Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
(Ama) Kendi yanında kitaptan (mucizevi yüksek teknoloji) ilmi (ve ışınlama yeteneği) olan (şahsiyetlerden) biri: “Ben, gözünü açıp kapamadan (önce) onu sana getirebilirim” demişti. Derken (Süleyman) onu (tahtı) kendi yanında durur vaziyette görünce: “Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim? diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti) . Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Ğaniy (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan) dır, Kerim olandır” diyerek (Allah’a teşekkür etmişti). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Kitaba ait bir bilgiye sahib olansa ben dedi, gözünü yumup açmadan onu getiririm sana. Derken baktı ki taht yanında durmada, onu görünce bu dedi, Rabbimin lutfundan, ihsanından, şükür mü edeceğim, nankör mü olacağım, beni sınamak istiyor. Fakat şükreden, mutlaka kendisini faydalandırmış olur ve nankörlük edene gelince hiç şüphe yok ki Rabbim, kullarından müstağnidir, onlara karşı lütuf ve kerem sahibidir. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Buna karşılık vahiyle bilgilendirilmiş olan kişi: “Bana kalırsa,” dedi. “Ben onu, göz açıp kapayıncaya kadar sana getireceğim.” Süleyman, onu gerçekten önünde görünce: “Benim, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü göstereceğim konusunda, beni denemek üzere, Rabbimin bahşettiği bir lütuf bu. Bununla birlikte Allah'a şükreden kişi, yalnızca kendi iyiliği için şükretmiş olur, nankörlük yapan kişi ise, bilsin ki Rabbim, hem sınırsız cömertlik sahibi, hem de mutlak manada kendi kendine yeterlidir.” |
Ahmet Tekin Meali |
Kitaptaki-Levh-i Mahfuzdaki ilmin bir kısmına sahip olan biri ise:
“- Bakışının üzerinde olduğu eşyanın görüntüsü daha sana ulaşmadan, ben onu sana getiririm” dedi. Süleyman kraliçenin tahtını yanıbaşına yerleştirilmiş görünce:
“- Bu Rabbimin lütuf ve ihsanındandır. Şükür mü edeceğimi, nankörlük mü edeceğimi denemek istiyor. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki, benim Rabbim zengindir, muhtaç değildir, af, merhamet ve kerem sahibidir.” dedi.* |
Ahmet Varol Meali |
Kendinde kitaptan bir ilim bulunan kişi: "Sen gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu yanına yerleşmiş halde görünce dedi ki: "Bu Rabbimin lütfundandır. Şükredecek miyim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni imtihan etmek için. Kim şükrederse kendi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse şüphesiz Rabbim bir şeye ihtiyacı olmayan, kerem sahibidir. |
Ali Bulaç Meali |
Yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: 'Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.' Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: 'Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiç bir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
Kendinde ilâhî kitabdan bir ilim bulunan bir (melek) dedi ki; “-Ben gözünü kırpmadan önce onu sana getiririm.” Derken Süleyman, tahtı yanında duruyor görünce dedi ki; “- Bu, rabbimin fazlındandır; beni imtihan etmek içindir: Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü yapacağım? Kim şükrederse, ancak kendi menfaatine şükreder; kim de nankörlük ederse, muhakkak ki rabbim onun şükrüne muhtaç değildir, ona yine de nimet verir.” |
Bahaeddin Sağlam Meali |
Kitaptan yanında bir bilgi olan adam da: “Gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm.” dedi. Süleyman, tahtın kendi yanında durduğunu görünce “Bu, Rabbimin bana olan fazl ve ihsanıdır. Şükredip etmeyeceğim diye, beni deniyor. Ve kim şükrederse, o kendi faydasına şükreder. Kim de nankörlük ederse, muhakkak Rabbim olan Allah, hiç kimsenin şükrüne muhtaç değildir. Ve ikramı boldur.” dedi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
Kitaptan bir ilmi bulunan kimse, “Sen gözünü açıp kapamadan ben onu sana getirebilirim” dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşmiş görünce şöyle dedi: “Bu, Rabbimin lütfundandır. Kendisine şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim, diye beni denemek istiyor. Şükreden, kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, Rabbim hiçbir şeye muhtaç değildir, çok ikram sahibidir.” |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Kendisine Kitap'dan ilim verilen bir kimse: “Gözünü açıp kapamadan o tahtı sana getireyim” dedi. Süleyman tahtı önünde yere konmuş görünce: “Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörce mi davranacağım diye beni sınavdan geçirmek isteyen Rabbimin bana yönelik bir lütfudur. Kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, yüce Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve bağışı karşılıksızdır” dedi.* |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Kitabın bilgisine sahip olan biri: "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce: "Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir" dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Kitaptan bilgisi olan biri, “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm” dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.” |
