En'âm Suresi 82. Ayet


Arapça

الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ


Türkçe Okunuşu

Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehum bi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne).


Kelimeler

ellezîne âmenû âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
ve lem yelbisû ve karıştırmazlar
îmane-hum îmânlarını
bi zulmin zulümler sebebiyle
ulâike işte onlar
lehum el emnu onlar emindirler
ve hum ve onlar
muhtedûne hidayete eren (kimse)lerdir

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali İman edip de imanlarına zulüm kisvesi giydirmeyen kimseler (şirke düşmeyen, haksızlık ve ahlâksızlık ameli işlemeyenler) var ya; işte güven (emniyet ve saadet) onlar içindir. Ve bunlar hidayet üzerindedir.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali İnananlar ve inançlarını haksızlıkla karıştırmayanlardır emin olmaya hak kazananlar ve onlardır doğru yolu bulmuş olanlar.
Abdullah Parlıyan Meali İman edip, imanlarını varlık sebebine aykırı davranarak karartmayanlar, işte onlardır, güven içinde olacak olan ve doğru yola ulaşmış olanlar.
Ahmet Tekin Meali İman edenler ve imanlarına şirk, baskı, zulüm, işkence, haksızlık, isyan ve inkâr bulaştırmayanlar, bunlara âlet olmayanlar, işte onlar güven içindedirler. Doğru, hak yolda, İslâm'da sebat edenlerdir."
Ahmet Varol Meali İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar; işte güven onlaradır ve doğru yolda olanlar da onlardır.
Ali Bulaç Meali İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Ali Fikri Yavuz Meali İman edip de imanlarını zulüm ve şirkle bulaştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidâyete erenler de onlardır.
Bahaeddin Sağlam Meali İnanıp da imanlarını zulüm ile örtmeyenler, işte güven, asıl olarak onlar için vardır. Ve onlar doğru yoldadırlar.
Bayraktar Bayraklı Meali İnanıp da imanlarına herhangi bir şirki bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Cemal Külünkoğlu Meali İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya; işte onlardır güven içinde olacak olanlar. Çünkü onlar doğru yolu bulmuşlardır.
Diyanet İşleri Meali (Eski) İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.*
Diyanet İşleri Meali (Yeni) İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
Diyanet Vakfı Meali İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Edip Yüksel Meali İnananlar ve imanlarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hakketmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.*
Elmalılı Hamdi Yazır Meali İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Elmalılı Meali (Orjinal) İyman edib de iymanlarını bir haksızlıkla telbis etmiyen kimseler işte korkudan emîn olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır
Hasan Basri Çantay Meali Îman edenler, bununla beraber îmanlarını haksızlıkla da bulaşdırmayanlar, işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emîn olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir.
Hayrat Neşriyat Meali Îmân edip de îmanlarını bir zulümle (şirkle) bulaştırmayanlara gelince, işte onlar var ya, kendileri için (ebedî azab korkusundan) emîn olmak vardır ve onlar hidâyete erenlerdir.
İlyas Yorulmaz Meali İman etmiş olanlar ve haksızlık yaparak (zulümle) imanlarını yok etmeyenler, işte onlar güven içinde olup, doğru yol üzerindedirler.
Kadri Çelik Meali İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar (var ya), işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete erenlerdir.
Mahmut Kısa Meali “Evet, Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve imanlarını şirk, inkâr, isyankârlık gibi herhangi bir zulüm ile kirletmeyenler var ya, işte her türlü tehlikeden kurtulup güvene kavuşmak onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da, yalnızca onlardır.”
Mehmet Türk Meali Îman edip de bu îmanlarına, zulüm1 karıştırmayanlar var ya gerçekten güven içerisinde ve doğru yolda olanlar, onlardır. *
Muhammed Esed Meali İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır!” dedi.
Mustafa İslamoğlu Meali İmana ulaşan ve imanlarına zulüm[1080] bulaştırmayanlar var ya: işte onlardır güvene lâyık olanlar; zira onlar doğru yoldadırlar.”*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali O kimseler ki, imân etmişler ve imânlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onlara aittir. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.
Suat Yıldırım Meali İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.
Süleyman Ateş Meali İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulamayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Süleymaniye Vakfı Meali Kimler inanıp güvenir ve bu imanlarına bir yanlışı[1] karıştırmazsa, güven onların hakkıdır. Onlar doğru yoldadırlar.*
Şaban Piriş Meali İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar, işte emniyet onlar içindir, hidayette olanlar da onlardır.
Ümit Şimşek Meali İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar—korkudan emin olmak işte onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da onlardır.(13)*
Yaşar Nuri Öztürk Meali İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.
M. Pickthall (English) Those who believe and obscure not their belief by wrong doing, theirs is safety; and they are rightly guided.
Yusuf Ali (English) "It is those who believe and confuse not their beliefs with wrong(901-A) - that are (truly) in security, for they are on (right) guidance."*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları