Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Şüphesiz Sen, ölülere (söz) dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin. |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Şüphe yok ki sen, ölüye duyuramazsın ve arkalarını çevirip giderlerken çağırsan da sağırlara sesini işittiremezsin. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Şüphe yok ki sen, ölüye duyuramazsın ve arkalarını çevirip giderlerken, çağırsan da sağırlara sesini işittiremezsin. |
Ahmet Tekin Meali |
Sen ölü gibi duyarsız olanlara tebliğini işittiremezsin. İkballerine ve istikballerine sırt çevirip, arkalarını dönüp giderlerken sağır kesilenlere davetini duyuramazsın. |
Ahmet Varol Meali |
Sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
Ali Bulaç Meali |
Çünkü gerçekten sen, ölülere (söz) dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara çağrıyı işittiremezsin. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Şüphesiz sen, (kalbleri) ölü olanlara işittiremezsin ve arkalarını dönmüş kaçarlarken, (kalbleri) sağırlara hak çağrını duyuramazsın. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Arkalarını çevirip kaçtıkları zaman sen, bu çağrıyı ne ölü olanlara ne de sağır olanlara işittiremezsin. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Sen, şüphesiz, manen ölülere işittiremezsin; dönüp giden manen sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Sen, ölülere şüphesiz ki işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
Diyanet Vakfı Meali |
Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da dâveti duyuramazsın. |
Edip Yüksel Meali |
Sen ölülere duyuramazsın, aynı şekilde arkalarını dönen sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Şübhesiz sen ölülere işittiremezsin, arkalarına dönmüş kaçarlarken sağırlara da da'veti işittiremezsin |
Hasan Basri Çantay Meali |
Zîrâ şübhesiz ki sen ölülere duyuramazsın. Arkalarını dönmüş kaçarlarken sağırlara da da'veti (ni) işitdiremezsin. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Elbette sen ölülere işittiremezsin; arkalarını dönen kimseler olarak kaçtıklarında, o sağırlara da (hakka olan) da'veti(ni) işittiremezsin! |
İlyas Yorulmaz Meali |
Sen ölülere asla işittiremez, ve arkasını dönüp gittiğinde, sağır olana kesinlikle çağrını duyuramazsın. |
Kadri Çelik Meali |
Çünkü gerçekten sen, ölülere (söz) dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin. |
Mahmut Kısa Meali |
Gerçek şu ki, sen kalben ölülere sesini duyuramazsın ve ne kadar çırpınsan da, gerçeklerden yüz çevirip arkasını dönen sağırlara bu çağrıyı işittiremezsin. |
Mehmet Türk Meali |
Bil ki sen (hakka) daveti, ölülere1 işittiremediğin gibi, arkalarını dönüp giden sağırlara da duyuramazsın.* |
Muhammed Esed Meali |
Gerçek şu ki, sen ölülere de işittiremezsin, sırt çevirip uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin bu çağrıyı; |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Şu bir gerçek ki, sen ölülere işittiremezsin. Dahası, bu daveti sırtını dönüp uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin.[3351]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Şüphe yok ki, sen ölülere duyuramazsın ve arkalarına dönüp kaçan sağırlara da dâvetini işittiremezsin. |
Suat Yıldırım Meali |
Şunu bil ki sen, ne ölülere sesini duyurabilirsin, ne de arkasına dönüp uzaklaşan sağırlara bu dâveti işittirebilirsin. |
Süleyman Ateş Meali |
Sen ölülere duyuramazsın, arkalarını dönmüş kaçmakta olan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Sen ölülere dinletemezsin. Çağrını, sırtlarını döndükleri zaman , sağırlara da dinletemezsin. |
Şaban Piriş Meali |
Sen, ölülere duyuramazsın, arkasını dönüp gidenlere de çağrıyı işittiremezsin. |
Ümit Şimşek Meali |
Sen ölülere söz dinletemezsin; arkasını dönüp giden sağırlara da çağrını duyuramazsın. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Sen, ölülere işittiremezsin. Eğer dönüp giderlerse, sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. |
M. Pickthall (English) |
Lo! thou canst not make the dead to hear, nor canst thou make the deaf to hear the call when they have turned to flee; |
Yusuf Ali (English) |
Truly thou canst not cause the dead to listen, nor canst thou cause the deaf to hear the call, (especially) when they turn back in retreat.(3311)* |