Neml Suresi 37. Ayet


Arapça

ارْجِعْ إِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُودٍ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخْرِجَنَّهُم مِّنْهَا أَذِلَّةً وَهُمْ صَاغِرُونَ


Türkçe Okunuşu

İrcı’ ileyhim fe le ne’tiyennehum bi cunûdin lâ kıbele lehum bihâ ve le nuhricennehum minhâ ezilleten ve hum sâgırûn(sâgırûne).


Kelimeler

ircı' dön
ileyhim onlara
fe o zaman, böylece
le mutlaka, elbette, muhakkak
ne'tiyenne-hum onlara geleceğiz, geliriz
bi ile, ... e
cunûdin ordular
lâ kıbele mukabele edemezler, karşı koyamazlar
lehum onlarındır, onlar için vardır
bi-hâ onu
ve le ve elbette, mutlaka
nuhricenne-hum onları sürüp çıkaracağız
min-hâ on(lar)dan, oradan (orada)
ezilleten zillete düşürerek
ve hum ve onlar
sâgırûne küçük düşenler, hor görülenler

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali (Artık) "Sen onlara (Yemen ve Habeşistan’daki Sebe’ halkına ve ‘San’a ülkesi’ sultanına geri) dön (ve şunları bildir:) Biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değildir ve biz onları oradan (horlanmış-aşağılanmış ve) küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarmaya (kâdirizdir) ."
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Dön, git onlara, öyle bir orduyla geleceğim ki karşı duramayacaklar ve oradan, horhakir bir halde çıkaracağım onları, aşağılık bir hale gelecek onlar.
Abdullah Parlıyan Meali Şimdi seni gönderenlere dön! Şüphesiz karşı duramayacakları bir orduyla, kendilerine geleceğiz ve onları küçük düşürülmüş olarak, o ülkeden mutlaka çıkaracağız!”
Ahmet Tekin Meali Elçiye: “Hediyeleriyle onların, seni gönderenlerin yanına dön. Kendilerine asla karşı koyamayacakları, kurmaylar ve ordularla geliriz. Onları, kesinlikle hor ve hakir halde ülkelerinden çıkarırız.” dedi.
Ahmet Varol Meali Sen onlara dön. Andolsun biz onlara karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş bir halde çıkarırız."
Ali Bulaç Meali 'Onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.'
Ali Fikri Yavuz Meali (Ey heyet reisi, hediyelerinle) dön o padişaha (Belkıs'a) ve kavmine... VAllahi, karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe'den) kendilerini zilletler içinde hor oldukları halde çıkarırım.”
Bahaeddin Sağlam Meali Sen o kavme dön; onlara, karşı konulmaz askerlerle geleceğiz. Onları zelil ve esir ederek o memleketten çıkarırız.” dedi. (Elçi geri döndü.)
Bayraktar Bayraklı Meali “Hediyeyi onlara geri götür; onlara asla karşı koyamayacakları bir ordu ile gelir, onları oradan hor ve hakir olarak çıkarırım.”
Cemal Külünkoğlu Meali 36,37. (Kraliçenin elçisi hediyelerle) gelince Süleyman (ona) dedi ki: “Beni mal ile mi kandıracaksınız? Allah'ın bana bağışladığı ayrıcalıklar size verdiklerinden daha üstündür. Siz bu hediyenizle övünebilirsiniz? Sen onlara dön! Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.”
Diyanet İşleri Meali (Eski) 36,37. Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız" dedi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) “Sen onlara dön. Andolsun, biz onlara, karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.”
Diyanet Vakfı Meali (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!
Edip Yüksel Meali "Onlara dön, (ve bildir ki) karşı konulamıyacak ordularla üzerlerine varacağız ve onları aşağılanmış ve küçültülmüş olarak oradan çıkartacağız."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"
Elmalılı Meali (Orjinal) Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım
Hasan Basri Çantay Meali «Dön onlara. Andolsun önüne geçemeyecekleri ordularla onlara gelir, onları, hor ve hakîr oldukları halde, oradan çıkarırım».