Diyanet Vakfı Meali |
Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir. * |
Edip Yüksel Meali |
Kitap bilgisine sahip olan birisi de, "Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim," dedi. Onu yanında duruyor görünce, "Bu Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınıyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Rabbim Zengindir, Şereflidir," dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir." |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Nezdinde kitabdan bir ılim bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm, derken onu yanında duruyor görünce: bu rabbımın fazlından, dedi: beni imtihan için ki şükür mü edeceğim? Yoksa küfran mı? Her kim şükr ederse sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa şübhe yok ki rabbım ganiydir kerîmdir |
Hasan Basri Çantay Meali |
Nezdinde kitabdan bir ilim olan (zât). «Ben, dedi, gözün sana dönmeden (gözünü yumub açmadan) evvel onu sana getiririm». Vaktaki (Süleyman) onu yanında durur bir halde gördü, «Bu, dedi, Rabbimin fazl (-u lutf) ündendir. Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim, beni imtihan etdiği içindir (bu). Kim şükrederse kendi fâidesinedir. Kim de nankörlük ederse şübhe yok ki Rabbim (onun şükründen) tamamen müstağnidir, (hem O) hakkıyle kerem saahibidir». |
Hayrat Neşriyat Meali |
Yanında kitabdan bir ilim bulunan zât (Âsaf bin Berhıya): “(Senin) göz açıp kapaman (esnâsında, henüz nazarın) sana dönmeden önce, ben onu sana getiririm” dedi.(1)(Süleymân) birden onu (o tahtı) yanına yerleşivermiş olarak görünce: “Bu, Rabbimin bir lütfudur! Tâ ki şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni imtihân ediyor! Hâlbuki kim şükrederse, o takdirde ancak kendisi için şükreder; kim de nankörlük ederse, artık şübhesiz ki Rabbim, Ganî (hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Kerîm (çok cömert olan)dır” dedi.* |
İlyas Yorulmaz Meali |
Kitaptan bilgisi olan birisi “Sen gözünü açıp kapayıncaya kadar ben o tahtı sana getiririm” dedi. Sonra tahtı yanında konulmuş olarak görünce “Bu Rabbimin bana, şükredecek miyim yoksa inkar mı edeceğim? Diye, beni denemek için verdiği lütuflarından bağışlarından birisi. Kim Rabbine şükrederse, kendisi için şükretmiş olur. Kimde inkar ederse bilsin ki Rabbim çok cömert ihtiyaçsız olandır.“ |
Kadri Çelik Meali |
Kendi yanında kitaptan bir ilim olan biri de dedi ki: “Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.” Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: “Bu Rabbimin fazlındandır; O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir; kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim hiç bir şeye karşı ihtiyacı olmayandır, yücedir. |
Mahmut Kısa Meali |
Orada, Peygamber olarak “kitap ilmine sahip tek kişi olan Süleyman İfrit’e: Demek sen o tahtı daha ben yerimden kalkmadan getirebilirsin öyle mi? “Ben ise onu sen gözünü açıp kapatıncaya kadar sana getirebilirim!” dedi. Süleyman daha sözünü bitirmeden, taht yanlarında beliriverdi. Süleyman, onu yanı başında duruyor görünce, “Bu, verdiği nimetlere karşışükredip etmeyeceğimi sınamak için Rabb’imin bahşetmiş olduğu lütuflardandır. Her kim şükrederse, yalnızca kendi iyiliği için şükretmiş olur; kim de nankörlük ederse, doğrusu Rabb’im Ğanî’dir, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir, Kerim’dir, sonsuz lütuf ve kerem sahibidir.” |
Mehmet Türk Meali |
Yanında kitaptan bir ilim1 bulunan (Süleyman2) da: “Sen gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm,” dedi. (Süleyman) o (tahtı) yanında durur vaziyette görünce: “Bu,3 şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (verdiği) bir lütuftur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük edene gelince Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O çok cömerttir.” dedi.* |
Muhammed Esed Meali |
