Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Gözler O'nu(n Zatını görüp kavrayıp) idrak edemez; O ise bütün gözleri (ve gönülleri kapsayıp kuşatıp) idrak eder. O, (her şeyin içyüzünü ve inceliklerini ayrıntılarıyla bilen) Lâtif’tir, Habîr’dir. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Gözler onu göremez, o, gözleri görür, odur lütfü bol ve her şeyden haberdar. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O'nu anlayamaz, halbuki O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır. Zira yalnız O'dur, hikmetine tam nüfûz edilemeyen ve herşeyden haberdar olan. |
Ahmet Tekin Meali |
“Allah, gözleri ve akılları denetim ve idraki içine alırken, gözler Allah'ı dünyada göremez, akıllar dünyada ve âhirette Allah'ı kavrayamaz. O hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır ve gizli-açık her şeyden haberdardır.”* |
Ahmet Varol Meali |
Gözler onu idrak edemez. O ise gözleri idrak eder. O latiftir, her şeyden haberdardır. |
Ali Bulaç Meali |
Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Hiç bir göz onu dünyada ihata ve idrak edemez. Fakat O, (ilmiyle) bütün gözleri (varlıkları) ihata eder. O, bütün incelikleri bilir, her şeyden haberdardır. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Gözler onu görmez. Fakat O, gözleri görür. O latif (maddi olmayan) ve her şeyden haberdardır. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Gözler O'nu algılayamaz ama O, gözleri algılar. O'nun ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eder. O her şeyden haberdardır. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif'tir, haberdardır. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder.”[187] O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.* |
Diyanet Vakfı Meali |
Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır. * |
Edip Yüksel Meali |
Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
onu gözler idrâk etmez, gözleri o idrâk eder, öyle lâtif öyle habîr o |
Hasan Basri Çantay Meali |
Ona gözler erişemez. O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihaata eder. O, (kulları hakkında) gerçek rıfk-u lutf saahibidir. (Her şeyden de) haberdârdır. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Gözler O'nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Gözler O nu algılayamaz ama, O, bütün gözlere (yarattığı her şeye) ulaşır. O latif ve her şeyden haberi olandır. |
Kadri Çelik Meali |
Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. Her şeyi bütün inceliği ile bilen ve haberdar olan O'dur. |
Mahmut Kısa Meali |
O Allah ki, hiçbir akıl O’nu tüm hakîkatiyle kavrayamaz, hiçbir tasavvur O’nu kuşatamaz, hiçbir göz O’nu idrâk edemez fakat O, bütün idrâkleri, bütün akılları ve bütün gözleri çepeçevre kuşatır. Zira O latiftir, her şeye derinlemesine nüfuz eder ve her şeyden haberdardır.
Ey Peygamber! Şu evrensel mesajı tüm insanlığa duyurarak de ki: |
Mehmet Türk Meali |
Gözler Onu kavrayamaz. O, ise bütün gözleri kavrar.1 O her şeyi inceden inceye bilen, her şeyden haberdar olandır.2* |
Muhammed Esed Meali |
Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O'nu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız O'dur (hikmetine) tam nüfûz edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan. 89 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Hiçbir beşerî görüş ve tasavvur O’nu kuşatamaz, fakat O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır:[1095] Yalnızca O’dur her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan.[1096]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Gözler O'nu görüp) idrak edemez. O ise bütün gözleri idrak eder. Ve O latîftir, habîrdir. |
Suat Yıldırım Meali |
Gözler O'na erişemez. O'nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. (Gözlerin görmediği her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O'dur. [67, 14; 31, 16] {KM, Çıkış 33, 20; Yuhanna 1, 18}* |
Süleyman Ateş Meali |
Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sahibi), herşeyi haber alandır. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Gözler O'nu kuşatamaz ama O, gözleri kuşatır. O nazik davranır, her şeyin iç yüzünü bilir. |
Şaban Piriş Meali |
Gözler O'nu idrak edemez. O, gözleri idrak eder. O, lütfedendir, haberdar olandır. |
Ümit Şimşek Meali |
Gözler Onu göremez; fakat O gözleri görür.(19) Onun ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eder; O herşeyden haberdardır.* |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. |
M. Pickthall (English) |
Vision comprehendeth Him not, but He comprehendeth (all) vision. He is the Subtile, the Aware. |
Yusuf Ali (English) |
No vision can grasp Him, but His grasp is over all vision: He is above all comprehension,(931) yet is acquainted with all things.* |