Hayrat Neşriyat Meali “(Ey elçi!) Onlara dön; (eğer Müslüman kimseler olarak bana gelmezlerse) artık şübhesiz öyle ordularla onlara geliriz ki, onların buna karşı mukavemetleri yoktur. Ve kendilerini mutlaka zelîl ve küçük düşmüş kimseler olarak oradan çıkarırız.”
İlyas Yorulmaz Meali “Hediyelerinizle dönün. Bizde bundan sonra oraya ordularımızı göndereceğiz. Aşağılanmış ve horlanmış bir şekilde onları yurtlarından çıkaracağız” dedi.
Kadri Çelik Meali “Sen onlara dön. Yemin olsun biz onlara, kendileri için karşı koymanın mümkün olmadığı bir orduyla geliriz ve biz onları oradan horlanıp aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.”
Mahmut Kısa Meali “Getirdiğin bu hediyeleri al ve ülkene geri dön. Onlara de ki; eğer ilâhî hükümlere boyun eğmemekte ısrar ederlerse, asla karşı duramayacaklarımüthiş ordularla üzerlerine yürüyeceğiz ve hepsini aşağılık ve perişan bir hâlde oradan sürüp çıkaracağız!” Süleyman’ın sahip olduğu baş döndürücü kudret ve zenginliği gören elçiler ülkelerine dönüp durumu kraliçeye bildirdiler ve böylesine kudretli bir orduyla asla baş edemeyeceklerini anlattılar. Bunun üzerine Belkıs, Süleyman’ın isteklerini görüşmek ve kendilerini dâvet ettiği dini öğrenmek üzere, Kudüs’e geleceğini bildirdi.
Mehmet Türk Meali (Ve devamla): “(Ey elçiler!) Onlara (hediyelerinizle) geri gidin. Şunu iyi bilsinler ki onlara asla karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları rezil ve rüsva ederek oradan çıkarırız!” (dedi.)
Muhammed Esed Meali “[Şimdi seni gönderenlere] dön! Çünkü, [Allah diyor ki:] Şüphesiz, karşı duramayacakları güçlerle onların üzerine yürüyecek ve onları, küçük düşürülmüş olarak 29 [o ülkeden] mutlaka çıkaracağız!”
Mustafa İslamoğlu Meali Seni (gönderenlere) dön ve (Allah’ın şu buyruğunu ilet): “Andolsun karşı konulmaz bir orduyla onların üzerine yürüyeceğiz ve elbette onları küçük düşürülmüş bir halde hor ve hakir olarak oradan çıkaracağız!”[3313]*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali «Onlara dön, elbette onlara öyle ordular ile gelirim ki, onların bunlara karşı takatları yoktur. Ve elbette onları zelil ve onları hakîr (kuvvetten mahrum) kimseler oldukları halde oradan çıkarırım.»
Suat Yıldırım Meali “Sen dön ve onlara de ki: Biz onların üzerine, karşı koyamayacakları ordularla yürüyeceğiz. Onları yurtlarından mağlup ve zelil olarak çıkaracağız. ”
Süleyman Ateş Meali Sen, onlara dön (söyle): onlara, kendilerinin asla karşı koyamayacakları ordularla gelirim ve onları hor ve hakir bir durumda oradan sürüp çıkarırım."
Süleymaniye Vakfı Meali Dön git; onlara öyle bir orduyla geleceğim ki, karşı koyma imkânları olmayacaktır. Onları, kesinlikle alçalmış olarak oradan çıkaracağım. Onlar küçüleceklerdir.”
Şaban Piriş Meali Onlara dön. Karşı koyamayacakları bir ordu ile gelmekte olduğumuzu haber ver. Onları aşağılık bir halde, küçük düşürerek oradan çıkaracağız.
Ümit Şimşek Meali “Onlara dön ve şunu bildir: Karşı konulmaz ordularla onların üzerine geliriz ve onları hor ve hakir halde oradan çıkarırız.”
Yaşar Nuri Öztürk Meali "Seni gönderenlere dön. Vallahi, karşı koyamayacakları ordularla üstlerine gelirim ve onları oradan, başları eğik, aşağılanmış bir halde sürer çıkarırım."
M. Pickthall (English) Return unto them. We verily shall come unto them with hosts that they cannot resist, and we shall drive them out from thence with shame, and they will be abased.
Yusuf Ali (English) "Go back to them, and be sure we shall come to them with such hosts as they will never be able to meet: We shall expel them from there in disgrace, and they will feel humbled (indeed)."

İslam Vakti Mobil Uygulamaları