Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
“(Bu halini de pek yadırgamam ve kınamam) Çünkü iç yüzünü bilmediğin (hikmet ve hakikati öğretilmediğin) bir şeye, nasıl sabredip dayanacaksın?” diye (hatırlatmıştı). |
Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İç yüzünü kavramana imkan olmayan birşeye nasıl sabredebilirsin ki? |
Abdullah Parlıyan Meali |
“İç yüzünü kavramana imkan olmayan tecrübe alanı içine girmeyen bir şeye, nasıl dayanabilirsin ki?” |
Ahmet Tekin Meali |
“İç yüzünü bilmediğin, hakikatini kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?” dedi. |
Ahmet Varol Meali |
Özünü etraflıca kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?" |
Ali Bulaç Meali |
(Böyleyken) 'Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?' |
Ali Fikri Yavuz Meali |
İç yüzünü bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin? |
Bahaeddin Sağlam Meali |
“Bilgisini elde edemediğin bir şeye karşı nasıl sabredeceksin?” dedi. |
Bayraktar Bayraklı Meali |
“Hakkında hiçbir bilgin olmayan şeylere sen nasıl sabredeceksin?” dedi. |
Cemal Külünkoğlu Meali |
67,68. (Hızır,) şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin. İç yüzünü kavrayamayacağın bir bilgiye nasıl sabredebilirsin ki?” |
Diyanet İşleri Meali (Eski) |
67,68. O: "Sen doğrusu benim yaptıklarıma dayanamazsın, bilgice kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanabilirsin?" dedi. |
Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” |
Diyanet Vakfı Meali |
(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin? |
Edip Yüksel Meali |
"Bilmediğin bir şeye nasıl dayanabilirsin?" |
Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
"İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?" |
Elmalılı Meali (Orjinal) |
Havsalanın almadığı şey'e nasıl sabredeceksin? |
Hasan Basri Çantay Meali |
«(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi. |
Hayrat Neşriyat Meali |
“Hem içyüzünü kavrayamadığın (ve zâhiren yanlış anlaşılan) bir şeye (bir peygamber olarak) nasıl sabredeceksin?” (dedi). |
İlyas Yorulmaz Meali |
Sonra (neden olduğunu) kavrayamadığın bir olaya nasıl sabredebilirsin ki?” dedi. |
Kadri Çelik Meali |
(Böyleyken) “İlim açısından ihata edemediğin bir şey hakkında nasıl sabredebilirsin?” |
Mahmut Kısa Meali |
“Öyle ya, iç yüzünü bilemediğin ve daha önce öğrendiğin dînî hükümlere ters gibi görünen şeyler karşısında nasıl sabredebilirsin ki?” |
Mehmet Türk Meali |
(Devamla): “(Sırrını) kavrayamayaca-ğın bir bilgiye nasıl dayanacaksın?” (dedi.) |
Muhammed Esed Meali |
“çünkü tecrübe alanı içinde kavrayamayacağın şeye nasıl katlanabilirsin ki?” 74 |
Mustafa İslamoğlu Meali |
“Kaldı ki sen, tecrübî bilgi kapsamına tümüyle girmeyen şeye nasıl (ve neden) katlanasın ki?” |
Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
«Ve hakikatından tama men haberdar olmadığın bir şeye karşı nasıl sabredebilirsin?» |
Suat Yıldırım Meali |
67, 68. “Doğrusu” dedi, “sen benimle beraberliğe sabredemezsin. Bütün yönleriyle kavrayamadığın meseleler karşısında nasıl kendini tutabilirsin ki? ” |
Süleyman Ateş Meali |
Sana bildirilmeyen bir şeye nasıl dayanabilirsin? |
Süleymaniye Vakfı Meali |
“İç yüzünü bilmediğin bir şeye nasıl dayanacaksın?" |
Şaban Piriş Meali |
Gerçek yönünü bilmediğin bir şeye nasıl sabredebilirsin? |
Ümit Şimşek Meali |
“İçyüzünden haberdar olmadığın birşeye nasıl sabredebilirsin ki?” |
Yaşar Nuri Öztürk Meali |
"Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?" |
M. Pickthall (English) |
How canst thou bear with that whereof thou canst not compass any knowledge? |
Yusuf Ali (English) |
"And how canst thou have patience about things about which thy understanding is not complete?"(2415)* |