Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Sen, ona yönelip ilgi gösteriyorsun (vesözüne kulak veriyorsuniyi de), |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Artık sen onun üstüne düştükçe düşüyorsun. |
Abdullah Parlıyan Meali |
sen bütün ilgiyi onlara gösterip onların üstüne düştükçe düşüyorsun. |
Ahmet Tekin Meali |
Evet, sen onların üstüne düşüyorsun. |
Ahmet Varol Meali |
Sen ona yakın ilgi gösteriyorsun. |
Ali Bulaç Meali |
İşte sen, onda 'yankı uyandırmaya' çalışıyorsun. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Sen, ona dönüb sözüne kulak veriyorsun. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Ona yönelip önem veriyordun. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10. Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun. [719][720]* |
Cemal Külünkoğlu Meali |
5,6,7. Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince; sen, ona dönüp sözüne kulak veriyorsun. Oysa onun arınmaktan geri kalmasının sorumlusu sen değilsin. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
5,6. Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Sen, ona yöneliyorsun. |
Diyanet Vakfı Meali |
5, 6, 7. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. |
Edip Yüksel Meali |
Sen ona yöneliyorsun. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Sen ona yöneliyorsun. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Sen onun sadâsına özeniyorsun |
Hasan Basri Çantay Meali |
İşte sen onu karşına alıyor (ona yöneliyor) sun. |
Hayrat Neşriyat Meali |
5,6. (Servetinin gurûruyla) kendisini (îmâna) muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (îmâna gelir de İslâma kuvvet verir mi diye) ona yöneliyorsun! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Ancak sen yalnızca ona yöneliyorsun. |
Kadri Çelik Meali |
Sen ona yönelip ilgilenirsin. |
Mahmut Kısa Meali |
Sen, imana gelir ümidiyle —hidâyete gönlünü açan o tertemiz mümini ihmal etme pahasına— ona yöneliyorsun. |
Mehmet Türk Meali |
Sen, ona yönelip (öğüt vermeye) çalışıyorsun. |
Muhammed Esed Meali |
sen bütün ilgiyi ona gösterdin, |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Sen bütün ilgini ona yönelttin;[5570]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. |
Suat Yıldırım Meali |
5, 6. Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun. |
Süleyman Ateş Meali |
Sen ona yöneliyorsun. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sanki ona değil, duvara konuşuyorsun! |
Şaban Piriş Meali |
Sen, yöneliyorsun ona.. |
Ümit Şimşek Meali |
Sen ona yöneliyorsun. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ki sen ona yöneliyorsun; |
M. Pickthall (English) |
Unto him thou payest regard. |
Yusuf Ali (English) |
To him dost thou attend; |