(Buna karşılık) vahiyle bilgilendirilmiş 32 olan kişi: “Bana kalırsa” dedi, “ben onu, göz açıp kapayıncaya kadar sana getireceğim!” 33 Ve onu gerçekten önünde görünce, 34 “Benim şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü göstereceğim konusunda beni denemek üzere 35 Rabbimin bahşettiği lütf[un bir belirtisi,] bu! Bununla birlikte [Allah'a] şükreden kişi, yalnızca kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük yapan kişi ise, [bilsin ki,] Rabbim hem sınırsız cömert hem de mutlak manada kendine yeterlidir!” |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Kendisinde vahiyden bir bilgi bulunan kimse “Ben” dedi, “sana onu gözünü açıp kapayıncaya kadar getiririm!”[3317] Derken, onu önünde kurulu bir biçimde görünce dedi ki: “Rabbimin mahza bir lutfu bu; şükür mü nankörlük mü edeceğim diye beni sınıyor. Oysa ki şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur. Ama kim de nankörlük ederse, iyi bilsin ki Rabbim kendi kendine yetendir, (mahlukata karşı da) sınırsız cömerttir.”[3318]* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Yanında kitaptan bir ilim bulunan zât da dedi ki: «Ben onu sana daha kendine gözün dönmeden getiririm.» Vaktâ ki (Hazreti Süleyman) Onu (tahtı) yanında karargir olmuş gördü, dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, tâ ki beni imtihan etsin ki, şükür mü ederim, yoksa küfran-ı nîmette mi bulunurum ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi lehine şükreder. Ve kim de küfran-ı nîmette bulunursa, şüphe yok ki, Rabbim ganîdir, kerîmdir.» |
Suat Yıldırım Meali |
Ama nezdinde, kitaptan ilim olan bir zat da: “Ben, sen gözünü açıp kapamadan onu getirebilirim” derdemez, Süleyman, Kraliçenin tahtının yanıbaşında durduğunu görünce: “Bu, Rabbimin lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım? diye beni sınamak içindir. Şükreden sadece kendi lehine olarak şükreder. Nankörlük eden ise bilmelidir ki Rabbim onun şükründen müstağnidir, şükrüne ihtiyacı yoktur, ihsan ve keremi boldur. ” [41, 46; 30, 44; 14, 8]* |
Süleyman Ateş Meali |
Yanında Kitaptan bir ilim bulunan kimse de: "Sen gözünü açıp yummadan ben onu sana getirebilirim." dedi. (Süleyman) tahtı yanına yerleşmiş görünce dedi ki: "Bu, Rabbimin lutfundandır. (Kendisine) şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak istiyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, Rabbim zengindir (onun şükrüne muhtaç değildir), kerimdir (çok ikram sahibidir,yücedir)." |
Süleymaniye Vakfı Meali |
O kitaptan bilgisi olan kişi dedi ki; “Sen gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm.” Süleyman arşı yanı başında, sapasağlam görünce; "bu Sahibimin ikramıdır" dedi. Beni denemek içindir; şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü? Kim şükrederse şükrünün faydasını görür. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Sahibimin kimseye ihtiyacı yoktur, o, iyilik sahibidir.” |
Şaban Piriş Meali |
Kitap'tan bir bilgiye sahip olan kimse ise:-Ben gözünü açıp kapayıncaya kadar onu sana getiririm, dedi. Süleyman o anda tahtı yanında görünce,-Bu Rabbimin lütfundandır. Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü yapacağım diye beni deniyor. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder, kim de nankörlük ederse, Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir. O çok cömerttir, dedi. |
Ümit Şimşek Meali |
Kitaptan bir bilgiye sahip olan bir zat ise, “Sen gözünü açıp kapayıncaya kadar ben onu sana getiririm” dedi. Süleyman tahtı yanı başına konmuş görünce, “Bu Rabbimin lütfundandır,” dedi. “Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü diye beni sınıyor. Şükreden, kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Rabbimin ihtiyacı hiç yok, lütuf ve keremi ise pek çoktur.” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir." |
M. Pickthall (English) |
One with whom was knowledge of the Scripture said: I will bring it thee before thy gaze returneth unto thee. And when he saw it set in his presence, (Solomon said: This is of the bounty of my Lord, that He may try me whether I give thanks or am ungrateful. Whosoever giveth thanks he only giveth thanks for (the good of) his own soul: and whosoever is ungrateful (is ungrateful only to his own soul's hurt). For lo! my Lord is Absolute in independence, Bountiful. |
Yusuf Ali (English) |
Said one who had knowledge(3275) of the Book: "I will bring it to thee within the twinkling of an eye!" Then when (Solomon) saw it placed firmly before him, he said: "This is by the Grace of my Lord!-(3276) to test me whether I am grateful or ungrateful! and if any is grateful, truly his gratitude is (a gain) for his own soul; but if any is ungrateful, truly my Lord is Free of all Needs, Supreme in Honour !"(3277)* |