Kehf Suresi 93. Ayet


Arapça

حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوْمًا لَّا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا


Türkçe Okunuşu

Hattâ izâ belega beynes seddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ(kavlen).


Kelimeler

hattâ izâ hatta olunca, olduğu zaman
belega erişti, ulaştı
beyne es seddeyni iki seddin arası
vecede buldu
min dûni-himâ o ikisinden başka
kavmen kavim, topluluk
lâ yekâdûne yefkahûne (neredeyse hiç) anlamayan
kavlen söz

Mealler

Abdullah-Ahmet Akgül Meali Vaktâki iki seddin (farklı enerji boyutlarının ve katmanlarının) arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan (farklı yaşam ve iletişim koşulları bulunan) bir kavim buldu.
Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ta iki setin arasına vardı, onların yanında bir topluluk buldu ki hemen hiçbir söz anlamıyorlardı.*
Abdullah Parlıyan Meali Ve derken iki set arasında bir yere vardığında, bir toplulukla karşılaştı ki, hemen hemen hiçbir söz anlamıyacak halde idiler.
Ahmet Tekin Meali Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, dağların eteğinde, nerdeyse anlaşabilecekleri müşterek bir dile sahip olmayan bir kavme rastladı.
Ahmet Varol Meali Nihayet iki seddin arasına ulaştığında onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayan bir kavim buldu.
Ali Bulaç Meali İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu.
Ali Fikri Yavuz Meali Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan'daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı).
Bahaeddin Sağlam Meali Nihayet iki dağın arasına vardığında, onların önünde bir toplum buldu. Nerede ise hiçbir söz anlamayacaklardı.*
Bayraktar Bayraklı Meali Sonunda iki set arasına varınca, bunların ötesinde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir topluluk buldu.
Cemal Külünkoğlu Meali 92,93. Arkasından yine bir sebebe sarılarak yola koyuldu. Sonunda iki dağ arasına varınca setlerin eteğinde neredeyse hiç söz anlamayan (dil bilmeyen) bir topluluk buldu.
Diyanet İşleri Meali (Eski) Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı.
Diyanet İşleri Meali (Yeni) İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu.
Diyanet Vakfı Meali Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
Edip Yüksel Meali İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu
Elmalılı Hamdi Yazır Meali Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu.
Elmalılı Meali (Orjinal) Tâ iki sedd arasına vardığı vakit önlerinde bir kavm buldu ki hemen hemen söz anlayacâk bir halde değil gibi idiler
Hasan Basri Çantay Meali Nihayet iki dağ arasına ulaşdığı zaman onların önünde hemen hiç bir söz anlamaz bir kavm buldu.
Hayrat Neşriyat Meali Nihâyet iki dağ arasına varınca, bunların önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan ve anlayış cihetiyle) hemen hemen söz anlamayacak bir hâlde idiler.
İlyas Yorulmaz Meali Taki iki settin arasına varıncaya kadar gitti. Orada o iki setten başka bir topluluğu, yaşıyor buldu. Onların konuştuğu dil çok zor anlaşılıyordu.
Kadri Çelik Meali Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Mahmut Kısa Meali Nihâyet, iki doğal set olarak, oradaki insanları düşman saldırısından koruyan sarp kayalıkların arasındaki dar geçide varınca,bu dağların eteklerinde yaşayan ve Zülkarneyn’in konuştuğu dili bilmedikleri için, söylenenleri neredeyse hiç anlamayan dilleri farklı, ifâdeleri yetersiz bir toplumla karşılaştı.
Mehmet Türk Meali (Sonunda) iki dağ arasına ulaşınca; orada neredeyse hiç söz anlamayan (ilkel) bir toplumla karşılaştı.
Muhammed Esed Meali Ve derken, iki set arasında 94 [bir yere] vardığında onların yamacında [yaşayan ve onun konuştuğu dilden] çok az şey anlayabilen bir kavme rastladı.
Mustafa İslamoğlu Meali Nihayet iki (doğal) set arasına ulaştığı zaman, onların arasında yaşayan bir topluluğa rastladı;[2442] konuştuğu dilden pek anlamıyorlardı.*
Ömer Nasuhi Bilmen Meali Vaktâ ki, iki dağın arasına kavuştu, onların yakınında bir kavim buldu ki, söz anlayabilmeye yaklaşacak bir halde değildiler.
Suat Yıldırım Meali Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu. *
Süleyman Ateş Meali Nihayet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu.
Süleymaniye Vakfı Meali O iki barajın arasına varınca onların aşağısında söylenen sözü neredeyse hiç anlamayan (anlayışı kıt) bir topluluğa rastladı.
Şaban Piriş Meali Sonunda iki dağ arasında, hemen hemen hiçbir söz anlamayan bir kavme rastladı.
Ümit Şimşek Meali Nihayet iki dağ arasına geldiğinde, onun önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir kavme rastgeldi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı.
M. Pickthall (English) Till, when he came between the two mountains, he found upon their hither side a folk that scarce could understand a saying.
Yusuf Ali (English) Until, when he reached (a tract) between two mountains,(2437) he found, beneath them, a people who scarcely understood a word.(2438)*

İslam Vakti Mobil Uygulamaları