sen Yusuf musun? ” dediler. O da: “Evet ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Gerçekten Allah bizi lütfuna mazhar etti. Şu kesindir ki, kim Allah'ı sayıp haramlardan sakınır, itaatlara devam ve imtihanlara sabrederse, Allah da böyle güzel hareket edenlerin mükâfatını asla zayi etmez. ” |
Süleyman Ateş Meali |
A, yoksa sen, Yusuf musun? dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir, dedi. Allah bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Dediler ki “Sen misin? Evet, sen gerçekten Yusuf’sun.” (Yusuf:) “Ben Yusuf’um. Bu da kardeşimdir. Allah bize iyilik etti. Kim Allah’tan çekinir ve sabırlı olursa Allah, güzel davrananların ödülünü eksiltmez.” |
Şaban Piriş Meali |
- Yoksa sen Yusuf musun? dediler. -Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize bağışta bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi kimseleri mükafatsız bırakmaz, dedi. |
Ümit Şimşek Meali |
“Sakın sen Yusuf olmayasın?” dediler. “Ben Yusuf'um, bu da kardeşim,” dedi. “Allah bize lütufta bulundu. Kim kötülükten sakınır ve sabrederse, hiç şüphe yok ki Allah iyilik yapan ve iyi kulluk edenlerin ödülünü zayi etmez.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Dediler ki: "Sen, yoksa sen Yûsuf musun?" "Evet, dedi, ben Yûsuf'um. İşte şu da kardeşim. Allah bize lütufta bulundu. Kim Allah'tan korkar, sabrederse Allah güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez." |
M. Pickthall (English) |
They said: Is it indeed thou who art Joseph? He said: I am Joseph and this is my brother. Allah hath shown us favour. Lo! he who wardeth off (evil) and endureth (findeth favour); for verily Allah loseth not the wages of the kindly. |
Yusuf Ali (English) |
They said: "Art thou indeed(1766) Joseph?" He said, "I am Joseph, and this is my brother: Allah has indeed been gracious to us (all): behold, he that is righteous and patient,- never will Allah suffer the reward to be lost, of those who do right."* |