Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Her iki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında (çağlayan) bir ırmak fışkırtıp (cennete çevirmiştik). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Bu iki bağ, daima mahsul verirdi, veriminde noksan bulunmazdı, iki bağın arasında da bir ırmak akıtmıştık. |
Abdullah Parlıyan Meali |
Bu iki bağ daima mahsül verirdi, veriminde de noksan bulunmazdı. İki bağın arasından bir de ırmak akıtmıştık. |
Ahmet Tekin Meali |
İki bağın, ikisi de, ürünlerini, meyvalarını vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmıştık. |
Ahmet Varol Meali |
Her iki bağ da ürününü vermiş ve ondan bir şeyi eksik bırakmamıştı. Aralarından bir de ırmak fışkırtmıştık. |
Ali Bulaç Meali |
İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık. |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şeyi noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız. |
Bahaeddin Sağlam Meali |
İşte bu iki bağ, hiçbir şey eksiltmeden meyvelerini verdiler. Biz de ikisinin arasında bir nehir fışkırttık. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık. |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Her iki bahçe de ürünlerini vermişlerdi, hiçbir şeyi de eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık. |
Diyanet Vakfı Meali |
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık. |
Edip Yüksel Meali |
Aralarına bir ırmak yerleştirdiğimiz için, her iki bağ da yemişini hiç esirgemeden cömertçe vermişti. |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız. |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız |
Hasan Basri Çantay Meali |
Bu iki bağ (her sene aleddevam) mahsulünü vermiş, bundan bir şey'i eksik bırakmamışdı. Onların arasından bir de ırmak fışkırtmışdık. |
Hayrat Neşriyat Meali |
Her iki bağ da yemişlerini vermiş ve ondan hiçbirini eksik bırakmamıştı; ikisinin (o iki bahçenin) arasından bir de ırmak akıtmıştık. |
İlyas Yorulmaz Meali |
Bu iki bahçe tam bir verimlilik içerisinde ürünlerini hiç eksiltmeden veriyordu ve iki bahçe arasından da bir nehir akıtıyorduk. |
Kadri Çelik Meali |
İki bağ da yemişlerini vermişti, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında da bir ırmak fışkırtmıştık. |
Mahmut Kısa Meali |
Her iki bahçe de ürünlerini tastamam veriyor, bu konuda hiçbir eksiklik göstermiyorlardı ve bahçelerin tam ortasında, bir de ırmak akıtmıştık. |
Mehmet Türk Meali |
Bu iki bağ da ürünlerini (verim bakımından) eksiksiz vermişti. Biz de onların arasından bir ırmak fışkırtmıştık. |
Muhammed Esed Meali |
Bu her iki bahçe de beklenen ürünü veriyor, verimlerinde herhangi bir eksilme göstermiyorlardı; çünkü Biz her birinin içinden bir dere akıtmıştık. |
Mustafa İslamoğlu Meali |
Her iki bağ da kendilerinden beklenen ürünü veriyor, verimlilikte en küçük bir düşüş yaşanmıyordu:[2388] üstelik her iki bağın arasından bir de dere akıtmıştık.* |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
O iki bağ da yemişlerini meydana getirmiş ve onlardan hiçbir şey noksan bırakmamıştı ve bunların arasında da bir ırmak akıtmıştık. |
Suat Yıldırım Meali |
Her iki bağ da meyvesini verdi, hiçbir şeyi eksik bırakmadı. O iki bağın arasında da bir ırmak akıttık. |
Süleyman Ateş Meali |
Her iki bağ da yemişini vermiş, ondan hiçbir şey eksik etmemişti. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık. |
Süleymaniye Vakfı Meali |
Bağların ikisi de ürününü vermiş, hiçbir kusuru da yok. İkisinin arasından akıttığımız bir de ırmak var. |
Şaban Piriş Meali |
Her iki bahçe de ürünlerini vermiş, hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından da bir ırmak akıtmıştık. |
Ümit Şimşek Meali |
Her iki bağ da hiçbir şeyi eksik bırakmadan ürününü veriyordu. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık. |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
İki bağ da yemişlerini vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız. |
M. Pickthall (English) |
Each of the gardens gave its fruit and withheld naught thereof. And We caused a river to gush forth therein. |
Yusuf Ali (English) |
Each of those gardens brought forth its produce, and failed not in the least therein: in the midst of them We caused a river to flow. |