Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(O cennet kızları) Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler (huriler göz alıcı ve çalımlıdır). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
O eşler, sanki yakut ve mercan. |
Abdullah Parlıyan Meali |
O eşler, sanki yakut ve mercan gibidirler. |
Ahmet Tekin Meali |
Sanki o güzeller yâkut ve mercandırlar. |
Ahmet Varol Meali |
Onlar sanki yakut ve mercandırlar. |
Ali Bulaç Meali |
Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Sanki o hanımlar, (saflık ve beyazlıkta, birer) yakut ve mercan... |
Bahaeddin Sağlam Meali |
58, 59. O hanımlar sanki yakut ve mercandırlar. Madem böyledir, ey insanlar ve cinler! Rabbinizin hangi yüce nimetini inkâr edeceksiniz? |
Bayraktar Bayraklı Meali |
56,57,58,59. Orada, gözlerini eşlerinden ayırmayan, kendilerinden önce ne insan ne de cin dokunmuş eşler olacaktır. Şimdi, Rabbinizin cennet güzelliklerini nasıl inkâr edebilirsiniz? Onlar sanki yakut ve mercan gibidirler. Şimdi, Rabbinizin cennet güzelliklerini nasıl inkâr edebilirsiniz? |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Onlar sanki yakut ve mercandır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Onlar yakut ve mercan gibidirler. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Onlar sanki yakut ve mercandır. |
Diyanet Vakfı Meali |
Sanki onlar yakut ve mercandırlar. |
Edip Yüksel Meali |
Onlar yakut ve mercan gibidirler. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Sanırsın onları yâkut-ü mercan |
Hasan Basri Çantay Meali |
Sanki onlar (birer) yaakutdur, mercandır. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Sanki onlar yâkut ve mercan gibidirler! |
İlyas Yorulmaz Meali |
O hizmetçiler yakut ve mercan gibi. |
Kadri Çelik Meali |
Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. |
Mahmut Kısa Meali |
Cennet hanımları o kadar göz alıcı, o kadar narindirler ki, tıpkı birer yakut ve mercan gibidir onlar. |
Mehmet Türk Meali |
Sanki (onlar) birer yakut ve mercandırlar. |
Muhammed Esed Meali |
İncilerin ve yakutların (güzelliği) gibi [muhteşem güzellikler vaad edildiği zaman,] |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Sanki o eşler yakut ve mercan gibi[4869] (birbirine yakışan) güzellikleriyle (göz kamaştıracak):* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Sanki onlar, yakut ve mercandır. |
Suat Yıldırım Meali |
O hanımlar parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar. |
Süleyman Ateş Meali |
Sanki onlar yakut ve mercandırlar. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Yakut ve mercan gibidirler. |
Şaban Piriş Meali |
Sanki onlar yakut ve mercan gibidir. |
Ümit Şimşek Meali |
Sanki birer yakut ve mercandırlar. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Sanki yakut onlar, sanki mercan... |
M. Pickthall (English) |
(In beauty) like the jacinth and the coral stone. |
Yusuf Ali (English) |
Like unto Rubies and coral.(5211)* |