Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Derken uzun zaman geçmeden (Hüdhüd kuşu) geldi ve dedi ki: “Senin (ihata edip) kuşatamadığın (bilip farkına varamadığın) şeyi, ben (öğrenip) kuşattım (kavradım) ve sana Sebe’ (yurdundan ve halkından) kesin bir haber getirdim.” |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Derken hüthüt, çok geçmeden geldi de dedi ki: Senin henüz bilmediğin birşeyi öğrendim ve sana doğru bir haberle Sebe'den geliyorum. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Fakat Hüdhüd, çok geçmeden çıkageldi ve “Ben, senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe' hakkında doğru bir haber getirdim” dedi. |
Ahmet Tekin Meali |
Çok geçmeden İbibik geldi.
“Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana doğru ve önemli bir haber getirdim.” dedi. |
Ahmet Varol Meali |
(Hüdhüt) çok geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin öğrenemediğin bir şeyi ben öğrendim ve Sebe'den sana kesin doğru bir haber getirdim. |
Ali Bulaç Meali |
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: 'Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim.' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Nihayet bekledi, çok geçmeden Hüdhüd gelip şöyle dedi: “-Ben senin bilmediğin bir şeyi bildim. Sana Sebe'den (Yemendeki bir kabile veya memleketten) çok sağlam ve iyi bir haber getirdim. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Çok geçmeden (hüdhüd geldi:) “Senin kuşatmadığın (bilmediğin) bir şeyi bildim ve Sebe’den sana kesin bir haber getirdim” dedi. (Ve şöyle devam etti:) |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Az sonra Hüdhüd gelip şöyle dedi: “Senin fark edemediğin bir şeyi fark ettim ve sana Sebe'den doğru bir haber getirdim!” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
(Hüdhüd) çok geçmeden çıkageldi ve dedi ki: “Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim, sana Sebe'den çok önemli bir haber getirdim.”* |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
22,23,24,25,26. Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve (Süleyman’a) şöyle dedi: “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” |
Diyanet Vakfı Meali |
Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim. * |
Edip Yüksel Meali |
Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim," dedi, "Sana Sebe'den önemli bir haber getirdim." |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim |
Hasan Basri Çantay Meali |
Derken (hüdhüd) çok geçmeden geldi. «Ben, dedi, senin muttan olmadığın (bir Hakıykat) a vaakıf oldum Sebe den sana çok doğru (ve mühim) bir haber getirdim». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Derken çok geçmeden (Hüdhüd, Süleymân'a) gelip dedi ki: “(Ben) senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe' (şehrin)den doğru (ve mühim) bir haber getirdim.” |
İlyas Yorulmaz Meali |
Çok geçmeden hüdhüd geldi. Sonra Süleyman'a “Senin ulaşamayacağın bir şeye ulaştım ve sana Sebe topluluğundan kesin doğru bir haber getirdim” dedi. |
Kadri Çelik Meali |
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: “Senin (bilgi gücünle) kuşatıp öğrenemediğin şeyi, ben kuşatıp öğrendim ve sana Sebe'den kesin bir haber getirdim.” |
Mahmut Kısa Meali |
Fakat çok geçmeden Hüdhüd ansızınçıkageldi ve “Ey Süleyman!” dedi, “Ben uzak diyarlara gittim. Araştırmalarım sonucunda, senin bile henüz bilmediğin bazı şeyler öğrendim ve Yemen’deki Sebe Krallığı hakkında kesinlikle doğru bir haber getirdim sana.” |
Mehmet Türk Meali |
Çok geçmeden (hüdhüd) gelip:“Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den1 çok önemli bir haber getirdim.”2 dedi.* |
Muhammed Esed Meali |
Fakat hüthüt çok sürmeden çıkageldi ve: “Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe hakkında doğru bir haber 19 getirdim” dedi. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Derken beklemesi çok sürmedi, (Hüdhüd) çıkageldi ve dedi ki: “Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den doğru ve kesin bir haber getirdim:[3304]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Derken (Hüdhüd) çok geçmeden (geldi de) dedi ki: «Ben senin ihata etmediğin bir şeyi ihata ettim ve sana Seb'a'dan muhakkak bir haber ile geldim.» |
Suat Yıldırım Meali |
Derken, çok geçmeden Hüdhüd geldi: “Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe'den önemli ve kesin bir haber getirdim. ” |
Süleyman Ateş Meali |
Çok geçmeden (hüdhüd) geldi: "Ben, dedi, senin görmediğin bir şey gördüm ve Seba'dan sana gerçek bir haber getirdim. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Çok geçmeden Hüdhüd çıkageldi ve dedi ki; “Senin yeterince bilmediğin bir şeyi tam olarak öğrendim. Sana Sebe’den dosdoğru bir haber getirdim. |
Şaban Piriş Meali |
Çok geçmeden hüdhüd geldi ve:-Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe'den gerçek bir haber getirdim, dedi. |
Ümit Şimşek Meali |
Çok geçmeden hüdhüd çıkageldi ve dedi ki: “Ben senin bilmediğin birşeyi öğrendim ve Sebe' kavminden gerçek bir haber getirdim. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Az sonra Hüdhüd gelip şöyle dedi: "Senin fark edemeyeceğin bir şeyi fark ettim ve sana Sabâ'dan parlak bir haber getirdim." |
M. Pickthall (English) |
But he was not long in coming, and he said: I have found out (a thing) that thou apprehendest not, and I come unto thee from Sheba with sure tidings. |
Yusuf Ali (English) |
But the Hoopoe tarried not far: he (came up and) said: "I have compassed (territory) which thou hast not compassed, and I have come to thee from Saba'(3263) with tidings true.* |