Kehf Suresi 33. Ayet


Arapça

كِلْتَا الْجَنَّتَيْنِ آتَتْ أُكُلَهَا وَلَمْ تَظْلِمْ مِنْهُ شَيْئًا وَفَجَّرْنَا خِلَالَهُمَا نَهَرًا


Türkçe Okunuşu

Kiltel cenneteyni âtet ukulehâ ve lem tazlim minhu şey’en ve feccernâ hılâlehumâ neherâ(neheren).


Kelimeler

kilte her iki, her ikisi
el cenneteyni iki bahçe
âtet verdi
ukule-hâ ürününü, meyvesini
ve lem tazlim ve eksik bırakmadı
min-hu ondan
şey'en bir şey
ve feccernâ ve fışkırttık, çıkardık, akıttık
hılâle-humâ ikisinin arasından
neheren bir nehir

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Her iki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında (çağlayan) bir ırmak fışkırtıp (cennete çevirmiştik).
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Bu iki bağ, daima mahsul verirdi, veriminde noksan bulunmazdı, iki bağın arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Abdullah Parlıyan Meali Bu iki bağ daima mahsül verirdi, veriminde de noksan bulunmazdı. İki bağın arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Ahmet Tekin Meali İki bağın, ikisi de, ürünlerini, meyvalarını vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmıştık.
Ahmet Varol Meali Her iki bağ da ürününü vermiş ve ondan bir şeyi eksik bırakmamıştı. Aralarından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Ali Bulaç Meali İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.
Ali Fikri Yavuz Meali İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şeyi noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Bahaeddin Sağlam Meali İşte bu iki bağ, hiçbir şey eksiltmeden meyvelerini verdiler. Biz de ikisinin arasında bir nehir fışkırttık.
Bayraktar Bayraklı Meali İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Cemal Külünkoğlu Meali Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Her iki bahçe de ürünlerini vermişlerdi, hiçbir şeyi de eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık.
Diyanet Vakfı Meali İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Edip Yüksel Meali Aralarına bir ırmak yerleştirdiğimiz için, her iki bağ da yemişini hiç esirgemeden cömertçe vermişti.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Elmalılı Meali (Orjinal) İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız
Hasan Basri Çantay Meali Bu iki bağ (her sene aleddevam) mahsulünü vermiş, bundan bir şey'i eksik bırakmamışdı. Onların arasından bir de ırmak fışkırtmışdık.
Hayrat Neşriyat Meali Her iki bağ da yemişlerini vermiş ve ondan hiçbirini eksik bırakmamıştı; ikisinin (o iki bahçenin) arasından bir de ırmak akıtmıştık.
İlyas Yorulmaz Meali Bu iki bahçe tam bir verimlilik içerisinde ürünlerini hiç eksiltmeden veriyordu ve iki bahçe arasından da bir nehir akıtıyorduk.
Kadri Çelik Meali İki bağ da yemişlerini vermişti, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında da bir ırmak fışkırtmıştık.
Mahmut Kısa Meali Her iki bahçe de ürünlerini tastamam veriyor, bu konuda hiçbir eksiklik göstermiyorlardı ve bahçelerin tam ortasında, bir de ırmak akıtmıştık.
Mehmet Türk Meali Bu iki bağ da ürünlerini (verim bakımından) eksiksiz vermişti. Biz de onların arasından bir ırmak fışkırtmıştık.
Muhammed Esed Meali Bu her iki bahçe de beklenen ürünü veriyor, verimlerinde herhangi bir eksilme göstermiyorlardı; çünkü Biz her birinin içinden bir dere akıtmıştık.
Mustafa İslamoğlu Meali Her iki bağ da kendilerinden beklenen ürünü veriyor, verimlilikte en küçük bir düşüş yaşanmıyordu:[2388] üstelik her iki bağın arasından bir de dere akıtmıştık.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali O iki bağ da yemişlerini meydana getirmiş ve onlardan hiçbir şey noksan bırakmamıştı ve bunların arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Suat Yıldırım Meali Her iki bağ da meyvesini verdi, hiçbir şeyi eksik bırakmadı. O iki bağın arasında da bir ırmak akıttık.
Süleyman Ateş Meali Her iki bağ da yemişini vermiş, ondan hiçbir şey eksik etmemişti. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
Süleymaniye Vakfı Meali Bağların ikisi de ürününü vermiş, hiçbir kusuru da yok. İkisinin arasından akıttığımız bir de ırmak var.
Şaban Piriş Meali Her iki bahçe de ürünlerini vermiş, hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından da bir ırmak akıtmıştık.
Ümit Şimşek Meali Her iki bağ da hiçbir şeyi eksik bırakmadan ürününü veriyordu. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
Yaşar Nuri Öztürk Meali İki bağ da yemişlerini vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
M. Pickthall (English) Each of the gardens gave its fruit and withheld naught thereof. And We caused a river to gush forth therein.
Yusuf Ali (English) Each of those gardens brought forth its produce, and failed not in the least therein: in the midst of them We caused a river to flow.

İslam Vakti Mobil Uygulamaları