Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: "Size eşitlik üzere (zengin fakir, güçlü zayıf ayırt etmeden hepinizi Allah’ın kulları bilerek) açıklamada bulundum. (Artık vaid) Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın mı, uzak mı, Ben bilemem (ama kesindir ve mutlaka gelecektir.) " |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: Aynı tarzda hepinize de bildirdim ve size vaadedilen yakında mı olacak, uzak bir zamanda mı, onu bilmem ben. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Şayet onlar, bu gerçeklerden yine de yüz çevirirlerse, de ki: Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde duyurdum, ama size vaadedilen kıyamet gününün yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem. |
Ahmet Tekin Meali |
Eğer İslâm'a girmeye, müslümanca yaşamaya, Kur'ân'a, sırtlarını çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, baskı ve zulme, halkı yönlendirmeye devam ederlerse:
“Müslümanlara yaptıklarınızı savaş ilanı sayıyor, ben de aynı şekilde, mükellefiyetlerinizi bildirerek size savaş ilan ediyorum. Tehdit olunduğunuz savaşın yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.” diyerek ültümatom ver. |
Ahmet Varol Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Size (gerçeği) eşit olarak bildirdim. Size vaadedilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ben bilemem. |
Ali Bulaç Meali |
Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: 'Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Bunun üzerine, imandan yüz çevirirlerse, o takdirde de ki: “- Size (emredildiğim şeyleri) dosdoğru bildirdim. (Müslümanların galebesi veya kıyamet azabı ile) korkutulduğunuz an yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Eğer sırt çevirirlerse de ki: “Hepinize eşit olarak haber verdim. Ben bilmiyorum, vaadedildiğiniz (kıyamet) yakın mıdır, yoksa uzak mıdır? |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Ben sizin hepinize eşit şekilde açıkladım. Artık tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Size (her şeyi) yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin (hesap gününün) yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilemem.” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem." |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.” |
Diyanet Vakfı Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum. |
Edip Yüksel Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki, "Size yeterli ölçüde bildirdim. Size söz verilen şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı'lân ettim, ve bilmem bu size edilen va'd-ü vaîd pek yakın mi, yoksa uzak mı? |
Hasan Basri Çantay Meali |
Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Artık yüz çevirirlerse, de ki: “(Ben emrolunduğum şeyi) size eşit olarak bildirdim. Tehdîd edilmekte olduğunuz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ise bilmem!” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Eğer bu gerçekten yüz çevirirlerse onlara deki “Size vaat edilenin (ölüm ve yeniden diriltilme vaktinin), yakınmı veya uzakmı olduğunu ben bilemem.” |
Kadri Çelik Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem.” |
Mahmut Kısa Meali |
Eğer inat edip yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben size Rabb’imin mesajını olduğu gibi duyurdum fakat size vaadedilen azap yakın mıdır uzak mıdır, bunu bilemem! Onun için, bir an önce zulüm ve haksızlıklara son verip Rabb’inize yönelmenizi tavsiye ederim.” |
Mehmet Türk Meali |
Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, onlara: “(Bunları) sizin hepinize hiç ayırım yapmadan açıkça ilan ediyorum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) ya-kın mı, uzak mı? (onu ben) bilemem.” de. |
Muhammed Esed Meali |
Ama eğer [bu gerçeğe] yüz çevirirlerse de ki: “Ben bu gerçeği hepinize aynı şekilde 104 duyurdum; ama artık, size vaad edilen [Hesap Günü'nün] yakın mı, uzak mı olduğunu ben bilemem”. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Fakat eğer (bu davetten) yüz çevirirlerse, o zaman da de ki: “Ben bu daveti hiçbir ayrım gözetmeden hepinize duyurdum;[2784] ne var ki ben tehdit edildiğiniz (Hesap Günü’nün) yakın mı uzak mı olduğunu da bilemem.”* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.» |
Suat Yıldırım Meali |
Yine de yüz çevirirlerse de ki: “İşte sizin hepinizi de tam eşit şekilde hakka çağırdım. Artık tehdit olunduğunuz o kıyamet gününün yakın mı uzak mı olduğunu bilemem. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize eşit biçimde açıkladım. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem." |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Yüz çevirirlerse de ki “Her şeyi size olduğu gibi bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır yoksa uzak mıdır, onu ben bilmem. |
Şaban Piriş Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki:-Size (gerçeği) doğru bir şekilde açıkladım. Size vaat edilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem. |
Ümit Şimşek Meali |
Yüz çevirirlerse de ki: Ben hepinize tebliğimi eşit olarak yaptım. Ama size vaad edilen şey yakın mıdır, uzak mıdır, onu bilemem. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?" |
M. Pickthall (English) |
But if they are averse, then say: I have warned you all alike, although I know not whether nigh or far is that which ye are promised. |
Yusuf Ali (English) |
But if they turn back, Say: "I have proclaimed the Message to you all alike and in truth; but I know not whether that which ye are promised is near or far.(2764)* |