Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ey Nebim!) Ne bilirsin; belki o, (Senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti? |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Belki o, arınacaktır, ne bilirsin? |
Abdullah Parlıyan Meali |
Ne bilirsin belkide O senden öğrenecekleriyle günahlarından temizlenecekti. |
Ahmet Tekin Meali |
Âmâ gelince senin böyle davranman gerektiğini bildiren belgeler neler? Umulur ki o pislikten, küfürden temizlenecek, vicdanını arındıracak. |
Ahmet Varol Meali |
Ne bilirsin belki de o arınacaktır? |
Ali Bulaç Meali |
Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak? |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Nereden bileceksin? Belki o kör arınacaktı. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10. Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun. [719][720]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
3,4. (Resulüm!) Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle cehalet kirinden) temizlenecekti yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Ne bilirsin, belki de o arınacak; |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, |
Diyanet Vakfı Meali |
1, 2, 3, 4. (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. |
Edip Yüksel Meali |
Ne bilirsin, belki de o arınacak; |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ne bilirsin, belki o temizlenecek? |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ne bilirsin o belki temizlenecek |
Hasan Basri Çantay Meali |
(Onun haalini) sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle) temizlenecekdi. |
Hayrat Neşriyat Meali |
3,4. (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Nereden bileceksin ki. Belki o temizlenecek. |
Kadri Çelik Meali |
Ne bilirsin sen, belki o arınacak? |
Mahmut Kısa Meali |
Hayır, bunu yapmamalıydın, ey Peygamber! Ne biliyorsun, belki de o kör adam, senin okuyacağın birkaç ayet sayesinde günah kirlerinden arınıp tertemiz bir kul olacak? |
Mehmet Türk Meali |
(Ey Muhammed!) Nereden biliyorsun! Belki o, (günâhlarından) temizlenecek, |
Muhammed Esed Meali |
Nereden bilebilirsin [ey Muhammed,] belki de o arınacaktı, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
“Ve (sana gelince Ey Nebi!) Sen nereden bileceksin o (müşrikin) arınacağına[5566] dair bir ihtimal[5567] bulunduğunu;* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir? |
Suat Yıldırım Meali |
3, 4. Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı? |
Süleyman Ateş Meali |
Ne bilirsin belki o arınacak? |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Ne biliyorsun, belki o kendini geliştirecekti, |
Şaban Piriş Meali |
Ne bilirsin belki o, arınacaktır. |
Ümit Şimşek Meali |
Nereden biliyorsun, belki arınacaktı. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek. |
M. Pickthall (English) |
What could inform thee but that he might grow (in grace) |
Yusuf Ali (English) |
But what could tell thee but that perchance he might grow (in spiritual understanding)?- |